Diyorlardı tradutor Espanhol
982 parallel translation
- Diyorlardı ki...
- Bueno, decían...
"İşte soytarı Phroso" diyorlardı.
Decían : "Es Phroso, el payaso".
Koyunlara en berbat şeyi yapıyorlar... Dişi koyunlara marya diyorlardı, değil mi?
Lo peor es lo que le hacen a las cabras, bueno, ovejas mejor dicho.
Rusya'da ona sade bir dille "İlyiç" diyorlardı.
En Rusia se le llamaba, simplemente, "Ilyich".
O parlak işareti gösteriyor ve şöyle diyorlardı :
Señalaban el camino hacia el cartel luminoso, diciendo :
Ona "İnsan olmayan insan" diyorlardı.
"El hombre que no era humano", le llamaban.
Ona kaynakçı katil diyorlardı.
Le llamaban "El Asesino del Soplete".
Üniversitede J.D. diyorlardı. Karım J. Duveaux diyor.
En la universidad era J.D. Mi esposa me llama J. Duveaux.
Bir de dava kapandı diyorlardı.
Y decían que el caso estaba cerrado.
Geldiği yuvada ona "Küçük Hornero" diyorlardı.
De su nido salió el pequeño hornero para ver si...
Ona şey diyorlardı...
Era de...
Düne de öyle diyorlardı. Acaba öteki gün nasıl olacak hava?
También el de ayer. ¿ Me pregunto cómo será el de pasado mañana?
Evet, o zamanlar ona Janey diyorlardı.
Entonces la llamaban Janey.
Bir koyunun otladığı yerde sığır yaşayamaz diyorlardı.
Decían que los bueyes no podían vivir en pastos donde habían comido las ovejas.
Ona bir dahi diyorlardı, şartlı tahliye verildi zaten.
Dijeron que era un genio y le dieron la condicional.
En azından hırsızın, ona ne diyorlardı?
Al menos conocerá a ese ladrón... ¿ Cómo le llaman?
Onlar diyorlardı ki...
Ellos decían...
- Sence arkamdan ne diyorlardır?
- ¿ Qué crees que dice la gente?
Ne diyorlardı bunlara?
¿ Cómo le llaman?
Bir ay önce İtalyanları ancak bir mucize kurtarır diyorlardı.
Hace sólo un mes los italianos pedían un milagro.
Milyonlarca küçük meydanları var, hepsi de farklı renklerde boyanmış ve onlara şey diyorlardı...
Tienen millones de plazitas, todas pintadas de diferentes colores, y... ellos las llaman, eh...
Sayın Belediye Reisi diyorlardı.
Requerimiento contra Pierre Buloz, apodado "el pequeño Pierre".
Dünyanın en güzel manzarası diyorlardı.
Oí decir que era el más hermoso del mundo.
Ne diyorlardı ; yarı burslu sayılırdım. Ne yapmamı bekliyordun?
Era lo que llamaban un niño de la beneficencia.
Benim için ne diyorlardı?
¿ Qué estarán cuchicheando sobre mí?
Sanırım ona Spartacus diyorlardı.
Creo que lo llaman Espartaco.
Gümüş bir kurşunla ilgili bir şeyler diyorlardı.
Había algo sobre una bala de plata.
Zannedersem öyle diyorlardı.
Supongo que ella lo llamaba así.
Bir ay öncesine kadar bana "çılgın" diyorlardı.
Hace un mes decían que estaba loco.
Bahse girerim çocuk odasına şimdi televizyon odası diyorlardır.
"La habitación de los niños... " Ahora la llamarán la habitación de la tele.
O sesler sana "tanrının kızı" mı diyorlardı yoksa "Kilisenin kızı" mı?
¿ Alguna vez las voces la han llamado "Hija de Dios" o ¿ "Hija de la iglesia"?
Bana, "Bakire Jeanne, tanrının kızı" diyorlardı.
Me llamaron a menudo Juana la doncella, hija de Dios.
Kendilerine "Kanamit" diyorlardı.
Se llamaban a si mismos "Kanamitas"
Bu yüzden yerliler ona... şey diyorlardı...
Un hombre que los indios llamaban... Llamaban...
Yerliler bana "YAMATOQUETO" diyorlardı. - Aynen.
Me apodaban "Yamato Keto".
"The Battle Hymn of the Republic" marşını söylüyorlardı... ve her seferinde "Hallelujah" diyorlardı... bum!
La banda iba detrás. Tocaban Es el Dios de los ejércitos, y cada vez que cantaban "Aleluya" - ¡ patapúm!
- Hakkımda ne diyorlardı biliyor musun?
- ¿ Sabes lo que dijeron de mí?
Bir köpek gibi... Ona Yahudi dostu diyorlardı.
como a un perro... le dijeron "amigo de judíos".
Dakar'da şimdi diyorlardır :
En Dakar deben estar pensando :...
Nasıl diyorlardı...? Voluntarizm!
Eso es, ¿ cómo se Ilama...?
- "Tisvin" mi diyorlardı ona?
- ¿ Tesgüino? - Sí, eso es.
Eminim okulda sana Jilet Sharp diyorlardı.
Lindo nombre. Luke Sharp.
Ne diyorlardı buna?
¿ Cómo era que decían?
Yanlış hatırlamıyorsam eskiden insanlara meteoroloji balonu gördünüz ve kamuoyu önünde bunlar güneş lekesiydi veya benzer şeylerdi diyorlardı.
Si no recuero mal, los ovnis los descartaban como globos o sombras solares. Cosas explicables a nivel oficial.
Oe Dağında iblisler gözüktü diyorlardı ben de Mikado adına oraya gittim ama iblis falan yoktu.
Decían que los demonios se aparecían en el monte Oé y me envió el Mikado. No había demonios.
"Haleluya!" diyorlardı.
" Aleluya.
Oraya "Karayip Paris'i" diyorlardı.
Pensar que antes la llamaban el París del Caribe.
- Buna hava kirliliği sisi diyorlardı.
- Se trata de niebla tóxica.
Ne diyorlardı?
¿ Qué decían?
Buna "prangalı ceza görmek" diyorlardı.
"Mientras haya sobre la tierra ignorancia y miseria, obras de esta naturaleza no serán inútiles".
Ona ne diyorlardı?
No sé cómo se llaman.
diyorsun 241
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorsun ki 51
diyorlar ki 68
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorsun ki 51
diyorlar ki 68