Diyeceksiniz tradutor Espanhol
778 parallel translation
İtirazınızı görür gibiyim. Şöyle diyeceksiniz.
" Esto no puede seguir así, querida.
Buna ne diyeceksiniz, Sör John?
¿ Cómo responde usted a eso, Sir John?
Sanırım giderken arkamdan salak diyeceksiniz.
Cuando me fui me estabas llamando idiota.
Tam olarak çıIgınlık diyeceksiniz.
Tenía razón al llamarlo una locura.
- Ne diyeceksiniz Dr. Kravaal?
- ¿ Que tiene que decir, Dr. Kravaal?
"Fabrini ile çalışalım, o iyi." diyeceksiniz.
"Trabajaría para Joe Fabrini".
- Buna ne diyeceksiniz?
- ¿ Qué le parece eso?
- Ne diyeceksiniz?
- ¿ Qué tuvo que declarar?
Güney Afrika'daki şu 21 yerliye ne diyeceksiniz?
¿ Qué pasó con los 21 nativos de Sudáfrica?
Şimdi ne diyeceksiniz bakalım?
¿ Y bien? ¿ Qué tiene que decir ahora?
Ne diyeceksiniz?
Bien, ¿ qué tenéis que decir?
Kanlı elbiseye ne diyeceksiniz Bayan Inwood? " diyeceksin.
¿ Qué hay del vestido manchado de sangre, Srta. Charlotte Inwood? "
- Ona ne diyeceksiniz?
¿ Por qué no se puede hablar con el director? ¿ Dónde está?
Evet Bay Federber, burada çıkarılan harika iş hakkında ne diyeceksiniz?
Ahora, Sr. Federber, ¿ cuál es su opinión ante el impresionante trabajo que aquí tiene lugar?
Buna ne diyeceksiniz?
- ¿ Qué les parece eso? .
Belki beni gösterip, "Keller yaptı" diyeceksiniz.
Quizá me señale a mí. Quizá diga que fue Keller.
Binbaşı, orada bir uzay gemisi olduğu hakkındaki rapora ne diyeceksiniz?
¿ * Qué opina del reporte... de que ahí hay una nave espacial?
Öyle kaypak bir yerdeyim ki gözünüzde,.. ... ikisi de kötü iki yüz göreceksiniz bende. Ya korkak, ya dalkavuk diyeceksiniz bana.
Mi credibilidad está... en entredicho, una de dos... debéis considerarme un cobarde o un adulador.
İşinize karışmak istemem, ama kocanıza ne diyeceksiniz?
Claro que no es asunto mío... ¿ Pero qué dirá su marido?
Şimdide bir erkeğin en iyi dostu annesidir diyeceksiniz herhal.
Lo próximo será decirme que el mejor amigo de un hijo es su madre
Suçsuzum diyeceksiniz.
lnocente, claro.
Steven Maryk, bu tanım karşısında ne diyeceksiniz?
Teniente Maryk, ha escuchado las acusaciones. Culpable o Inocente?
- Suçlamaya ne diyeceksiniz?
- Y en cuanto al cargo?
Bundan sonra bana "efendim" diyeceksiniz.
Al dirigirse a mí, dirán "señor".
- Bana yalancı diyeceksiniz.
- Abierto todo el día y la noche.
Babamı nereden tanıyorsunuz bilmiyorum ama siz de diyeceklerinizi diyeceksiniz.
No conozco su relación con papá. Pero no queremos ignorarle. Ya podrá hablar.
Fakat önce kendinizi savunmak için ne diyeceksiniz duymak istiyorum.
Pero antes me gustaría oír de su boca lo que tiene que decir.
Kırmadan yumurta taşımayı beceremez ama küçüklere çok iyi annelik yapar. Buna ne diyeceksiniz?
No puede coger huevos sin romperlos... pero tiene mano de santo con los niños, así que ¿ qué le vamos a hacer?
Günün birinde keşke diyeceksiniz.
Un día se arrepentirá.
Irene ise... şey, başına buyruk diyeceksiniz, değil mi?
Irene es muy despreocupada, ¿ verdad?
- Pekala. Siz ne diyeceksiniz?
- Bien. ¿ Usted qué opina?
Bu adama ne diyeceksiniz?
¿ Qué os parece este tipo?
Ya tramvay konusuna ne diyeceksiniz?
Y, ¿ qué hay del asunto del tren?
Ve çocuğun bağırışının duyulmasına ne diyeceksiniz?
¿ Qué me dicen de los gritos del chico?
Sadece Crown Peynirini tosta süreceksiniz. Bir parça ısırıp, yam yam diyeceksiniz, 10.000 dolar sizin.
Sólo tiene que untar queso sobre una rebanada, dar un mordisco y decir "ñam ñam", y le abonaremos 10 000 $.
Bir şey mi diyeceksiniz komutanım?
¿ Decía algo, señor?
Kraliçeniz için şimdi ne diyeceksiniz?
¿ Que debe haber pensado de mí?
Buna ne diyeceksiniz bakalım... teğmen efendiler?
Ese será un verdadero placer que he reservado para ustedes señores oficiales.
Kuleye ulaştığınızda, telsizi açıp başarıldı diyeceksiniz. Sorunuz var mı?
Cuando llegue a la torre, encienda su radio y diga "Establecido."
Buna ne diyeceksiniz?
¿ Le gusta esto?
Yarın bir kolunuzu, ya da ayağınızı kesecekler ve siz yine : "Emredersiniz komutanım" diyeceksiniz.
Y mañana os pedirán un brazo, o una pierna, y diréis : "Sí, Señor."
Ben bir şey bilmiyorum! - Karargâhınıza ne diyeceksiniz?
- ¿ Qué le va a decir a su superior?
Keşke bu kolu önceden kesmiş olsaydım diyeceksiniz.
En este caso, deseará habérselo amputado antes.
Ona sersem mi diyeceksiniz?
¿ Le va a decir que es idiota?
- Hastayım diyeceksiniz.
- Dirá que lo está.
Bu işe ne diyeceksiniz Führer?
¿ Y bien? ¿ Qué le parece, Fuhrer?
Efendi Miles'a ne diyeceksiniz peki?
Sí, un error. ¿ Y qué va a decirle al señorito Miles.
- Koşullara ne diyeceksiniz, General?
- ¿ Qué hay de las condiciones, general?
Ve siz de, "Hayır" diyeceksiniz.
Y usted contestará : "No".
Şimdi ne diyeceksiniz?
Ahora, ¿ tiene algo que decir?
Başım için ne diyeceksiniz? - Bir aptal gibi miyim?
¿ Qué diría de mi cabeza?
diyeceğim 131
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyecektim ki 23
diyeceğim ki 17
diyeceğiz 40
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyecektim ki 23
diyeceğim ki 17
diyeceğiz 40