Ceketim tradutor Espanhol
465 parallel translation
Sadece ceketim hariç, o Prens Albert.
Cualquier cosa que me quede ahora es puro terciopelo.
Ceketim.
Mi chaqueta
Ceketim!
Por favor.
Ceketim!
¡ Mi saco!
Ceketim onda.
Tiene el saco.
- Sorun ceketim değil ceketiniz hala sapasağlam dururdu.
- Pero no es y hubiera aguardado, su frac estaría bien.
- Yemek salonunda. Ceketim de orada.
Necesito mi chaqueta.
Şapkaya uygun bir ceketim var.
Tengo un abrigo que va con ese sombrero.
Ceketim.
Mi chaqueta.
Üzerinde kanlı bir şekilde benim garson ceketim ve gömleğim olacak.
Mi chaleco y la camisa estarán manchados de sangre.
- Ceketim.
- Mi chaqueta.
- Çavuş, o benim ceketim değil mi?
- Sargento Drake, ¿ no es mi guerrera?
Ceketim nerede?
¿ Dónde está mi abrigo?
Hey, o benim ceketim!
- ¡ Váyanse! ¡ Oye, ese es mi saco!
Çabuk, ceketim.
Rápido, mi mejor saco.
- Benim ceketim var.
- No importa, tengo un buen abrigo.
Benim güzel ceketim.
Mi preciosa casaca.
Inger, ceketim.
Inger, mi abrigo.
İşte ceketim.
Ya no tendré chaqueta.
- Bekle ; ceketim.
- Mi abrigo.
Ceketim yüzünden bana hiçbir zaman acımadınız.. Sanırım iyi göründüğümü hiç düşünmemiştim
Usted ni siquiera se enojó conmigo por probarme el abrigo. Nunca se habrá imaginado que podría verme tan bonita.
Tek ceketim bu.
No tengo otro traje.
Ama benim sadece kuyruklu ceketim, onun kocaman pençesi.
Pero yo era pequeño en ese entonces. Papá tenía pies grandes.
Gri kışlık ceketim nerede?
¿ Dónde esta mi traje de otoño gris?
Ceketim yok.
Porque no tengo mi chaqueta.
Ceketim!
¡ Púbica humillación!
Son noktayı koydum. Ceketim parçalanmış ve gömleğim kana bulanmıştı.
Acabé con el abrigo roto y la camisa cubierta de sangre.
- Benim ceketim olduğunu görmüyor musun?
¿ No ves que es mi chaqueta?
Ceketim.
Mi abrigo.
Ceketim olmadan çıkmamı istemezsin.
Usted no quiere que me vaya sin mi prenda.
Ceketim takıldı.
Se me ha enganchado la chaqueta.
- Ceketim leke kaptı.
- Ya me manché la chaqueta.
Ceketim yırtılmış. Boş ver.
He rajado mi chaqueta.
- Tıraş makineme karşı pantolon ve ceketim.
- Apuesto la maquinita contra todo.
Şu cekete bak. Bir ceketim olacak!
Mira esta chaqueta.
Şimdi kilo verdiğimde giyebileceğim dar bir ceketim ve kilo alınca giyebileceğim bol bir ceketim var.
Ahora tengo una demasiado estrecha para la que tendría que adelgazar. Y otra demasiado grande para la que tendría que engordar.
Kırmızı ceketim olmayacak. Bu bizim...
Me quitaré esta camisa roja, que es nuestro su uniforme.
- Bu benim ceketim. Her şeyi.
Todo.
Yedi takımım, üç spor ceketim ve beş pantolonum nerede?
¿ Dónde están mis 7 trajes, los 3 abrigos y los 5 pantalones?
Ceketim nerede?
¿ Dónde está mi chaqueta?
İşte burada. Cici ceketim burada. Sana şimdi adresimi göstereceğim.
Ahí está, mi chaquetita, cuelga.
- Bu en iyi ceketim.
- Es mi mejor americana.
Ceketim ne olacak?
¿ Y mi chaqueta?
Beyaz ceketim seni endişelendiriyor mu?
¿ Mi bata blanca le molesta?
Onlara acele etmelerini söyle. Ceketim. Ceketim!
Dígales que se den prisa.
- Elinizdeki benim ceketim.
- Ése es mi abrigo.
- Yepyeni ceketim!
- Mi abrigo bordado en plata.
En güzel ceketim.
Sí, sí, señor.
- Ceketim seni rahatsız mı ediyor?
¿ Mi camisa te molesta?
Suyu açın. Aman ceketim!
¡ Venga el agua!
Ceketim, giysilerim.
¡ De prisa!