Kaybetmek tradutor Espanhol
5,353 parallel translation
Kaybetmek istemedim.
No quería perder.
Daha ne kadar kaybetmek istiyorsun?
¿ Cuánto más quieres perder?
Annem ve Betsy Rubenstone arasında işler iyice kızışmıştı,... evde babam ise kontrolünü kaybetmek üzereydi.
Mientras tanto en casa, papá estaba a punto de perder la calma.
Kaybettiklerini kaybetmek kolay değil.
No es fácil perder lo que has perdido.
Bu benim asla kaybetmek istemediğim bir yanım.
Es una parte de mí... que nunca quiero perder.
İşin aslı bir süre sonra hatasını beklemeyi bıraktım. Çünkü onun dönüştüğü kişiyi sevdim. O kişiyi kaybetmek de istemiyorum.
Así que la verdad es que luego de un tiempo simplemente dejé de esperar que él fallara porque me gustaba la persona en que se había convertido y no quiero perder a esa persona.
Tekrar kaybetmek ister misin yoksa Elena'sız Damon'un ikinci aşamasına geçelim mi?
¿ Te importa volver a perder o nos movemos al paso dos del Damon sin Elena? Nombrarla acaba con mi propósito de olvidarme de ella. ¿ Sabes?
Kırmızı, gizli bilgilere erişimini kaybetmek üzeresin demek.
El rojo significa que está a punto de perder tu acreditación de seguridad.
Tüm hayatı boyunca çabaladığı kariyerini kaybetmek üzere olan biri ne kadar iyi olabilirse artık.
Ya sabes, como cualquier buen hombre que está a punto de perder toda la carrera que lleva construyendo una vida.
Kendimi kaybetmek istemedim.
No quise perder los estribos.
Yani sevdiğim birini kaybetmek üzereyim.
Estoy por perder a un ser querido.
Birini kaybetmek seni böyle felç ediyor.
Una pérdida te paraliza.
Emil Dusek'i kaybetmek çok endişe verici.
perder a Emil Dusek... es muy preocupante.
- Kulağını kaybetmek mi istiyorsun?
¿ Quieres perder una oreja?
Seni de kaybetmek istemiyorum.
No quiero perderte a ti también.
Ve kaybetmek bir seçenek değil.
Y perder no es una opción.
Fancie's'i kaybetmek üzere olduğunuzu bilmek size nasıl hissettirdi?
¿ Y cómo te hizo sentir, saber que estabas a punto de perder Fancie's?
İşe burnunu sokman sayesinde Fancie's'i temelli kaybetmek üzereyim.
Gracias a tu intromisión, estoy a punto de perder Fancie's para siempre.
Vakit kaybetmek istemedim.
No quiero que pierdas el tiempo.
Jenny... Seni tekrar kaybetmek istemiyorum.
Jenny... no quiero perderte otra vez.
Bugün iki oğlumu birden kaybetmek istemiyorum.
Hoy no quiero perder a dos hijos.
Kazanmak veya kaybetmek önemli değil.
Ganar y perder no importa.
Seni o şekilde kaybetmek istemedim.
No podía perderte, así no.
Önemli olan kazanmak ya da kaybetmek değildir.
No va solo de ganar o perder.
Sadece senin yüzünden yarışmayı kaybetmek istemiyorum.
Simplemente no quiero perder los nacionales por tu culpa.
O adamlara karşı kaybetmek Finn'i mahvederdi.
Oh, habría quemado a Finn perder en contra de esos chicos
İkincilik kaybetmek değil.
Yo... el segundo no lugar no es perder
Ben oğlumu seviyorum ve onu kaybetmek istemiyorum.
Amo a mi hijo, y no quiero perderlo.
Ve bir ebeveyni kaybetmek...
Y la pérdida de un padre es...
Sen benim her şeyimsin ve seni de kaybetmek istemiyorum.
Eres todo lo que tengo y no quiero perderte.
Bugün kimseyi kaybetmek istemiyorum.
Hoy no quiero perder a nadie más.
Pekâlâ, yakıt enjektörlerini kaybetmek istemeyiz.
Está bien, bueno, no queremos quemar a través de nuestras boquillas.
Kontrolümü kaybetmek üzereydim.
Estaba a punto de perder el control. Por supuesto.
Seni bir daha kaybetmek istemiyorum.
Sólo que no quiero volver a perderte.
Sevdiğin birini kaybetmek çok zordur ve bir asla o acıyı yaşamak istemezsin.
Es duro perder a alguien que quieres y nunca quieres sentir ese dolor otra vez.
Takım sporları önermiyoruz diye öğrenci kaybetmek istemeyiz.
No queremos perder estudiantes por no ofrecer equipos.
O kadar dalgın hâle geliyoruz ki bu da bir nevi özgürlüğümüzü kaybetmek oluyor.
Significa que nos preocupamos tanto que perdemos la libertad.
Evet, sadece işimi kaybetmek istemiyorum bunun üstüne.
Sí, es solo que no quiero perder mi trabajo además de... esto.
Aileyi kaybetmek korkunç bir şey.
Es horrible perder a la familia.
Bunun anlamı ceza olarak kaybetmek.
Esto conlleva una sanción.
Bunu kaybetmek korkunç değil mi?
¿ No es aterrador perder eso?
Daniel'i kaybetmek istemem.
No quiero perder a Daniel.
Seni mahvetmeyi kafasına koymuş. İki ateş arasında kalıp başarılarımı veya ailemin itibarını kaybetmek istemem.
Está decidido a destruirte y no voy a dejar que mi éxito o la reputación de mi familia sean víctimas del fuego cruzado.
düşündüğümde Yanında kendimi kaybetmek... istemedim. ... Ya da pişman olacağım bir şey... yapmak istemedim.
Yo solo... no quería arriesgarme a perder el control sobre ti o... hacer algo de lo que pudiera arrepentirme.
Oğlunu kaybetmek ayrı şey ama bununla tek başına başa çıkmaya çalışmak...
Perder un hijo es una cosa, pero lidiar con eso sola es tan...
Birini kaybetmek ne demektir bilmiyorsun. Çünkü kendinden başka kimseyi umursamıyorsun.
No sabes nada sobre pérdidas porque a ti no te importa nadie más que a ti misma.
Kaybetmek istemiyorum. Götürün onu.
No quiero perderte.
Fazla kumar oynuyor, dükkanını kaybetmek üzere.
Escuché que está en quiebra, su tienda está a punto de bancarrota.
Bir de kızını kaybetmek istemiyor. ♪ Whoo! New York Times Village Voice ♪
No querrá también perder a su hija.
Onu bu kadar genç yaşta kaybetmek zor olmuş olmalı.
Ha debido ser duro perderla tan joven.
Ve bunu kaybetmek istemiyorum.
No quiero perderlo.
kaybettim 177
kaybettik 72
kaybettin 183
kaybetti 30
kaybeden 20
kaybedeceksin 23
kaybedecek zaman yok 60
kaybettiniz 25
kaybedersem 24
kaybedersin 42
kaybettik 72
kaybettin 183
kaybetti 30
kaybeden 20
kaybedeceksin 23
kaybedecek zaman yok 60
kaybettiniz 25
kaybedersem 24
kaybedersin 42