Kadınları tradutor Espanhol
31,814 parallel translation
Gerçek Ev Kadınları'nı burada çekseler çok sıkıcı olurdu herhâlde.
Si filmaran Real Housewives aquí, sería un bodrio total.
Kadınların gücü var Bir değişiklik yaratma gücü Mesela bu kız kaşlarını yolmalı
* Las mujeres tienen el poder * * el poder de cambiar las cosas * * como esta chica, que debería depilarse las cejas * * y esos vaqueros mejor en la tienda *
Kadınları güçlendirme etkinliği.
Un programa de empoderamiento femenino.
Yeni kadınları güçlendirme müdürü sensin.
Eres la nueva directora del empoderamiento femenino.
Güzel. Kadınları salsaladığın için mi?
¿ Porque ligabas mucho?
Evet, erkekler kadınları düşünürken fazla vakit harcıyor.
Sí, pero los hombres nos pasamos demasiado tiempo pensando en mujeres.
Kadınları güçlendirme dersi.
La charla sobre el empoderamiento de la mujer.
Kadınların tadını.
Saborear la carne.
Ama Amerikalıların yaşlı kadınları kabul etmedikleri kuralını üvey anneannenin tekrar düşünmesini söyleyebilirsin.
Pero debería ir a pedirle a la abuela de tu esposo que reconsidere su papel sobre los norteamericanos no recibiendo medallas.
Ailemizdeki kadınların hepsinin neden sevimsiz olduklarını hiç düşünmedin mi?
¿ En serio nunca consideraste porqué todas las mujeres de nuestra familia son... Digamos, desagradables?
Elbette biliyor.Artık olgun ve ayık kadınlarız.
Claro que lo sabe. Ahora somos mujeres sobrias y maduras.
Ama bilmiyorsun. Kadınları şey gibi atar... Gibi...
Pero no sabes que él usa a las mujeres como... como...
Bu kadınların da gitmesini istiyorum.
Quítenlas. Quiero a estas mujeres fuera de aquí.
Bu elbise kadınların arkasını ortaya çıkarıyor HBO'nun'Ballers'ı çıkardığından daha fazla
Estos vestidos degradan más a las mujeres que la serie "Ballers" de HBO.
J.D. Merkezinin Kadınları
LAS MUJERES DE JD PEOPLES
Dışarıdaki kadınların bir lidere ihtiyaçları var.
Las mujeres de ahí afuera necesitan un líder ahora.
Sadece kadınları dövmeyen biri değilim.
No soy amigo de aquellos que golpean a las mujeres.
Gün yapacaksan diğer kadınları ayarlamalı ve içecek getirtmelisin.
Si van a jugar mahjong a tu casa, las otras señoras deben llevar refrigerios.
Şimdi, başarısız olan genç kadınların yeteneği çekip gitmektir lafına aldırma.
No importa que eso diga que... una mujer joven y talentosa se retiró cuando las cosas se pusieron difíciles.
İkimiz de keçi gibi inatçıyız, ikimiz de güçlü kadınlarız.
Los dos somos tercos como el infierno, y los dos somos mujeres poderosas.
Çavuş Gong Urklu kadınların çok güzel olduğunu söylüyor.
El Sargento Gong dice... que las mujeres en Urk son hermosas.
Böyle güzel kadınları kandıran o adamı öldürmek istiyorum.
Me gustaría matarlo por jugar con este tipo de mujeres hermosas.
Telaşlı ve kazaya davetiye çıkartan kocası olan kadınlar için ne büyük rahatlık.
Qué alivio para las mujeres con maridos de mal carácter y propensos a accidentes.
Evet Rus kadınlar afet gibidir.
Las rusas son hermosísimas.
Kadınlar birbirine tutunmalı, hep ve her gün
* Las mujeres deben estar unidas * * todos y cada uno de los días *
Kadınlar birbirine tutunmalı Hep ve her şekilde
* Las mujeres deben estar unidas * * en todas las formas posibles *
Çoğunluğun iyiliği için Birbirlerine yardım eden kadınlar
* Mujeres ayudando a mujeres * * por el bien común *
Kadınlar birbirine tutunmalı Dünya'nın dört bir yanında Denise Martinez dışında
* Las mujeres deben estar unidas * * en toda nuestra tierra * * excepto Denise Martinez * * a esa zorra no la aguanto *
Birbirine yardım eden kadınlar Aynı bu lekeli surat gibi
* Mujeres ayudando a mujeres * * como esta chica con las manchas en la cara *
Kadınlar birbirine tutunmalı Yapabildiğimiz her şeyi yapmalı, O yüzden eğer New York'tan garip gudubet Rebecca adında biri buraya taşınırsa
* Las mujeres deben estar unidas * * hacer todo lo que puedan * * y si una trol raruna llamada Rebecca * * se muda de Nueva York y va detrás de mi novio *
Kadınlar birbirine tutunmalı Ve birbirine doğruyu söylemeli
* Las mujeres deben estar juntas * * y contarse la verdad *
Kadınlar çok severmiş ama bence bu erkekler için de öyle olmalı.
