Flor tradutor Espanhol
4,466 parallel translation
Bir çiçeğin güzelliğini gördüğümde adını ve hikayesini öğrenmeliyim.
Si veo la belleza de una flor, tengo que saber su nombre, conocer su historia.
Bütün öğretmenlerin vazolarında çiçekler varken,
Cada profesora siempre tiene una flor en un vaso.
"Gotik Kırçiçeği"
Flor silvestre gótica.
Bir çiçeğe bakarken sadece güzelliğinin tadını çıkarırım. O çiçeğin nereden geldiğiyle ilgilenmem.
Cuando ves flores... es mejor mirar a la flor más hermosa... y no saber de dónde viene.
Nilüfer çiçeklerinin olduğu yer Joseon'da en sevdiğim yerdi.
Este lago de flor de loto es el lugar que más me gustaba en Joseon.
Bu Nilüfer Köşkü de hiç değişmemiş.
Este lago de flor de loto sigue igual que hace tiempo.
Bo Yong'un diğer adı da Nilüfer çiçeği değil midir?
Bu Yong... es otro nombre para la flor de loto, ¿ verdad?
Nilüfer çiçeğine Bo Yong derler.
Llaman a la flor de loto Bu Yong.
Nilüfer çiçeğinin tekrar çiçek açabilmesi için toprakta ölmesi gerekir.
Un loto... debe morir en la tierra... para convertirse de nuevo en flor.
Çiçekleri canlıyken bile tohum bırakabilmek için kendisi ölmelidir.
También una flor tiene que morir para que produzca una semilla.
Güne açan bir çiçek gibi açılmamı sağladı.
Y está abriéndome como una flor, floreciendo hacia el sol.
Seni yeneceğim. "En güçlü" lakabını aldığımda bu onların mezarlarına sunacağım en güzel çiçek olacak.
Mi victoria será la flor que llevaré a sus tumbas.
Tıpkı bir çiçek gibi lşığa minnetle eğilen
Como una flor que se inclina Con toda su gracia hacia la luz
Şair William Blake, "Bitki evreni, Dünyanın merkezindeki sonsuzluğa uzanan bir çiçek gibi açılır," demiştir.
El poeta William Blake dijo : " El universo vegetativo se abre como una flor desde el centro de la tierra, en donde mora la eternidad.
Eğer bir çiçeği zamanından önce açmaya zorlarsanız, ona zarar verirsiniz.
Si obligas a una flor a florecer prematuramente, la destruyes.
O kendi zekası ile, kendiliğinden organize olduğu yönde büyür.
La flor crece con su propia inteligencia, con su propia guía de organización.
Buradaki ilk yılımızda yetiştirdiğimiz ilk çiçekti bu.
Es la primera flor que plantamos juntos en nuestro primer año.
Ahh, Bu balkabağı çiçeği.
- Una flor de calabaza.
Bu balkabağı çiçeği değil.
- No es una flor de calabaza.
Hong Dan Mu. Sen balkabağı olduğundan, bu da balkabağı çiçeği.
Rábano rojo, ¡ es una flor de calabaza porque eres una calabaza!
Ben böyleyim, "Fantastik. Sen ne yaparsın?" Dediki, "Şey, birisi suyla spray şişe."
'Una oración flor.
- Ejderha çiçeği
Riders of Berk 1x09 "La flor del Dragón"
Bir ölümcül çiçek, bir zehirli deniz ejderhası ve Mildew'in kıçı.
Una flor mortal, un venenoso dragón del mar y el trasero de Mildew.
Bu evde ihtiyacımız olan tek çiçek, benim.
El único que está en la "flor" de su vida soy yo.
Bir tür eski tip kolye ucu. Bir karatlık küçük elmaslar. Çiçek şeklinde dizayn edilmiş... 16 inç gümüş.
Un colgante antiguo pequeños diamantes de un quilate, diseño en forma de flor, plata de cuarenta milímetros.
Herkes benim parlayıp sönen bir yıldız olduğumu düşünüyor.
Todos piensan que soy flor de un día.
Kurbağa zambak buldu, Kedi de bir kozalak.
La rana encontró una flor, el gato una piña.
Bu, her profesyonel sporcunun oyun başlamadan önce yaptığı şey.
Es lo que hace cada atleta profesional en la flor de su juventud después de jugar un partido...
Ne kadar nazenin bir çiçek olduğunu unutmuşum.
Olvidé que flor tan delicada eres.
Arı kovulmayacaksa çiçek koparılmış olacak.
Si no se espanta a la abeja la flor no será cortada.
- Gül! - Bahar yıldızı! - Bahar yıldızı!
- Gisofilas [flor conocida como aliento de bebé]
Kasımpatı, Eylül çiçeğidir. Sekizinci ay olan Ağustos'ta açar ve Haziran'da solar.
El crisantemo es la flor de septiembre. y se seca en junio.
Ölürsem tekrar çiçek olarak doğmak isterim.
En mi próxima vida, quiero regresar como una flor.
Yapraklar düşerken tek başıma penceremin kenarında oturuyorum.
Los pétalos de la flor aún se ocultan en la repisa de la ventana... y están recibiendo un montón de luz.
Elimde iğne iplik solgun çiçekleri canlandırsam da sevdiğimde bıraktığım kalbimi avutmanın yolu yok.
La flor de peonía... está floreciendo en mi mano.
Yaban Çiçeği.
Flor Salvaje.
Hayır, bu aynı zamanda "Nilüfer çiçeği" demek.
No, eso también significa la flor de loto.
Neden bir nilüfer çiçeği ormanda saklansın ki?
¿ Por qué una flor de loto se escondería en el bosque?
Egzotik bir çiçek gibi toplanmak istiyorum nadir bir rüzgar gibi.
Quiero ser escogido como una flor exótica, como una brisa rara.
Onun için bir çiçek gibi açtı ve dönüşüm tamamlanmıştı.
Ella floreció para él como una flor y la encarnación fue total.
Ve Daisy'den bir çiçek bile gelmedi.
Y de parte de Daisy no hubo ni una flor.
Ultima insanın kaderi bir çiçek gibi kendi açılmalı diyor.
Última dice que el destino de un hombre debe abrir como una flor.
"kül içindeki çiçek"
# En la ceniza de Una flor #
Yaprakların altları çiçeği örtmeye yeter mi?
¿ Es el fondo de las hojas suficiente para disimular a la flor?
"Sadece bir kez yaprakların altında gizli bir çiçek." "Yapraklar tekrar tekrar rüyalarımda karda iz bırakıyor."
"Una flor escondida debajo de las hojas una sola vez", "Deja un rastro de nieve en mis sueños una y otra vez".
O bir çiçek, Vika.
Es una flor, Vika.
Hayır, yaz nefesindeki bu aşk tomurcuğu bir dahaki görüşmemizde en güzel çiçeğe dönüşmüş olacak
No, ya que con el aliento del verano, este brote de amor demostrará ser una hermosa flor cuando volvamos a vernos.
Bu küçük çiçeğin taç yaprağında, hem zehir, hemde ilaç ikamet eder
Bajo la envoltura de esta tierna flor convive veneno y curación.
Olduğu çiçek gibi artık varisim ölüm
La flor que ha sido la Muerte ahora es mi heredera.
Nasıl bir çiçek alacağı rengi seçemezse bizler de dönüşeceğimiz şeylerden sorumlu değilizdir.
Al igual que una flor no elige su color no somos responsables de aquello en lo que nos convertimos.
Bu süreç, bir çiçek yetiştirmeye benzetilebilir.
Es similar a cultivar una flor.