Demiştir tradutor Espanhol
329 parallel translation
- Demiştir, ama ben aşağıya inmiyorum.
- Eso pensé, pero no voy a ir abajo.
Ayrıca demiştir ki, "Ancak o adım da atılmalıdır."
Tambien dijo, "Pero se ha de dar ese paso."
Bunu Peter'a söylemiş ama kılıç kullanmaktan da Peter'ı alı koymuş ve "Kılıçla yaşayan kılıçla ölür" demiştir.
Se lo dijo a Pedro. Sin embargo, evitó que Pedro usara su espada. Y añadió : "El que a hierro mata, a hierro muere".
Ama Aziz John'a göre demiştir ki : "Benim krallığım bu dünyadan değildir."
Pero según San Juan, el Señor dijo : "Mi reino no es de este mundo,"
Krallığım bu dünyadan değildir demiştir ve bu çok farklı.
Él dijo que Su reino no era de este mundo. Y eso, es distinto.
"Hepimiz birimiz içindi..." "... birimiz de hepimiz için. " " Unutmayın ki tanrı, öldürmeyin demiştir. "
Un gobierno, todos los hombres para defender los derechos de cada hombre, y cada hombre, para defender los derechos de todos los hombres.
Muhtemelen başkaları da vardır demiştir.
Quizás pensó que había algo más.
Bana kalırsa, çok büyük bir önder "Dünya alçakgönüllülere miras kalacak" demiştir.
Creo que fue un gran líder el que dijo : "Los humildes heredarán la tierra."
İlk insan ölüsü karşısında olduğu gibi, son ölen insanın da karşısında, "Bunun böyle olması gerek." demiştir akıl.
Aceptad que, desde el primer cadáver hasta el muerto hoy,... así ha de ser.
Harvey bir defasında şöyle demişti, aslında binlerce kere demiştir,
Harvey me ha dicho millones de veces :
"Ama, Bill Starbuck, nereye gidersen git, oraya yağmur getireceksin," demiştir.
"pero, Bill Starbuck, donde quiera que vayas, atraerás a la lluvia."
Mutlaka bir şey demiştir.
No lo sè. El sólo... Dijo algo.
Hakkında karar veren mahkeme başkanı şöyle demiştir :
" El presidente del jurado dijo en su fallo...
Belki bizim iyi yürekli Barney bara gelip sizden içki alırken... göz kırpmış, "Bu yavruyu götürüp ona tecavüz edeceğim" demiştir.
Tal vez cuando el viejo Barney se acercó a pedirle algo de beber, tal vez le guiñó el ojo y le dijo : "Voy a violar a ese pimpollo".
Biarritz'dan... Amerikalı Büyükelçi Bowers, Washington'a gönderdiği raporda şöyle demiştir : " İç savaş çok uzun sürecek.
Desde Biarritz, el embajador americano Bowers escribe a Washington : " La guerra será larga.
Ulysses'i bu tavrı yüzünden artık sevmez, ki kendisine de bunun böyle olduğunu demiştir zaten.
Dejó de quererle a causa de su conducta... y se lo dijo.
Muhtemelen bu yüzden heybetli demiştir.
Por eso habló de él.
Sadece'Gel, görüşelim'demiştir.
El deve haverte dicho, "Venga a verme."
Onu götürürlerken, "Lütfen, götürmeyin. Bir daha... -... yapmayacağım" demiştir.
"Por favor no me lleven, no lo volveré a hacer."
Şöyle demiştir :
Según él,
Umarım, "iyi bir peri bıraktı!" demiştir.
Espero dijera : "Un hada lo dejó, señor."
O sadece "karımı aşağı kata kadar taşıyıp kanalizasyon attım" demiştir.
Dijo, "Me he deshecho de mi esposa. La puse en el drenaje".
Ancak o sadece karımın bedenini kanalizasyona attım... demiştir.
Lo único que dijo fue que la había puesto ahí, pudo referirse a su cadáver, en el drenaje.
Eminim bir kez daha sormuşlardır ve eminim o da "evet" demiştir.
Y luego le preguntaron otra vez, y entonces dijo que sí.
Aziz Ignazio demiştir ki, çok yiyesiniz geldiği zaman oburluğu engellemenin en iyi yolu oruç tutmaktır.
San Ignacio dice que para vencer mejor cualquier apetito desordenado,... si sientes la tentación de comer en exceso,... se habrá de ayunar.
