Diyorsun ki tradutor Espanhol
1,469 parallel translation
Sen... Sen diyorsun ki... ben sana bitirmeni söyleyene kadar... bu evlilik işi devam edecek?
¿ Estás diciendo que vas a llevar a cabo esta boda a menos que yo te diga que no lo hagas?
Anlaşılan, annem cenaze için geliyor. Yani diyorsun ki, hazır annenin kolu kanadı düşmüşken birde yetişkin kızının erkek arkadaş edindiğini öğrenirse, evden ayrılmamı isteyebilirsin. Anlıyorum.
Y como ocurrió esto... mi madre está viniendo a su funeral y...
- Evet. Yani bize diyorsun ki, Merlin'e karşı gelmek için bütün gücünü kullandın ve aniden onunla aynı fikirde misin?
Así que tu lo que dices es que hiciste todo lo que pudiste para oponerte a Merlín ¿ y de pronto estás de acuerdo con él?
Tamam diyorsun ki yüzlerce insan içlerinde kanser bombalarıyla farkında olmadan yaşıyor olabilir?
Muy bien, me estás diciendo que cientos de personas podrían estar allá afuera con bombas de tiempo en forma de huesos con cáncer y no lo saben?
Diyorsun ki ben...
¿ Está diciendo que no soy- -?
Yani diyorsun ki, asıl soruşturmada bir şey var, ve Koverchenko bizim bunu bulmamızı istemiyor, öyle mi?
¿ Estás diciendo que había algo en esa investigación original que Koverchenko no quiere que hallemos?
Bana diyorsun ki! Saatimin parasını ödediler.
Y me lo dices ami, me pagaron mi reloj.
Yani diyorsun ki, hiç kimseye göz açtırmıyorsun.
¿ Entonces dices que nunca le fías a nadie?
Yani diyorsun ki, bu çocuğa test yaparsak siyanür için pozitif çıkacak, öyle mi?
Me dices que si le hacemos un an � lisis toxicol � gico completo al chico va a dar positivo por cianuro.
Bu da, Carcetti'ye önümüzdeki yılın suç oranlarında avantaj kazandırır. - Diyorsun ki
De hecho, le da a Carcetti la ventaja con respecto a la tasa de crimen del año próximo.
Diyorsun ki, bu Ori'lar tanrı gibi güçlere sahip, ama tanrı değiller, öyle mi?
¿ Dices que esos Ori poseen habilidades de dioses, pero no son dioses?
Ne diye "Nee..." diyorsun ki? !
¿ Qué quieres decir con "eh"?
Bekle, diyorsun ki ; o kaçırıldı, sonra diğer 4400'lerle geri döndü... sonra tekrar alındı ve sen hariç hiçbirimiz bunu hatırlamıyoruz?
Espera, ¿ estás diciendo que fue abducida, volvió con los otros 4400, y la llevaron otra vez y sólo tu lo recuerdas?
Yani diyorsun ki, yaptığınız her şey... 4400'leri alıp, onları geri yollamak. Hiçbir şeyi değiştirmedi mi peki?
¿ Entonces me está diciendo que todo lo que han hecho... llevarse a los 4400, mandarlos de vuelta, no ha cambiado nada?
Diyorsun ki, " Oh, birazcık, belki içeri almalıyım.
Dices : " Un poquito, quizá debería dejarlo entrar.
- Diyorsun ki ne sen ne de Karen yemek pişirebilirdiniz.
¿ Está diciendo que ni usted ni Karen cocinaban?
Yani sen diyorsun ki gidip onu TV istasyonda arayalım.
Así que dices que deberíamos ir a buscarlo, ¿ no?
Diyorsun ki?
Entonces- -
Dur bakalım, yani diyorsun ki...
Espera, así que estás diciendo- -
ve şimdi diyorsun ki bu sen değilsin?
¿ Y tu dices "Tú no eres así"?
Diyorsun ki, muhteşem Tak o madende. Buranın güneyinde orası.
Dijiste que Tak el Magnífico está en la mina.
Pekala, yani diyorsun ki hafta sonu boyunca burada çözünmekte miymiş?
¿ Estás diciendo que ha estado aquí todo el fin de semana, disolviéndose?
Yani diyorsun ki, bahçedeyken yaptığınız bütün o laklaklarda duvarı aştıktan sonra ne yapacaklarına dair hiç bir şeyden bahsetmediler, öyle mi?
¿ Me estás diciendo que en todas esas reuniones en el patio nunca dijeron lo que iban a hacer una vez que salieran de aquí?
Yani diyorsun ki Jane, şu ana kadar birlikte olduğun tek kadın...
¿ Quieres decir que es la única con quien...?
Yani diyorsun ki ikisi de akıllarını kaçırmalarına neden olan DC Mini tarafından saldırıya uğradı.
Lo que dice es que ambos fueron atacados por medio de la DC Mini y que destruyó sus psiques.
