Demir alın tradutor Espanhol
156 parallel translation
Demir alın.
Todos a trabajar.
- Hayhay. Demir alın.
Pongamonos en camino.
Sancak, demir alın.
Puentes a estribor, levanten las anclas.
— Demir alın!
- ¡ Leven anclas!
Hey, demir alın.
Oigan, leven el ancla.
Demir alın! Gidiyoruz.
Todos a la costa. ¡ Vamos!
- Demir alın.
Cierren los accesos aquí abajo.
Demir alın.
Leven anclas.
Gidiyoruz, derhal demir alın.
Zarpamos. Soltad amarras.
Evet, demir alın ve iyi yolculuklar.
Bueno, pues levad anclas y que tengáis bon voyage.
Demir alın!
¡ Anclas levadas!
Demir alın. Mısır'a gidiyoruz!
Zarpamos hacia Egipto.
Pekala demir alın.
Bien. Leven anclas.
Demir alın!
¡ Levad el ancla!
Demir alın!
¡ Levad anclas!
Demir alın.
Levad anclas.
- O hâlde demir alın.
- Depongan armas.
Demir alın, arkadaşlar!
¡ Levanten el ancla, muchachos!
Demir alın! - Öncü, demir alın!
Todos a cubierta!
Demir alın, gidelim.
- Suban el ancla, vamos.
Demir alın!
¡ Zarpemos!
Sanığın el ve ayak bilekleri iki demir çubukla bağlanarak yere vidalanmış.
Las muñecas y tobillos de la acusada estaban sujetos con dos aros de hierro atornillados al suelo,
Eğer bir daha ayak bastığını görürsem, seni demir kafese tıkarım seni gerisin geriye St. Charles'a götürürüm.
Si vuelve a subir a bordo, le pondré grilletes... y lo bajaré a tierra en St. Charles al regresar.
Kırmızı Ceketler Demir At'ın kampına gitti.Şimdi, Little Chief'i alalım.
Casacas rojas ir al campamento de Caballo de Hierro. Vayamos por Jefe Pequeño ahora.
Özel araba yoluna açılan demir kapının önünde durduğumu gördüm ve bir süre giremedim çünkü parmaklıklar kapalıydı.
Me parecía estar parada junto al portón de hierro de la entrada y no podía entrar porque tenía el ingreso cerrado.
Demir alın!
¡ Muévanse, marineros de agua dulce!
Kimin attığını görmedik ama havada uçan bir demir parçası çocuğa ya da motorsikletine geldi.
No vimos quién lo tiró, pero un gato le dio al chico o a la moto. Y se volvió loco.
Yelkenleri iyice sağlamlaştırmak için kayalıkların arkasına demir attık, şimdi yeni gelgit'i bekliyor.
Bueno y marinero, al otro lado del arrecife, esperando a que suba la marea.
Demir parçasını alıp yerlerde sürünüyorsun.
¿ Te lo meto en la cabeza y lo grabo a fuego?
Tüm bu güzel renkler, demir ve bakırın kireci renklendirmesiyle meydana çıkar.
Estos colores maravillosos se crean al manchar el hierro y el cobre la cal.
Amiral gemisinin demir almasını sağlamalıyız.
Debemos permitir al insignia levar ancla.
Ancak, bir şeyi belirtmeme izin verirseniz, Soruyu "Demir yolu hattında mısınız?" şeklinde sormalıydınız.
No obstante, si me permite un comentario, al formular la pregunta, debería decir. "¿ Es el ferrocarril su línea?"
Saldırının başında büyük bir yıkım yaşanmıştı. Basklılar tüm kuvvetlerini Demir Çember'in arkasında topladı. Demir Çember :
Derribadas al comienzo de la ofensiva, las tropas vascas se repliegan detrás del círculo de hierro : la línea fortificada de Bilbao.
Yarın akşam Bay Harrison'un izniyle demir alıyorum.
