Kovulursun tradutor Espanhol
297 parallel translation
Ya yaparsın ya da kovulursun.
"¡ Hazlo o márchate!"
- Bir dahakini kabul edersen, kovulursun.
- Si vuelve a aceptar otro, la despido.
Yakında kovulursun... ve Star birinci sınıf bir gazete olur.
Pronto te echarán del trabajo... y el Star será un periódico de primera.
Bizi rahat bırak, yoksa madama söylerim, kovulursun!
Déjanos en paz o haré que te echen.
Bıyığının tek bir lanet kılı dahi stüdyoya girecek olursa kovulursun.
Si dejas que meta su bigote en el estudio, estás despedida.
Bu insanları buradan def et, yoksa kovulursun! Kıpırda!
O sacan a esa gente o los despido, ¡ vayan!
"Dave'in başı bir daha böyle belaya girerse kovulursun" dedim.
He dicho : "La próxima vez que se meta en un lío así, te despido".
Ya onlar gibi yaşarsın ya da kovulursun.
Así que o te adaptas o te vas "
Gelecek sefer içkilerden otlanırsan, kovulursun.
Si vuelves a pedir tragos gratis, te despediré. Vamos.
Pencereleri kapatmazsan kovulursun!
Si no cierra todas esas ventanas, ¡ está despedida!
Kovulursun.
- Estás despedida.
Uymazsan "Özür dilerim hanımefendi." diyemeden kovulursun.
Rómpelas y estarás despedido antes de decir : "Lo siento".
Heywood, aç şunu. Aç yoksa kovulursun.
- Abra o quedará despedido.
- Onu getiririm. - On dakikan var, yoksa kovulursun.
- La voy a buscar, - 10 minutos o estás despedido,
- Kapa çeneni yoksa kovulursun ve bir günlük yevmiyeni keserim.
- Cuidado con lo que dices o te echo y te descuento la paga del día.
Dikkat et, yoksa kovulursun.
No te pases o te largo de aquí.
Bir daha o kağıtta yazan diyalogları değiştirecek olursan kovulursun!
¡ La próxima vez que cambies el diálogo de ese pedazo de papel... te despido!
- Dönersen, kovulursun.
- Entonces da vuelta aquí. - Si das vuelta estás despedido.
Bir kez daha amerikan futbolu gibi oynarsan kovulursun.
Usas ese maldito estilo norteamericano otra vez, y te encierro.
- Kovulursun koç.
- Te podrían despedir, entrenador.
Sokarken yakalarsam, buradan kovulursun.
Si te pesco haciéndolo una sola vez, te largas. ¿ Entendiste?
Şansın varsa sadece kovulursun.
Si tienes suerte, sólo te despedirán.
Park et şunu, yoksa kovulursun.
Apárquelo o está despedido.
Kovulursun.
Despedido.
% 300 zam alacaksın ve kabul etmezsen kovulursun.
Es un aumento de 300 % y si no lo tomo, estás despedido.
Hikaye 11 : 30'a kadar masamda olmazsa, kovulursun.
Si tu historia no está en mi escritorio para las 11 : 30, estás despedido.
Bu yaşta! Bir daha pat diye içeri dalarsan, kovulursun!
Otro número de estos y estás despedido.
İşe koyul dedim sana, yoksa kovulursun.
Ve a trabajar, dije, o estás despedido.
Eğer bu Bundy kredisi başarısız olursa sen de kovulursun.
Si este Bundy no sale bien, Usted está despedido.
Yakalanırsan, kovulursun.
Si te agarran, te despiden.
- Şova çıkmazsan kovulursun.
- Entonces te despido si no te presentas.
Eğer bu Bundy kredisi başarısız olursa sen de kovulursun.
Si este Bundy no sale bien, usted está despedido.
Bu gece de geç kalırsan, kovulursun.
Si vuelves a llegar tarde, estás despedido.
- En kötü ihtimalle kovulursun.
- Te despedirán.
Ona teşekkür et yoksa kovulursun.
Dale las gracias o te despido.
Ya götünü verirsin ya da kovulursun!
Hazlo o estás fuera!
Tek kelime. Tek kelime edersen, kovulursun. Anladın mı?
Una palabra, LaPlante, y te despido. ¿ Entendido?
"Tek kelime edersen, kovulursun", demedim mi?
Te he dicho que si hablas, te despido.
Projeyi durdur yoksa kovulursun!
¡ Ciérrala o te vas!
Bir hata daha yaparsan, kovulursun. Anlaşıldı mı?
- ¡ Si das más uno fuera y te mando circular!
Bir hata daha yaparsan, kovulursun.
- ¡ Si das más uno fuera, te mando a circular! ¿ Comprendiste?
Şimdi ya yaparsın ya da kovulursun.
Muévete o te despido.
Ya emirlere uyacak ya da kovulursun.
Hágalo predecible, o búsquese otro empleo, muñeca.
Çağrı cihazını aç yoksa kovulursun diyor.
Dice que enciendas el busca o estás despedida.
- Eğer birdaha gecikirsen... kovulursun.
El tren llego a horario, Sr. Stoneman, y Ud llega tarde otra vez. - Si llega tarde otra vez... está despedido.
Altıya kadar metni fakslasan iyi olur, yoksa kovulursun!
Estoy harta de que prestes más atención a tu periodista que a tu trabajo. Mándalo por fax antes de las seis o estás despedido.
İzin gününde nasıl kovulursun?
¿ Cómo demonios te haces despedir en tu día libre?
Aynısını bir daha yaparsan kovulursun.
Si vuelves a hacer esto otra vez estás despedido.
Daha hızlı vurmazsan kovulursun!
¡ Golpéame con más fuerza o la próxima vez, te despido! ¡ Retrocedan!
Pazartesiden önce seni buralarda görürsem, kovulursun!
Si te veo aquí antes del lunes, estás despedida.
Bir daha sarhoş olup arabama bir çizik daha atarsan, kovulursun.
Cuán pequeño? Un rayón? Un golpe?