Görevim tradutor Espanhol
3,855 parallel translation
Gözümü üzerinde tutmak benim görevim... çok erken zamanda çok şey yapmayasın da tekrar alt üst olmadığından emin olayım diye.
Es mi trabajo mantener mis ojos sobre ti, para asegurarme que no haces demasiado, demasiado pronto, para asegurarme que no te descontrolas otra vez.
Doğru karar verebilmen için, sana her türlü seçeneği sunmak benim... görevim, o halde...
Tengo que asegurarme de que tienes todas las oportunidades para tomar la decisión que es buena para ti, así que...
Gerçeğin özünü anlatmak benim görevim.
Es mi trabajo contar la esencia de la verdad.
Ama bir gazeteci olarak gerçekleri yazmak benim görevim.
Pero como reportero, soy responsable de contar la verdad.
Benim görevim var.. flört aralarında yok
Tengo sentido del deber. Prohibido flirtear.
Benim görevim mahkeme tarafından düzenlenmiş hükümleri yerine getirmekti.
Mi trabajo era cumplir con los términos determinados por el tribunal.
Kıdem sırasına göre, kesinlikle benim görevim.
En orden de antigí ¼ edad seguramente es mi deber.
Oynarken görevim buydu, sert oynamak zorundaydım.
Era un guardián, ¿ verdad? Mi trabajo era cambiar interrruptores,
Senin için önemli bir görevim var.
Tengo un trabajo importante para ti.
Görevim, dünyadan her yerinden olabildiğince fazla kişiyle iletişime geçmek.
MI MISIÓN, ES INTERACTUAR CON LA MAYOR CANTIDAD DE PERSONAS COMO SEA POSIBLE, DE TODO EL MUNDO.
Yaninda olmak benim görevim, seçimim!
Nuestro tiempo juntos ha terminado. ¡ Estar contigo es mi deber, mi elección!
Seni bulduk ve benim görevim senin kendini tanımanı sağlamak.
Te hemos encontrado y mi papel es ayudarte en la transición a la autoconciencia.
Haç'ın sorumlusu olarak onu korumak benim görevim...
Como custodio de la cruz, es mi deber proteger...
İnsanlara bunu hatırlatmak benim görevim.
Mi vocación consiste en recordárselo a la gente.
- Benim görevim bu Jacs.
- Es mi deber saberlo, Jacs.
Daha 498 saatlik kamu hizmeti görevim var.
Me quedan 498 horas de servicio comunitario.
Ona söylemek benim görevim.
Era cosa mía decírselo.
Hükümetteki görevim sırasında bazı yakın tehlikeler konusunda bilgilendirilmiştim, diyelim.
Sólo digamos que en mi trabajo para el gobierno, Estaba al tanto de ciertas... amenazas.
Vekil Ash olarak son görevim Kan Kralı'nı Karanlığın pençesinden kurtarmak oldu.
Mi última acción de negocios como Ash interino fue proteger al Rey de Sangre de las garras de la Oscuridad.
Onun için başka bir görevim olduğunu söyle.
Dile que tengo otra asignación para él.
Yetenekleri hizmetimize sunma konusunda ciddiysen senin için harika bir görevim var.
Y si es en serio lo de ofrecer tus habilidades creo que tengo la misión perfecta para ti.
Kesinlikle. Ama burada benim görevim kötü doktorların hastalarını öldürmelerine engel olmak değil.
Cierto... pero mi papel aquí no es evitar que los malos médicos maten pacientes.
Ziva, seni korumak benim görevim.
Ziva... mi trabajo es protegerte.
Görevim onaylandığında korumam olmanı istiyorum.
Me gustaría que formaras parte de mi seguridad una vez que me confirmen.
Görevim sona erdi.
He cumplido con mi misión.
Yani bu demek oluyor ki, onu korumak senin görevin sizi korumak da benim görevim.
Así que eso significa que es tu trabajo protegerle y el mío protegerte a ti.
Onları hazırlamak benim görevim.
Mi deber es prepararlos.
Helmand'da muharebe görevim vardı.
Estaba en una misión de combate.
Yanında olmak benim görevim, seçimim!
¡ Quedarme contigo es mi deber, mi elección!
Huzur ve refahı sağlamaya ant içmiş biri olarak görevim seni korumak.
No te preocupes. Como agente de paz, estoy aquí para protegerte.
Bu benim rehine kurtarma görevim.
Esta mi misión de rescate de rehenes.
Oğluma nasıl ayakları üzerinde durması gerektiğini öğretmek benim görevim.
Mi trabajo es enseñarle cómo ser un hombre.
Çok görevim var.
Multitarea.
Benim görevim sadece gözlemlemek ve deneklerden veri toplamak.
Mi función es observar y reunir datos de los sujetos.
Benim görevim kanunu uygulamak.
Es mi trabajo ayudar a que se cumpla la ley.
Hepinizi eğitmenin görevim olduğunu hissediyorum.
Siento que es mi deber educarlos a ustedes.
Üzgünüm, Dr. Hart, bu benim görevim.
Lo siento, el Dra. Hart, es mi deber.
Yol gösterenler içindeki görevim sadece verdikleri emirlere körü körüne itaat etmek.
Mi posición con los pastores requiere que siga todas sus órdenes con una fe ciega.
Görevim için o çanta çok önemliydi.
El maletín imprescindible para la misión.
- Benim görevim mi?
¿ Mi misión?
- Hadi ama. - Kurallara göre hareket etmek benim görevim.
Es mi deber seguir las normas.
- Kesinlikle. Görevim bu.
El deber llama.
Görevim tamam.
Está hecho.
Jürilik görevim yarınmış.
Que tenía que ser jurado mañana.
Kenneth, gezdireceklerin benim NBC deki Eski görevim için sona kalan 5 aday.
Kenneth, guiarás a los 5 candidatos finales para mi antiguo trabajo en NBC.
Benim de bir görevim var.
Yo tengo el mío.
Ama benim görevim o değil. Öyleyse ne?
- Pero esa no es mi misión.
Kaldırabilirim, bu benim görevim.
Puedo manejarlo. Es mi trabajo.
Onu kurtarmak benim gorevim.
Es mi trabajo traerlo de vuelta.
Onu durdurmak benim gorevim.
Si no depende de mi detenerlo, ¿ entonces quién?
Etki sahibi bir vatandaş olarak arka bahçemde polis yolsuzluğunu ve uyuşturucu kaçakçılığını durdurmanın görevim olduğunu düşündüm. Ve bir baba olarak, kızım için endişelendim... -... ve onun kız kardeşi için.
Y como padre, estaba preocupado por mi hija... y por su hermana.
görevimiz 59
görev 62
görevli 39
görevi 115
görev tamamlandı 49
görevin 17
göreviniz 18
görev çağırıyor 20
görevdeyim 28
görev başına 19
görev 62
görevli 39
görevi 115
görev tamamlandı 49
görevin 17
göreviniz 18
görev çağırıyor 20
görevdeyim 28
görev başına 19