Así que levo anclas mañana por la noche... cortesía del Ministro Harrison.
- Bu Şeytan'ın düşmanı demir.
¡ El hierro destruía al demonio!
Kirov Demir Yolu ile adını Yoldaş Stalin'den alan Beyaz Deniz-Baltık Kanalı'na gizlice yanaşma amacıyla iki Alman askeri gücündeki düşman Vop Gölü'ne doğru ilerlemekte.
El enemigo, en número de dos alemanes, se dirige a la región del lago Vop con el objetivo de penetrar en secreto a la vía férrea de Kírov y el canal Stalin, que une al Mar Blanco y al Báltico.
Demir yoluna erişmek için tek yollarının tepe olduğunu söylediniz.
Usted dijo que la cordillera es el único paso conveniente al ferrocarril.
Demir Manyağı uyandırmayasın.
Pero no despiertes al viejo Pelotas de Hierro.
İsveç'ten çıkarılan ve Norveç'teki Narvik limanı üzerinden Almanya'ya sevkedilen stratejik demir cevheri akışının önüne geçmek istiyordu.
Propuso frenar el importante abastecimiento de hierro a Alemania que originario de Suecia, llegaba al puerto Noruego de Narvik y desde allí era embarcado a Alemania.
Demir yığını, boyanmamış çelik tanklar ön cepheye gitmek üzere fabrikadan çıktı.
Tanques de acero bruto y sin pintar salen de la fábrica al Frente.
Yarın demir alıyor muyuz?
¿ Zarpamos mañana?
"Demir Taşak" McGinty'nin... tazminatını öde... bir dolar, dokuz sent.
Páguese... al Sr. "Bolas de hierro" McGinty... la suma de un dólar con nueve centavos.
Bu yüzden tersanede güzel bir demir haç yaptılar ve Maciek haçı babasının öldürüldüğü köprüye yakın bir yere yerleştirdi.
En el astillero hicieron una bonita cruz de hierro... y Maciek la colocó junto al puentecillo, donde había caído su padre.
Kaptana söyle de demir alsın.
Dile al capitán que leve anclas.
Bay Başkan yarın demir alıyoruz.
Bueno, señor Presidente, atracaremos mañana.
Bu arada, manyetik ışık kondansat içine bu demir çubuğu ve kancayı takarak zaman aracını da gerektiği gibi donatacağız.
Mientras, equipamos el vehículo del tiempo con este gran mástil con gancho... que va directamente al condensador de flujo.
- Bana kızgın bir demir getir.
- Prepara un hierro al rojo.
Bir dahaki sefer,... Lupino'nun sırrını açıklamazsan,... Marais'e geri gönderileceksin bakalım Demir Yürek sana ne diyecek.
La próxima vez, si no nos revelas el secreto de Lupino, ¡ volverás al Marais! Y te las apañas tú solo con la banda del "Corazón de hierro".
O gece rüyamda, Bebek Ruth'un imzaladığı koca bir topun... üzerime düşüp beni demir yolu çivisi gibi... Yere çaktığını, gördüm...
Esa noche soñé que una inmensa pelota de béisbol firmada por Babe Ruth, me caía encima y me clavaba al piso, como el riel de un tren.
Demir Ayak, sen çatıyı ve kapı tarafını al.
Pies de hierro, tu te ocuparás del tejado y la puerta lateral.
Denizde üç ay ya inancınızı alıp götürür, ya da onu demir gibi sağlam yapar.
Tras tres meses en el mar, la fe o bien te abandona, o se fortalece.
alın 440
alınma 41
alınmak yok 18
alınma ama 23
alınmayın 22
alınmadım 34
alın bunu 23
alın şunu 54
alın onu 55
alın bakalım 97
alınma 41
alınmak yok 18
alınma ama 23
alınmayın 22
alınmadım 34
alın bunu 23
alın şunu 54
alın onu 55
alın bakalım 97