English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ G ] / Gelıyor

Gelıyor tradutor Espanhol

271 parallel translation
Gel, şuraya otur. Rosenthal sana yemek hazırlıyor.
Sentaros.Rosenthal esta buscando algun gusano
Gel genç adam. Büyük fikirler, küçük şişeleri çağırıyor.
Vamos, las grandes decisiones se toman ante vasos pequeños.
Gel, araba geceyarısı kalkıyor.
Ven, el coche parte a la medianoche.
Yanlış yapıyor olabilirim ama gel benimle.
Puede que cometa un error... pero sube.
Şimdi sadece sundurmanın arkasında dikilen annemi görüyorum... her ne yapıyorduysam beni eve gel diye çağırıyor.
Estoy viendo a mi mamá ahora mismo, de pie en el porche trasero... llamándome para que entre en casa.
Yaşlı pislik sürünerek ağır ağır yaklaşıyor. Gel benim moruğum.
El viejo necio reptante se va acercando.
Gel buraya. Komutanın niyetini.. .. anlamıyor musun?
Ven aquí. ¿ No puedes entender que el brigada tiene intenciones?
Gel hadi. Güzel bir gün başlıyor.
Vámonos, tenemos un buen día.
Franz, çabuk gel. Yankı yapıyor.
Franz, ven deprisa hay eco.
Hey asker. Sığınaklar kapanıyor. Bizimle gel!
Soldado, venga con nosotros, el refugio está en la otra manzana.
Ama gel gör ki hala 3 yıldızlı otellerde kalıyor!
¡ En vez de eso, ella se hospedó en un hotel de tres estrellas!
Yanımda çalışıyor. İçeri gel, gelsene.
Ella trabaja para mí.
Gel-git başlıyor!
¡ La marea está alta!
Sadece yaşam fonksiyonları gel git yapıyor.
Sus funciones vitales se debilitan.
Gel gör ki, ağzını bıçak açmıyor.
Pero no abre la boca.
Acıyor mu, gel bir de Aurora baskın.
¿ Duele? Aurora es muy hábil, la curará.
Kapıyı açacak. Çok ağlamıştır... o yüzden, gözleri şiş ve kan çanağı gibi... burnu kıpkırmızı ve akıyor olacak. Ama bunu görmezden gel.
Habrá estado llorando, así que tendrá los ojos hinchados e inyectados en sangre, y la nariz roja y llena de mocos, pero eso te da igual.
Bu hızla gidersek, gel-git bize yetişecek. Gel-git yaklaşıyor!
Si continuamos caminando junto al mar, nos os libraremos nunca de la marea alta.
Berle, teğmen bizi bırakıyor. Gel!
Berle, el Teniente se marcha. ¡ Vamos!
Annen heryerde seni arıyor. Çabuk gel.
¡ Tu madre tiene a medio equipo buscándote!
Gel-git başlıyor. Gel ve gör.
Sube la marea.
Jimmy, tatlım gel artık, hava kararıyor.
Jimmy, hijo, ven adentro. Se está haciendo de noche.
Gel, Yor.
Yor.
Yor, bizimle gel.
ven con nosotros.
- Gerçekten ağlıyor. - Gel hadi.
- Está llorando de verdad.
gel gör kılıçları, yatağanları ateş çıkarıp göklere varan orda yükseklerde hudutlarımızda düşmanın kanı dere gibi akıyor
Ven a ver espadas y cimitarras que echan llamas y llegan hasta el cielo Allí, muy arriba, en nuestras fronteras corre en ríos la sangre de los enemigos
Frank buraya gel, açılmıyor bu...
Frank, ven aquí. No se abre.
Baba, bir dakika gel, biri senin arabanı kullanıyor!
Eh, papá, ven aquí, está un gringo en la calle con su coche.
Demek istediğim, hepimiz ilişkilerimizi kontrol altına almak istiyoruz, fakat gel gör ki, önce havasız bırakıyor, sonra açıyor, gelecek hafta tekrar uzaklaşıyoruz.
Quiero decir, todos queremos controlar a nuestras parejas, pero vamos... Primero, está enchufada al respirador. Luego está sin él.
Çabuk gel hayatım, başlıyor.
Cariño, ven, va a empezar.
- Buraya gel. Fırınımdan ekmek çalıyor.
Roba el pan del horno.
Kapıda kapalı yazıyor.'Kapalı'kapalı demektir.Şimdi git, daha sonra gel.
Pone "Cerrado", que significa cerrado. Vuelve dentro de unas horas.
– Gel canım, şarkımız çalıyor. Görüşürüz.
Vamos, cariño, tocan nuestra canción.
Dedim ki "Yaa! Elvis, adamım. Gel bak Allah aşkına baban trompetime ne yapıyor."
Dije : "Elvis, mira lo que le ha hecho tu padre a mi trompeta".
- Johnny gel, Gösteri başlıyor.
- Ya comienza.
Karım Lorraine ve oğlum Sidney de bana tamamen katılıyor. Çıktığında, ki kısa sürede olacak, doğruca bize gel.
Mi esposa Lorraine y mi hijo Sidney se me únen diciendo que cuando salgas,...... lo cuál no tardará mucho, Véngas directo acá.
Herkes seni arıyor, bu yüzden hemen gel.
¡ Ahora escúchame! El mundo entero te estará buscando. No puedes ir a tu casa.
Bana gel, Melanie gerçek bir ziyafet hazırlıyor.
Ven a mi casa, Melanie cocinará un banquete.
Gel ve al, eğer hâlâ yaşıyor olursan.
Ven a buscarlas, si aun estas vivo.
Gel, buraya bak. Her yer onlarla kaynıyor.
Mira, suben por todas partes.
Çalışıyor! Gel buraya!
¡ Ven acá!
"Evine gel gezgin, dostların seni çağırıyor."
Ven a casa trotamundos, tu amigo te llama.
"Evine gel gezgin, sevdiğin seni çağırıyor."
Ven a casa, trotamundos, tu amada te llama.
Gel, bu sandalyeler sırtımı acıtıyor.
Oye, vamos a arrinconarnos, que en esta silla me duele la curcusilla
Neresi ağrıyor? Gel bakalım.
¿ Te duele aquí?
"Bize iyi davranıyor. Hemen buraya gel."
" Pero si puedes, ven pronto.
Yemekhanede bulunan biyo-nöro jellerden birisi patlamış, ama geri kalan sistem, iyi çalışıyor gibi görünüyorlar.
Uno de los paquetes de gel bioneuronal del comedor reventó, pero la mayoría de los sistemas parecen funcionar con normalidad.
[Lynn telefonda ağlıyor] Anne, çabuk gel!
¡ Má, si estás ahí, atiende, por favor! ¡ Má!
Ama aklım bağırıyor. Kendine gel, diyor. Yine gözlerinden Yaşlar mı aksın istiyorsun, diyor.
Ymi cabeza me grita "Contrólate, nena, a menos que estés deseando llorar y llorar".
Bu çok fazla artık. - Avukat, buraya gel. Üzgünüm Sayın Yargıç ama bu sınırı oldukça aşıyor.
Al senador Kerry, en su campaña presidencial le aconsejaron salir y dispararle a un animal.
Belki öyle, ama gece yarısı gel Elaine o sırada öpüşmek için cana yakın birisini arıyor olacak sanırım sen de ay ve New York şehri arasına sıkışmış olacaksın.
Sí, tal vez, pero a la medianoche cuando ella busque a alguien cálido para besar supongo que estarás atrapado entre la luna y Nueva York.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]