Yani diyorsun ki- -?
Entonces estas diciendo...
Yani bana diyorsun ki, bu deliğe girmeme hiç de gerek yoktu. Sana bunu dünyanın herhangi bir yerinde söyleyebilirdim.
Asi que lo que me quieres decir, es que no tenia que haber bajado en este agujero... y que podia haberte dicho todo esto arriba sobre la tierra?
Yani diyorsun ki, eğer rüyamda hayatımı Sean'la geçirmek istediğimi görsemde, aslında hayatımı o kadınla mı geçirmek istiyorum?
¿ Entonces dices que si sueño con pasar mi vida con Sean es que realmente deseo pasar mi vida con ella?
Yani bana diyorsun ki, seks yapamam.
¿ Me estas diciendo que no puedo tener sexo?
Yani diyorsun ki, uh, eğer cristina şey yapsaydı- -
Estás diciendo que... si Cristina hizo algo como- -
Yani diyorsun ki... Bu tel, çok pahalı bir kaynak saçtan kopmuş.
Así que estas pensando... que este pelo, fue arrancado de una extensión capilar muy cara.
Yani diyorsun ki orada olduklarını, Kolonilere bir saldırı düzenleyebileceklerini biliyorduk?
Estás diciendo que ¿ sabíamos que estaban ahí fuera? ¿ Qué podían lanzar un ataque a las Colonias?
Yani sen diyorsun ki bizim maymunlarla akrabalığımız var.
Entonces ustes está diciendo que todos nósotros estamos relacionados con los monos.
Diyorsun ki, "sen" tanrıya inanmıyorsun.
Tú no crees en Dios.
Diyorsun ki, onlara oturup gerçekten iletişime geçmeyi isteyeyim.
¿ Te refieres, a pedirles que se sienten juntos y realmente se comuniquen?
Diyorsun ki L özel timde sadece hayatlarını riske atacakların kalmasını mı bekliyordu?
Entonces estaba esperando el momento en que solo quedaramos unos pocos que realmente estuviesen dispuestos a arriesgar sus vidas enfrentando al demonio, para confiar en estos.
Yani bana diyorsun ki bahsettiğin bu iki aşık Kathy ve Travis Kathy'nin kocasını öldürmeye çalışacaklar.
Entonces me estás diciendo que crees que estos dos amantes... -... de los que has estado hablando... - Kathy y Travis.
Yani aslında diyorsun ki etrafta bir uzaylı dolaşıp bowlingçileri korkutuyor ve biz onu bulmak zorundayız.
Entonces, basicamente nos estás diciendo Que hay un alien correteando por ahí Aterrorizando a jugadores de bolos y tenemos que encontrarlo
Yani diyorsun ki Addison'la ilgilenmiyorsun, ama ben ona sahip olamam.
Así que estás diciendo que no estás interesado en Addison, pero yo tampoco puedo salir con ella.
Diyorsun ki Zzyzx'te o tanklardan birinde geliştim.
Dices que fuí gestado dentro de esos tanques en Zzyzx.
Diyorsun ki Zzyzx'te o tanklardan birinde geliştim.
Me gestaron dentro de uno de esos tanques en Zzyzx.
Önce kuşları kafese kilitle, sonra para karşılığı serbest bırak ve diyorsun ki onları azat edersen Allah'ın merhameti senin üzerine olacak.
Primero enjaulas a los pájaros y después cobras por liberarlos. Y entonces dices que si los liberas... Allah mostrará su gratitud con la gente.
Yani diyorsun ki her yolu denemişsin.
Asi que... Tu me estas diciendo que... Trataste de todo?
Yani, diyorsun ki, kaderimizde varsa bir gün yollarımız kesişir.
Entonces dices que si estamos destinados, ¿ terminaremos juntos?
Tamam, yani diyorsun ki, sizin ilişkiniz "Hakla şu kötü adamı" ya da "İyi kroşeydi" ya da bunun gibi bir ilişkiydi.
Claro, claro. Entonces era una relación del tipo "Oye, tú, agarra a ese tipo" o "Buena llave de judo" o "¿ Qué tal los Redskins?" o algo así.
Şimdi de kalmış diyorsun ki film yapımcılığı bu hayattan daha iyi.
La vida de director de cine de youtube es mejor que esto?
Öyle diyorsun ama ben bundan emin olamam ki. - Eminim.
Tú dices eso, pero no lo sé.
- Niye böyle diyorsun ki?
¿ Por qué dices eso?
- Diyorsun ki gidip alalım Carlos'u.
Que habría que traer a Carlos Gonzales.
- Hayata "evet" mi diyorsun? Ne diye insanlar buna. inanmakta böyle zorluyorlar ki?
Sí. ¿ Por qué demonios es tan difícil creer eso?
Yani yeter ki insanın ruhu güzel olsun diyorsun.
¿ Eres tan dulce?