Her nasılsa tradutor Espanhol
1,005 parallel translation
Yaralanmıştım. Künye levham da her nasılsa kaybolduydu.
Fui herido y de alguna manera perdí mi placa de indentificación.
Her nasılsa... düştü ve kafası kaldırıma çarptı.
Taylor cayó. Dio con la cabeza en el bordillo.
Şampanyayı sünger gibi emiyorsun ama ertesi sabah her nasılsa zımba gibisin.
Da igual cuánto champán bebas, siempre estás como una rosa por la mañana. - Hola.
Her nasılsa geri gelmiş.
Luego, por la mañana, me lo encontré aquí. Había vuelto... no sé cómo.
Ve her nasılsa benim için pek çok şeyin sembolü oldu.
Se convirtió en símbolo de muchas cosas.
"Ve o insanların her nasılsa bildikleri şeyi de biliyordum..."
"y entendí que ellos también Io habían sentido".
Her nasılsa düşündüğüm kadarını ifade etmedi.
No me importó tanto como creía.
Nedense acımasız ve çılgın bir tuzağa düşmüş gibisin ve bundan kurtulmak için savaş vermiyorsun ve her nasılsa seni seviyorum.
Eres un salvaje y un loco. Ahora te sientes atrapado... y no quieres luchar para lograr salir. Y, de algún modo, yo te quiero.
Sadece her nasılsa, bir kadının trende unutmuş olduğu moda dergisinde görüp beğendiğin, benim de aldığım elbise iki hafta önce Addie Ross'un konserde giymiş olduğu elbisenin aynısı!
¡ El vestido que compré, que elegiste de una Vogue... que una mujer dejó en el tren... es el mismo vestido que Addie usó en el concierto hace dos semanas!
Ne demek istediğini söylemeye çalışıyorsun ama her nasılsa sözcükler değişiyor.
Intentas decir lo que quieres, pero de algún modo las palabras cambian.
Her nasılsa onu bırakamadım.
Tampoco yo he podido dejarle.
Her nasılsa birlikte gitmeliyiz, değil mi?
De todos modos tenemos que ir juntos, ¿ no?
Evet, her nasılsa beni bir şekilde bulmuş.
No nos ha perdido pisada.
Her nasılsa yeni Springfield tüfeklerini ele geçirmişler.
De alguna manera se apoderaron de los nuevos rifles Springfield.
Ancak her nasılsa eskiden istediğim şeyi istemiyorum artık.
De algún modo, ya no me interesa lo mismo que antes.
- Her nasılsa ateşin yok.
- Tranquila, no tiene fiebre.
Her nasılsa bir doktorun evine yol aldım.
No sé cómo, conseguí llegar a un médico.
Sonunda, her nasılsa beni terketmek zorunda kalacaksın.
Al fin y al cabo tienes que irte.
Siz her nasılsa, söyleyemek istediğinizi söylediniz, küçük bir parça olsa da yapmak istediğinizini yaptınız, öngörünüzü açıkladınız, bu sayede dosyanız hakkında söylemek istediklerinizi söylediniz, ve görünüşe göre olanlar o kadar da kötü değil ha?
Sin embargo, ahora que ha dicho lo que tenía que decir, ahora que ha representado su papel, ahora que ha proclamado su visión, ¿ no diría usted que ha exagerado su punto de vista y que reflexionando sobriamente las cosas no están tan mal...
Her ne kadar evliliklerine saygı duyuyor olsam da her nasılsa Mona hayatımın çok önemli bir parçası olmuştu.
Si bien yo respetaba su matrimonio... ella se había convertido en alguien muy importante en mi vida.
Maalesef, bu gece hizmetçi her nasılsa izinli.
Por desgracia, es el día libre de nuestra asistenta.
Her nasılsa arabası evinin yanındaki bir elektrik hattına çarpmış.
De alguna manera, su coche chocó contra una línea de alta tensión.
Fakat her nasılsa, iyi iş çıkarmış görünmüyorum.
Pero parece que no hice un buen trabajo.
Sanırım her nasılsa ortaya çıkacak.
Supongo que acabará averiguándoIo.
Görüyorsun, Ben her nasılsa ona aşık olmuştum.
Verá, yo estoy enamorado de ella.
Şey, her nasılsa burada senin sicilinin bir kopyası var.
