Cat tradutor Espanhol
21,022 parallel translation
Catriona de lütfen. Hatta sen Cat de diyebilirsin.
Catriona, por favor.
"Cat o'nine tails", yani dokuz kamçılı kırbaç gibi.
O para ti, Cat. La del látigo de nueve colas.
"Cat's in the Cradle" ama şimdi dinleme!
Es Cats in the cradle, ¡ pero no la escuches!
- Cat.
- Cat.
Bu nasıl güvenli olabilir, Cat?
¿ Es seguro esto, Cat?
Olayın nedir senin, Cat?
¿ Qué pasa contigo, Cat?
Gelmene sevindim, Cat.
Me alegra que estés aquí, Cat.
Çıkan şiddetli çatışmada bir çok üst düzey örgüt üyesi öldürüldü. Çatışmada birkaç cesur askerimiz de hayatını kaybetti.
Muchos de sus lugartenientes más confiables murieron en un violento tiroteo, y algunos de nuestros valientes soldados dieron su vida en el esfuerzo.
Gayet güzel patlarlar, ilk kez çatışmaya girmiyorum.
Van a explotar perfectamente, no es mi primera vez.
Çatıya kadar gelmeyi başarmışlar azıcık bir boşluğun ötesinde diğer çatıları görmüşler. Kasaba boyunca uzanıyormuş, özgürlüğe uzanıyormuş.
Así que, se suben al techo y allí... al cruzar un espacio estrecho, observaron los techos... extendidos por el pueblo que los llevarían a la libertad.
Burası bugün çatırdıyor.
El lugar está genial hoy.
Sıcak çatışmaya hazır olun.
Preparaos para entrar en caliente.
Ama şu anda asıl çatışma beyninle kalbin arasında.
Pero el conflicto real que estás teniendo está entre tu cabeza y tu corazón.
İç çatışmanı çözmenin Canavar'a karşı kaybetmeni yani dış çatışmanı da çözmeye yardımcı olup olmayacağını merak ediyoruz.
Nos estuvimos preguntando si resolver este conflicto interno que tienes podría ayudar a resolver el externo de perder ante la Bestia.
Sanırım uzaklaştırılmak kaygan bir çatı gibi bir şey.
Creo que conseguir que me eviten es una pendiente resbaladiza.
Çatıya gidiyor.
Se dirige al techo.
İki çatı kapısı var.
Dos puertas en la azotea.
Çatıda 4 adam var.
Cuento cuatro guardias en el techo.
Çatılar bitti.
Me quedé sin techo.
- Bir çatışma olmuştu.
Hubo disparos.
- Çünkü onunla çatışma halindeyiz şu an.
¿ Cómo sabes eso? Porque intercambio disparos con él en este momento.
Bu hâlde neden çatı katına gitmiyorsun?
Bueno, ¿ por qué no vas al ático?
Dans etmenin sıcak, içmenin sıcak, kısacası ; her şeyin acayip sıcak olduğu yer. - Çatı katına ne yaptın böyle?
Bienvenida al Pete Pad donde el baile es candente, las bebidas son candentes todo es jodidamente candente.
Tüm bu çatı katı faaliyeti tam saçmalık.
Todo esto del ático es ridículo.
Çatı katında yine çim dartı mı oynuyorsunuz?
¿ Están jugando con dardos de jardín de nuevo en el ático?
Derhâl çatı katını terk etmenizi istiyorum.
Ahora, los quiero fuera de este ático ahora.
Evet, benziyor. " Tamam be! Bu çatı katını o kadar çok mu seviyorsun?
Bueno. ¿ Te gusta tanto este maldito ático?
Şimdi, buradaki tüm çatı iskeletini yenilemek zorundayız, tamam mı?
Hay que rehacer todo el techo aquí, ¿ de acuerdo?
Tüm çatı.
Todo el techo.
En üstte de Raghav'ın çatı katı var.
En el último piso de este edificio está el penthouse de Raghav.
Bilinmeyen numara Çatı.
DESCONOCIDO TECHO.
Sıcak çatışmaya hazır olun. Emniyetleri kapatın.
Preparaos para entrar en caliente.
Olabilir de çatının bir kısmı eksik?
¿ Al que le falta un pedazo de techo?
Şüpheli ile sert zemin ile çevrelenmiş dar bir alanda çatıştık.
Hicimos frente al sospechoso en un espacio rodeado de superficies duras
Çatışma sırası için görgü tanığımız yok.
No tenemos un testigo ocular del tiroteo.
Daniel Waldron çatışmasını tartışıyorduk.
Estábamos hablando del tiroteo de Daniel Waldrom.
Polis Federasyonu temsilcileri ve danışmanları belki de Damson çatışmasından sonra çok erken dönmüş olduklarını tartışıyorlar.
Su representante de la Federación de Policía y sus asesores legales argumentan que quizás volvieron al trabajo demasiado pronto después del tiroteo de Damson.
Ateşi ya da sancısı var diye gecenin bir yarısında uyanmayacağım. Çünkü benim çatım altında yaşamayacaksın.
No me voy a levantar en mitad de la noche, porque él tenga fiebre o tos o un puto cólico, porque no estarás viviendo bajo mi techo.
Sonra diğeri bacaklarımdan tuttu ve çat diye yatağa düştüm.
Y después la otra me coge de las piernas y caigo.
Muğlaklığa, yanlış anlamalara ve çatışmalara açık olur ve daima kötü sona ererler.
Se prestan a ambigüedades, malentendidos, conflictos, y siempre acaban mal.
Yapamayız, kendini tanımlamak için bir çatışmaya uzaklaşmak için bir modele ihtiyaç duyuyor, anlıyor musun?
Eso sería un error. Necesita un conflicto para definirse un modelo del cual separarse, ¿ entiendes?
Hep kaşlarını çatıyorsun Elias.
Siempre frunciendo el ceño, Elias.
O beni bulduğunuz çatı katında.
Está... Está en el apartamento donde me encontrasteis.
Ancak bu akşam, silahlanıp rakip bir kulüp evine çatışmaya gittin.
Hoy has pillado un pedo y te has ido a un club rival.
Bütün o çatışma, onun yüzündendi, değil mi?
Los tiroteos los ha provocado él, ¿ no?
Sen anca çatı tepelerinde el kapmaca oynarsın, Red.
Hablas de darse manotazos en una azotea, Rojo.
Gerçek şu ki, bu çatı bir adamın biraz kafasını dinleyebileceği bir başına oturup sigara içebileceği, koskoca Birleşik Devletler'deki son mülk olduğundan eminim.
La verdad es que estoy bastante seguro de que esta azotea, justo esta, es el último lugar de todos los Estados Unidos donde un hombre puede tener un poco de paz, estar a solas y fumarse un pitillo.
Çatı katındayım.
En la azotea.
Çatı katı mı?
¿ La azotea?
Hangi çatı katı?
¿ Cuál azotea?
Frank Castle Metro-General çatışmasıyla olan bağlantısı yüzünden aranan ve yakın zamanda Cehennem Mutfağı'nda işlenen onlarca çete cinayetleriyle bağlantısı olan tetikçi, yalnızca saatler önce Aziz Michael Mezarlığı dışında yakalandı.
Frank Castle, el tirador vinculado con el tiroteo del Metro-General y decenas de asesinatos de miembros de bandas en la Cocina del Infierno, ha sido detenido hace unas horas junto al cementerio de St. Michael's.