Antoine Willot, Fransız işadamları için ne demiştir, biliyor musunuz?
¿ Sabe lo qué Antoine Willot ha dicho de los empresarios franceses?
Belki, başka biri değişiklik olsun demiştir, hı?
Quizá, para variar, alguien tuvo una buena idea.
Arazi yakmayacağız. " demiştir.
"No destruiré la tierra."
Annesi Norveç'te ünlü bir komedyendi. O akşam en az 400 kez "Hatırlıyorum da annem..." demiştir.
Hablaba sin parar, su madre fue una actriz noruega muy famosa, y le oí decir "Recuerdo que mi madre..."
1636'da işte burada John Harvard gözlerini gökyüzüne kaldırmış ve şöyle demiştir...
En 1535 en este lugar John Harvard miró al cielo y anunció...
Bapu daima şunu demiştir : Hindistan'da iki türlü kölelik var.
Bapu siempre ha dicho que hay 2 tipos de esclavitud en la India :
Acaba ne demiştir?
¿ Qué dijo?
Aslında insanlar bana hep "ikiniz yakın dostsunuz ama çok da farklısınız," demiştir.
De hecho, la gente me decía : "Son grandes amigos y, sin embargo, tan diferentes".
Şüphesiz, Tanrı şöyle demiştir :
Sin duda el Creador dijo :...
Yüce İsa bunu şöyle demiştir :
Nuestro Señor, Jesucristo, dijo esta asombrosa frase :
Ve unutmayın Tanrı demiştir ki "Hepiniz kutsandınız"
Pero recuerden, Nuestro Señor dijo, "Benditos sean los que hacen la paz".
Çünkü "Eğer o kadar ileri gidip yalancı şahitlik yapsam bile bu bir şeyi değiştirmez çünkü olayı çözmüşler." demiştir.
"Si cometo perjurio en la corte... no hay nada que puedan hacer porque tienen el caso".
Evet, ve eğer rol bile yapamıyorsan, evlen demiştir!
Si, y si no te importa más cásate!
Bu bayanlardan birini kızdırmış olabilir... çünkü, bilirsin, yatakta... "Gladys" e "Mary" demiştir.
Puede ser que una de esas damas se mosqueara... porque estaban en la cama... y empezó a gemir "Mary" en vez de "Gladys".
Adım gibi eminim ki demiştir.
Una cosa por dentro me dice que si.
Onları korumak için her şeyi yaparım. " demiştir.
"... y haría todo lo que pudiera por ellos. "
Eminim anne-babası da öyle demiştir.
Apuesto que eso dijeron sus padres.
Marx, neye toplumların afyonu demiştir?
¿ Qué es lo que Marx llamaba "el opio del pueblo"?
Birkaç yıl önce Bay Chaplin şunu demiştir :
Hace algunos años, Mr. Chaplin dijo
- Bir şey demiştir mutlaka.
Debió decir algo.
Pekala Ryan. Kızlardan hangisi senin hakkında bunu demiştir :
Bien, Ryan. ¿ Qué chica ha dicho lo siguiente de ti :
Paul, defterdeki isimlere bakıp "Ben Kolomb'um" demiştir herhalde.
Paul debió de ver todos esos nombres y se dijo : "Soy Colón".
- Belki Mark bir şey demiştir.
- Quizás Mark dijo algo.
Fakat mutlaka "akıllı çocuk" gibi birşeyler demiştir!
Pero definitivamente debe haber dicho "chico listo"!
Şüphesiz, Tanrı şöyle demiştir : "Bu iki gizemli yaratığa gelince ; beraber geldiler, beraber gidecekler."
En 1910, mientras el cometa Halley resplandecía otra vez... en el cielo nocturno, Twain escribió :
Yüce İsa demistir ki... "Bir devenin iğne deliğinden geçmesi bir subayın cennete girmesinden daha kolaydır."
Jesucristo dijo : " Es más fácil que un camello pase por un ojo de alfiler que no que un oficial entre en eI Reino de Ios cielos!
demiş 290
demiştin 153
demişti 245
demiştiniz 30
demiştim 223
demişler 27
demiştim sana 23
demiştin ki 26
demiş ki 28
demişti ki 31
demiştin 153
demişti 245
demiştiniz 30
demiştim 223
demişler 27
demiştim sana 23
demiştin ki 26
demiş ki 28
demişti ki 31