Tengo aquí su historial de antecedentes.
Bilirsin, Her nasılsa aklıma bir şey geldi. Ne?
No se preocupe, tengo una idea.
Tam daöyle olabilir. Fakat her nasılsa onu yakalayamayacaklar.
Puede ser, pero no Io atraparan.
Tanrı biliyor, Çabaladım. Elimden gelenin en iyisini yaptım. Fakat her nasılsa Minnie beni kusurlu bulur.
Dios sabe que intento hacerlo todo lo mejor posible... pero siempre me encuentra fallos, creo que sólo eso le hace feliz.
Her hangi bir fark yaratır mı? Şey, komik bir hisse kapıldım... burada salın dışındayız... her nasılsa.. ben... bir gün kayıp.
Tengo la extraña sensación... de que cuando estábamos en la balsa... de alguna manera... perdí un día.
Hayır, her nasılsa şaşırtmıyor.
No, de ningun modo lo hace.
Burası her nasılsa gerçekten çok sıcak.
Hace mucho calor. Estás temblando.
Her nasılsa, sadece büfe sahibi bundan kâr edecek.
De todos modos, sólo el propietario se beneficiaría.
Fakat aniden her nasılsa biteceğini anlamıştım.
Pero de pronto supe que todo eso terminaría.
Çünkü ikimiz de diğer insanlardan korkuyoruz ve birlikte olduğumuz zaman her nasılsa bu korkumuzu yenmeyi başarıyoruz.
Es sólo que a ambos nos aterra estar con otra gente y de algún modo olvidamos ese miedo cuando estamos juntos.
Her nasılsa Bay Pohlmann'ın biraz kahvesi kalmış.
Pohlmann ha preparado café o algo parecido.
Bağırdım, sonra her nasılsa ayağa kalkıp kaçtım.
Grité y, de alguna manera, conseguí ponerme en pie y corrí.
Her nasılsa onlar beni böyle yaptı.
Hicieron de mí uno.
Her nasılsa beni biraz zor durumda bırakırlar.
De una forma u otra me hacen sentir inferior.
Bazı insanlar her nasılsa hırsızlık dan hak talep etme durumuna geçerler.
Alguien debe impedir que se apropien de la mina, ladrones.
Her nasılsa bay Czentovic, ona kendisine şey yapanları andırıyor. Ve bir daha düşündüğümde...
Tengamos presentes que confundió a Mr.Czentovic con esos nazis... ohhh, ¡ cuanto más pienso en ello!
Fakat her nasılsa, tamamen eve dönüyormuşum gibi gelmiyor.
Pero por alguna razón, no siento que regreso a casa.
Her nasılsa, yeme atlayacak ve kaplanımı yakalamış olacağım.
saltará a por el cebo y así cazaré a mi tigre.
Her nasılsa obez, şirin beyfendi yanında çalışmama müsaade edecek. Çünkü kendisi çok insancıl bir adam.
Esa cosa obesa, ese gracioso caballero me permitirá continuar en su empleo porque es... un compañero muy humano,
Ama her nasılsa planı hayalimdekine hiç benzetemezdim.
Pero nunca conseguí que fuera como la idea que tenía.
Beni istemediler, ama her nasılsa çıktım
No querían tenerme, pero me tuvieron.
Her nasılsa zamanın farkında olmadım.
De algun modo perdi el tiempo.
Her nasılsa işte.
O como sea la canción.
Nasılsa her şekilde duyacağız.
Vamos a tener que hacerlo de todas formas.
- Her neyse, evleneceğiz nasılsa.
- En cualquier caso, nos casaremos.
Bütün o yüzlerin kazındığını, itildiğini ve ısırıldığını görürdüm va sonra sis dağılırdı ve her nasılsa bütün o yüzler ben olurdum.
- Este tipo es un memo. - Cállate. Escúchale bien.
nasılsa 23
her neyse 2842
her ne ise 107
her ne olursa olsun 80
her ne istersen 16
her ne kadar 48
her neredeyse 27
her ne olursa 33
her neyse işte 22
her ne haltsa 24
her neyse 2842
her ne ise 107
her ne olursa olsun 80
her ne istersen 16
her ne kadar 48
her neredeyse 27
her ne olursa 33
her neyse işte 22
her ne haltsa 24