Geç olduğunu biliyorum tradutor Espanhol
183 parallel translation
Geç olduğunu biliyorum.
Ya sé que es tarde.
Saatin geç olduğunu biliyorum ama, beni içeri davet etmeyecek misin?
Sé que es tarde, pero ¿ no me vas a invitar a pasar?
Dinle, geç olduğunu biliyorum ama yarınki köşene bir eklemede bulunabilir misin acaba?
Sé que es tarde, pero ¿ estoy a tiempo de incluir algo en tu columna?
Geç olduğunu biliyorum, Flora!
¡ Ya sé que es tarde, Flora!
Yaşattıklarımı telafi için çok geç olduğunu biliyorum ama beraber olursak bir çözüm yolu bulabiliriz.
Sé que es demasiado tarde para compensarte... pero quizás juntos, podamos encontrar algún tipo de respuesta.
Geç olduğunu biliyorum.
Sí, sé que es tarde.
Doğu'da saatin geç olduğunu biliyorum ama acil durum.
Sé que ya es tarde en el este, pero es una emergencia.
Geç olduğunu biliyorum.
Sé que es tarde.
Geç olduğunu biliyorum, ama pek çok macera yaşadık.
Perdón por venir tarde, pero hemos corrido muchas aventuras.
Geç olduğunu biliyorum ama sonunda yazdım. Bak.
Sé que es muy tarde, pero los escribí. ¿ Ves?
Geç olduğunu biliyorum.
¿ Con quién hablas? Ya sé que es tarde.
Özür dilemek için çok geç olduğunu biliyorum ama hiç bir zaman demek istemedim...
Sé que es muy tarde para pedir perdón, pero nunca quise...
- Geç olduğunu biliyorum...
- Sé que es tarde...
Geç olduğunu biliyorum.
- Sí, es tarde.
Geç olduğunu biliyorum, ama Ruben birkaç soru için geliyor.
Ya sé que es tarde, pero Rubén va a ir a hacerle unas preguntas.
Özür dilemek için çok geç olduğunu biliyorum.
- Es demasiado tarde para disculparme.
- Geç olduğunu biliyorum. Başına gelenleri duydum.
Sé que es tarde, pero oí la noticia.
Geç olduğunu biliyorum. Özür dilerim.
Lo siento, sé que es tarde.
Dinle, geç olduğunu biliyorum.
Mira, disculpa. Sé que es tarde.
Geç olduğunu biliyorum ama- -
Ya sé que es tarde, pero...
Evet, geç olduğunu biliyorum.
Sí, sé que es tarde.
Çok geç olduğunu biliyorum.
Sé que es tarde.
Geç olduğunu biliyorum.
Sé que se está haciendo tarde.
Geç olduğunu biliyorum, ama fenere gittim ve birşeyler buldum...
He pasado por el faro y he hallado un informe que dice...
- Geç olduğunu biliyorum ama saat 8 ya da 8 : 30 için 2 kişilik masa mümkün mü acaba?
- Dorsia. - Sí. Sé que es tarde, pero ¿ se puede reservar una mesa para dos a las 20, 20 : 30?
Bak, çok geç olduğunu biliyorum, ama biraz buraya gelebilir misin?
Oye, sé que es muy tarde, pero... ¿ podrías salir un rato?
- Hadi geç olduğunu biliyorum. Ama Bay Winky hala Chicago saatinde,
- Lo sé, pero el Sr. Winky sigue con la hora de Chicago.
Geç olduğunu biliyorum ama bir matematik problemiyle boğuşuyorum da, Steinmetz'teki en iyi matematik öğretmeni sizsiniz- -
Ya sé que es tarde, pero estoy luchando con una pregunta de matemáticas, y... como es el mejor maestro de matemáticas en Steinmetz, pensé...
Geç olduğunu biliyorum ama içimden bir ses asansöre binmemi, birilerinin burada olacağını söyledi.
Sabía que era tarde, pero algo me hizo venir.
Geç olduğunu biliyorum.
Ya es tarde.
Üzgünüm, çok geç olduğunu biliyorum.
Perdona, sé que es muy tarde.
Özür dilerim. Geç olduğunu biliyorum.
Lo siento, sé que es tarde.
Bak. Geç olduğunu biliyorum ama, eşyalar için ne kadar aldığını merak ediyorum.
Mira, sé que es tarde, pero necesito saber cuánto tienes de las cosas.
Geç olduğunu biliyorum ama biraz işim vardı Annabelle hala ayakta mı?
Se que es tarde, tuve una complicacion. ¿ Esta Annabelle levantada?
Geç olduğunu biliyorum ama biraz işim vardı Annabelle hala ayakta mı?
Sé que es tarde. Tuve un problema. ¿ Annabelle está despierta?
Geç olduğunu biliyorum, ama hiç uykuya düşkün birisi olmadın
Sé que es tarde, pero debes estar despierto, porque no duermes mucho.
Evet, hayır... ee... şey... ee... geç olduğunu biliyorum. Neden biraz...
si, no ya lo sé es tarde... por qué no puedes...?
Geç olduğunu biliyorum.
- Ya sé que es tarde.
Geç olduğunu biliyorum, tebrikler.
Lamento que sea tan tarde, felicidades.
Geç olduğunu biliyorum. Ama odamda otururken kesinlikle haklı olduğunu anladım.
Sé que es tarde pero en mi cuarto me di cuenta de que tenías razón.
Dinliyor. Geç olduğunu biliyorum ama benimle yemek hanede buluşup bir şeyler atıştırmak istermisin.
Sé que esto es sin mucha anticipación, pero... me preguntaba si te gustaría ir conmigo por un bocadillo al comedor.
Artık çok geç olduğunu söylemen gerektiğini biliyorum.
Sé que tienes que decir que es demasiado tarde.
Frasier, sen olduğunu biliyorum. Saat geç oldu.
Frasier, sé que eres tú. lt es muy tarde.
Geç olduğunu biliyorum Ama arabam...
Sé que ya pasó el momento de entrega del informe... - pero mi auto...
B'Elanna, senin için tuhaf bir durum olduğunu biliyorum- - muhtemelen, bizden birisi aklında bile değildi- - ama bunu düşünmek için artık çok geç.
Sé que es una situación extraña, no es lo que imaginábamos. - Es tarde para preocuparnos de eso.
Geç bir adam olduğunu biliyorum, isteklerini dizginle!
Conozco a un jovencito que pide a gritos una sanción.
Geç olduğunu biliyorum, ama sana ihtiyacım var...
- Sí, soy yo.
Evet, Geç olduğunu biliyorum, ama benim merkezime bir ajan gönderdi.
Sé que es tarde, pero envió a un agente a mi oficina.
Saat geç oldu. Bizimle temas kurmanızın yasak olduğunu da biliyorum.
Se que ya es tarde y que usted tiene prohibido tener contacto con nosotros.
Çılgınca olduğunu biliyorum, ama çok mu geç kaldım?
Sé que es una locura pero, ¿ es muy tarde?
Bunun çılgınlık olduğunu biliyorum, ama çok mu geç kaldım?
Sé que es una locura pero ¿ es muy tarde?