Izin verirseniz tradutor Espanhol
2,603 parallel translation
Bana izin verirseniz Suneetha'ya şehri gezdireceğime söz verdim.
De todos modos, si puedo mañana, le prometí a Suneetha enseñarle más de la ciudad.
Şimdi izin verirseniz, gidip yemeği kontrol edeceğim.
Ahora, si me permiten, voy a controlar la cena.
Şimdi izin verirseniz, değerlendirmem gereken sınav kağıtları var.
Ahora bien, si me disculpan, Tengo examenes para corregir.
Bu şırfıntının kocamın odasına girmesine izin verirseniz bu hastaneye ve size dava açarım!
No, no, no. Si deja entrar a esta tonta a la habitación de mi esposo, demandaré a este hospital y a ti personalmente por todo lo que tenga a disposición.
Eğer izin verirseniz bir görüşmem var.
Bueno, si me disculpas, tengo una cita.
Hanımefendi, eğer sizi temsil etmeme izin verirseniz inanmanız gereken tek şey avukat-müvekkil gizliliği olacak.
Madame, si me permite representarla, la única cosa en la que necesita creer es en el privilegio abogado / cliente.
Geç gelmenizden dolayı bir türlü ayarlanamadı ama izin verirseniz...
Dado su tardío ingreso no hubo tiempo, pero si no le importa...
Pekala beyler ; izin verirseniz.
Bueno, caballeros...
Dolanıyor ortalıkta, ama aramama izin verirseniz...
Está moviéndose, pero si me dejas llamarlo- -
- Eğer izin verirseniz -
Bien, si me disculpan.
Şimdi, izin verirseniz, annem ve kız kardeşlerime katılacağım.
Y ahora, si me disculpa debo reunirme con mi madre y mis hermanas.
Şimdi hedef noktamıza gitmemize izin verirseniz...
Bien, si nos dejan continuar a nuestro destino...
Şimdi izin verirseniz karıma korkunç haberi vermek zorundayım. Üçüncü katta size ihtiyaç var efendim.
Perdonen, debo dar la terrible noticia a mi esposa
Şimdi izin verirseniz...
Así que si no te importa...
North, izin verirseniz?
Sr. North, ¿ me acompaña?
Sadece izin verirseniz bir kez daha sorayım.
Solo una vez más si me permite.
Eğer frekansı değiştirmeme izin verirseniz..
Si me dejaras cambiar la frecuencia...
Eğer haberleri izletmeme izin verirseniz, avukattan vazgeçecek.
Si me permite dejarlo estar al tanto de las noticias, se retractará.
Şimdi izin verirseniz sanırım bunlar benim.
Ahora, si no te importa. Me parece que esos son míos.
Şimdi bana izin verirseniz yönetmem gereken bir cehennem var.
Si me disculpan... tengo que dirigir un infierno.
Bir randevum var. Eğer izin verirseniz...
Tengo una cita, así que si me perdonan...
Kendimi ifade etmem gerektiği için izin verirseniz, Bay Shue duruma uygun bir şarkı hazırladım.
Necesito expresarme... así que con su permiso, Sr. Schue... preparé un número para la ocasión.
Bay Shue, izin verirseniz.
Sr. Schue, si me permite.
Pekâlâ, mesaj göndermeme izin verirseniz bu kuşu kimin gönderdiğini sormayacağım.
Está bien, no voy a preguntar quien envió esta nota, si puedo usar la ave para enviar mi propia nota.
- Açıklamama izin verirseniz...
¿ Después de lo que está pasando? Si por favor simplemente me dejaras explicarme....
Majesteleri, izin verirseniz...
Su Majestad, ¿ puedo?
Tamam, sana bir kez daha soracağım, burade ne- -... ve ayrıca, izin verirseniz, kişisel bilgilerinin güvenliğini ve ben sadece banka şifreleri ve sosyal güvenlik numaralarından bahsetmiyorum.
De acuerdo, voy a preguntarte otra vez ¿ qué coño está... - - Y también, si me permite, la seguridad de su información personal. Y no sólo me refiero a cuentas bancarias o números de la seguridad social.
Beyler, eğer izin verirseniz.
Amigos, si me disculpan,
Şimdi izin verirseniz atom bombasının babası bir fincan süt istiyor.
Ahora, si nos disculpan el padre de la bomba atómica quiere un poco de leche.
Evet, biliyorum ama, kıyafet çizimlerimde bitirmem gereken bir çift rötüş var, bu yüzden eğer hepiniz izin verirseniz...
- Sí, ya lo sé. Pero tengo un par de toques finales que le haré a mis vestidos así que con permiso.
Bir şey söylememe izin verirseniz...
¡ Allegro!
Şimdi izin verirseniz, zımbalamam gereken şeyler var.
Si se van ahora, tengo algunos asuntos urgentes con los que lidiar.
Şimdi izin verirseniz, kazıkları delmem gerek.
Ahora si me disculpais mis postes necesitan ser perforados.
Bay D'amato, izin verirseniz gitmeden Jesse ile konuşmak istiyorum.
Sr. D'Amato, me gustaría hablar con Jesse, si puedo, antes de que se marchen.
Aslında, eğer izin verirseniz... Sizi bir ödevle görevlendirmek istiyorum.
De hecho, si se me permite... me gustaría proponer una asignación de tarea para ti.
Evet, izin verirseniz gelip göstereyim.
Sí, permítame subir ahí y demostrarlo.
Bana izin verirseniz..
Ahora, si me disculpan. Vamos.
Şimdi, izin verirseniz, ücretsiz bilgilendirme treni, istasyondan ayrılıyor.
Ahora si me disculpáis, el tren de la información gratuita ha dejado la estación.
İzin verirseniz?
¿ Me permite?
- İzin verirseniz -
¿ Me permite...?
İzin verirseniz, babamın tezgahına yardım edeceğim.
Le echaré una mano a mi padre con su puesto, si puedo.
İzin verirseniz, size dostane bir tavsiyem olacak.
Y si no le importa, le daré un consejo amistoso.
İzin verirseniz, şef iki fiyonk olacaktı.
Si me permite, Jefe, tendrían que ser dos lazos.
İzin verirseniz size yardım edebilirim.
Puedo ayudaros si me dejas.
Şu an için size bunu söyleyebilirim. Onun tedaviye ihtiyacı olduğuna karar verirseniz irade dışı girişe izin vermeleri için yetkimizi var.
Si deciden que necesita tratamiento tenemos bases para permitir un ingreso involuntario.
İzin verirseniz, çiçeklerin gala için harika olduğunu söylemek isterim.
Si me permiten, las flores son adecuadas para la gala.
İzin verirseniz?
Capitán si me permite.
İzin verirseniz, ofisimde yapmam gereken işler var.
Uh... si me disculpáis, tengo trabajo que hacer en mi oficina.
İzin verirseniz, başka randevularım var.
Ahora, si me disculpas, tengo otra citas.
Şimdi bana izin verirseniz, elimde bomboş bir vakit var.
Tengo demasiado tiempo en mis manos.
- İzin verirseniz...
- ¿ Puedo?