Deş tradutor Espanhol
9,906 parallel translation
Birisine açılmazsan zamanında sen bekledin diye 46 senenin sonunda mortu çekiverirler.
No puedes esperar a contarle a alguien cómo te sientes, porque si esperas, antes de que te des cuenta, 46 años después ya no están.
Bana öğüt vermene gerek yok.
Bueno, no necesito que me des un discurso.
Üstünlük numarası yapma.
No te des aires.
Senin müziğin Rameau'dan "Le Rappel des Oiseaux".
Tu música es'La llamada de los pájaros'de Rameau.
Her adımını takip edeceğiz.
Vamos a estar vigilando cada paso que des.
İlgi çekici bir şey çalarsan ilgi gösteririz.
Cuando nos des algo... para prestar atención, vamos a prestar atención.
Ona şans verme.
No le des oportunidad.
Ne yapabileceğime bir bakayım.
Acepto lo que me des.
sadece önceden olacağını biliyorsun.
Acaba antes de que te des cuenta.
- Hadi buradan gidelim. Bana bir açıklama yapana kadar hiçbir yere gitmiyorum.
No me iré a ningún lado hasta que me des una explicación.
Masamı önden ayırt.
Mantén mi mesa reservada, no se la des a nadie.
Bakıldı, etkisiz hale getirildi, yeniden inşa edildi fıstık ezmesinden arındırıldı, çürütüldü kısırlaştırıldı, hadım edildi, yapım aşamasında, yeniden kutsandı suya batırıldı, sınır dışı edildi, kazıp çıkarıldı.
Tasado, desactivado, reconstruido. Des-manteca-de-cacahueteado, desacreditado, esterilizada, castrado. En proceso, resantificado, desatascado, deportado y exhumado.
- Hey, Des.
- Oye, Des.
Ondan önce de bizim terörist olduğumuzu söylüyorlardı.
Y antes de que te des cuenta, comenzarán diciendo que estamos a los terroristas.
- Yine başlama.
No des pauta a nada.
O da sensin, baba, ve ne kadar erken farkına varırsan o kadar iyi edersin.
Y ese eres tú, padre, y cuanto antes te des cuenta de ello, mejor.
Meseleyi çözdüğün zaman oyundasındır.
Para cuando te des cuenta que ya eres parte del juego.
Ona bu gücü verme tatlım.
No le des ese poder, cariño.
Bana sırtını dönme. Senin yanında olanlara.
No me des la espalda, no a tu gente.
- Hızlansan iyi olur.
- Será mejor que te des prisa.
Bak, acele etsen iyi olur adamım.
Mira, será mejor que te des prisa, tío.
# Kalbinde yer vermediğin sürece... #... bu duacı ayrılmayacak kapından.
Hasta que me des.. .. hasta que me des refugio dentro de tu corazón. Esta pregunta no dejará tu puerta.
Bana bakma o zaman.
No me des sermones.
İkili oynayacaksan istediğini almadan elindeki bilgiyi verme.
Y lo segundo, si vas a jugar a dos bandas, no des la información antes de obtener lo que quieres a cambio.
Bu bilgiyi bana egemenliğin altında daha iyi bir pozisyon vermen için kullanacağım.
Tío, la mejor parte de esto es que voy a usar esta información como soborno para que me des un mejor
Bir şeye bakıp, ne düşündüğünü söylemeni istiyorum.
Quiero que veas esto y me des tu opinión.
Dünyada sadece bir mesleğin, para mesleğinin ve sadece sıfırlarla birlerin kaldığını ne kadar erken fark edersen senin için daha iyi olur.
Cuanto antes te des cuenta de que solo queda un negocio en el mundo... el negocio del dinero, solo unos y ceros... mejor vas a estar.
# Umarım atlarsın #
¡ New Directions! * Espero que des el salto *
Lütfen artık korkutucu olma.
Por favor, no des miedo ahora,
800 dolarlık bir antika için 100 dolar vermeni istiyorum.
Quiero que me des 100 dólares por una moneda de 800 dólares.
Ciddiyim, vazgeçme.
En serio, no te des por vencido.
Sen göz açıp kapayana kadar evde olacaklar.
Estarán en casa antes de que te des cuenta.
Ölmeden önce, senden düzgün bir öpücük almak.
Que me des un beso de verdad antes de morir.
Bunu ona verme.
No le des eso.
- Söyleme.
- Da la idea. - No la des.
- Söyleme!
- ¿ Cuál es tu idea? - ¡ No la des!
Seni seviyorum.
Te quiero. ¡ Des!
Des! Kafam karıştı.
Estoy confusa.
Tamam, bana en iyi vuruşunu yapmanı istiyorum, buraya tamam mı?
De acuerdo, quiero que me des tu mejor golpe... aquí, ¿ de acuerdo?
Gücü partnerine verme.
No le des el poder a tu pareja.
Bir dahaki sefere bana boş yere zırvalık verirsen bir şeyler olacak, anlaşıldı mı?
La próxima vez que me des un montón de mierda por nada, será algo, ¿ entiendes?
Bana bulunduğun yer ile ilgili detay ver ki..
Necesito que me des alguna clase de indicador así puedo orientarte en el mapa.
- Anahtarları ona verme.
- No se las des.
Başka adım atma Nelly.
No des un paso más, Nelly.
Gecenin sonunda ne isterse istesin ona istediği şeyi verme.
No le des... lo que quiere al final de la noche.
Benim yüzümden acele etme. Kapat! Adamım.
Eh, no te des prisa por mí. ¡ Corto! Tío.
Seninle fazla yakınlaşmak istemiyorum. Ayrıca o kadar da sevilebilir biri olmadığımı fark ettim.
- No quiero que te involucres mucho y te des cuenta que no te gusto.
- Bana emir verme hayatım.
No me des órdenes, querida.
Hemen geleceğiz.
Y volveré antes de que te des cuenta.
Bu yüzden senden isteğim Lütfen bundan vazgeçme.
Por eso te pido que por favor no te des por vencida.
Ve sen bunu kabul edip ondan uzaklaşabilirsen...
Y a menos que seas capaz de admitirlo y le des la espalda...