Dicen que les gusta a las mujeres, debe ser cierto también para uds.
Çağdaş toplumda yaşayan kadınlar olarak o kadar ağır bir yük taşıyoruz ki.
Y qué carga tan pesada soportamos las mujeres en la sociedad contemporánea.
Eminim kadınlar böyle durumlarda epey ağlıyorlardır.
Apuesto que las chicas lloran mucho, en situaciones como esta.
Eğer bu National City'nin dışına taşarsa, tüm erkekler, kadınlar ve çocuklar senin çocukların da dahil, Non'a diz çökerler.
Si esto se expande por National City, no pasará mucho hasta que cada hombre, mujer y niño, incluidos tus hijos, estén de rodillas.
Şu kadınlar ne ayak?
¿ Qué hay con esas mujeres?
Kadınlar eşlerine boyun eğer, kitapta yazıyor.
Las esposas deben someterse a su marido, dice el libro.
Ve benden sonra gelecek olanlar evlenen kadınlar ve onların soyundan gelenler hariç Windsor soyadını taşıyacaktır.
Y mis descendientes, y los descendientes de estos, a excepción de las mujeres que contraigan matrimonio, llevarán el apellido Windsor.
Kadınlar hakkında konuşuluyor.
Hablando de mujeres.
Ama ikinizin de birinci sınıf kadınlar olmanızla alakası var.
Sino porque sois geniales, señoritas de primera.
Sadece kadınlar için uberi icat ettik.
Inventamos un Uber solo para mujeres.
Kadınlar sinüs eğrisi okumaktan daha zordur.
Las mujeres son mucho más difíciles de leer, que las ondas sinusoidales.
- Bu kadınlar kontrolden çıktı. - Değil mi ya?
Las hembras están fuera de control, ¿ no?
Saha görevlerinde erkek ve kadınlar arasında bir şeyler olur... Bir yakınlık, tehlike... Kanları kaynar.
Hay algo entre los hombres y mujeres que trabajan sobre el terreno... la intimidad, el peligro... hace que les hierva la sangre.
Rosie the Riveter ( kadınlar savaşa katılsın kampanyası ) askere çağırılanları sokaklara döktü.
Rosie the Riveter entra cuando los reclutas salen.
... ülkemize hizmet etmek, aile kurmak, değerlerimizi korumak için- - Borns Tech'teki erkekler ve kadınlar, Güneyden yıldızlara kadar, hep birlikte.
Sirviendo a nuestro país, construyendo nuestra familia, protegiendo lo que importa... los hombres y mujeres de Borns Tech, de las tierras del sur a las estrellas, juntos.
Kansas'da ve batı bölgelerinin çoğunda, kadınlar alınıp satıldı ve bir malmış gibi ticareti yapıldı.
En Kansas y la mayor parte de los territorios del oeste, las mujeres se compran, se venden y se comercializan como la propiedad.
Bu kadınlar var ya onlarla yaşayamazsın, ama onlarsız da yaşayamazsın.
Estas mujeres, no pueden vivir con eso ni tampoco sin eso.
Kadınlar, fiziksel olarak bana çok yoğun duygular beslemiştir hep.
Las mujeres se sienten atraídas físicamente por mí de una manera muy intensa.
Kadınlar ve bilgi.
Mujeres e información.
Şunu da bil ki, kadınlar yollarına çıkan her erkeği baştan çıkartmaya çalışan nemfomanyaklar değildir.
Para que lo sepan, las mujeres no son ninfómanas idiotas... que intentan seducir a todo hombre que se cruce en su camino.
kadınların 29
kadın 780
kadınım 29
kadınlar 410
kadınlara 22
kadının 24
kadını 18
kadın yok 19
kadın mı 89
kadın değil 18
kadın 780
kadınım 29
kadınlar 410
kadınlara 22
kadının 24
kadını 18
kadın yok 19
kadın mı 89
kadın değil 18