English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ K ] / Kuţu

Kuţu tradutor Espanhol

7,277 parallel translation
Sanki kutu hareketiydi ha?
Era como la caja?
- Evet, kutu. - Evet.
- Si, la caja.
Sen kutu değil mi?
Usted no caja?
- Kutu gibi orası.
- Eso es un almacén.
Bir kutu çikolataya altına yatabilir. - Bu doğru değil.
Eso no es cierto.
Boyd, Hitler bir kutu çikolataya bizden biriyle sikişir mi?
Boyd, ¿ crees que Hitler cogería a uno de nosotros, por una barra de chocolate?
- Şunu uzatsana. - Bir kutu daha var.
- Vamos, entrégaselo.
Bir kutu zırvalığı getirmek için olmadığı da kesin.
Bueno, no era para traer una caja con mi porquería.
Neden Rutherfords ceketini asmaya çalışırken dolapta pornografik ödül dolu bir kutu buluyorum?
¿ Por qué acabo de intentar colgar las chaquetas de los Rutherfords y he encontrado una caja de trofeos pornográficos en el armario de abrigos?
Bu kutu sırılsıklam olmuş.
Esta caja está empapada, por Dios.
Umarım o Cole'un eski, paslanmış kupalarının olduğu kutu değildir.
Espero que no sea en la que se están oxidando los viejos trofeos de Cole.
Bir kutu dosya ve yatağımın altından bir kutu pudralı çörek. - Güzel.
Una caja de expedientes y una caja de donuts espolvoreados de debajo de mi cama.
Kap bi'kutu.
Bien.
Tek bir kutu ataç aldim.
Es solo una caja de clips.
- Diğer kutu geldi. Hala turp gibiyiz.
Otros cinco mil, T-Bag, nos va de lujo.
O son kutu ve önce ben gördüm.
Es la última caja y ya canté que eran míos.
Neal bu kutu iki veya dört keklik küçük bir paket miydi?
¿ Era un paquete chico con dos o cuatro panecillos?
McBeal grubundan bu konuda yardım istedim. Herkesin önünde adamdan özür dilersen o da aynı şekilde seni affetmeye istekli. Ama Amerikan ordusuna ve yaptıkları her şeye minnettarlığının sembolü olarak kendisine bir kutu kek hediye edeceksin.
McBeal está dispuesto a perdonarte si te disculpas públicamente y le regalas una caja de panecillos como símbolo de tu admiración por el ejército estadounidense.
French Quarter'da bir dairede birkaç kutu hap almış.
Tomó una botella de píldoras en su apartamento del barrio francés.
- Çek bir kutu.
- Toma una caja.
Kara kutu var burada dostum.
Esta es la caja negra, hombre.
Kara kutu da asla açılmaz.
Y no abrimos la caja negra.
İyi haber ise, DUVK ve kokpit ses kayıt cihazı tek bölümdeymiş. Yani sadece tek bir siyah kutu arıyoruz.
Lo bueno es que la grabadora y la grabadora de voz de la cabina es una sola así que buscamos una caja negra.
Kutu hacklenmesi. Amsterdam, Nisan 2013. Alman bir güvenlik danışmanı, kendi geliştirdiği bir akıllı telefon uygulamasıyla, bir uçağın sistemine nasıl girilebileceğini ispat etmişti.
En la conferencia Hack in the Box de Ámsterdam en abril de 2013 un asesor de seguridad alemán demostró cómo piratear una aeronave usando una aplicación para smartphone desarrollada por él.
Bir kutu alın lütfen.
La caja entera de guantes, por favor.
İçinde ölü bedenlerin salgıladığı 20 değişik çeşit kimyasalı ayırabilen 10 sensörlü bir kutu vardı.
Contenía una pequeña caja con 10 sensores que respondían a 20 productos químicos diferentes que emiten los cuerpos en descomposición.
Sadece iki kutu kaldı. Bu hızla paskalya bayramına kadar anca bitiririz.
Sabes, a este ritmo, terminaremos en Pascua.
- Koca bir kutu.
- Una caja enorme.
- Koca bir kutu şeker.
- Una caja enorme de caramelos.
Koyun karşısına kadar arabayla sana bir kutu Twizzlers getiren adamın süper bir baba olduğunu düşünüyordum.
Pensé que era genial que tu viejo condujera a través de la bahía solo para traerte una caja de regaliz.
Abel ve Van Hess geçen hafta onlardan 20 kutu getirtmişler.
es un prototipo. Abel y Van Hess trajeron 20 cajas la semana pasada.
Hepsi burada patron, 20 kutu da.
Están todas aquí, jefe, las 20 cajas.
Tahta bir kutu ve bence çok da büyük değil.
En una de madre y sospecho que no era muy grande.
Kutu muhtemelen ev yapımıydı.
Probablemente la caja fuera hecha por él.
Kasadan bu kutu çıktı.
Esta caja estaba en la taquilla.
O zamanlar küçük şeylerle mutlu olurduk, kutu içeceklerin kapakları gibi.
Sin las pequeñas cosas, como los anillos para abrir las latas de gaseosa.
Evimde bıraktığın eşyaları alabilirsin, sekreterimde bir kutu içindeler.
Puedes recoger el material que dejaste en mi casa, están en una caja donde mi secretaria.
İçinde yaklaşık 350 dolar ve gayet güzel bir saat olan metal bir kutu vardı.
Había una caja metálica que tenía 350 dólares en efectivo así como un bonito reloj.
Dört tane dondurma yiyip, üç kutu da kola içersen böyle olur işte.
- Bueno, eso es lo que pasa... cuando persigues cuatro tazones de helado... con tres latas de soda.
- Araba büyük, cam ve metal bir kutu.
Son grandes cajas de metal y vidrio...
Kutu resmen idrara batıp çıkmış gibi görünüyor. İğrenç.
La caja literalmente parece haber sido empapada en orina.
İçerideki kutu o.
Esa es la caja en la que venía.
Tamam, yani 6 kasa Albarino 12 kasa Neuf-du-pape. Bir daha Reims'e gittiğimde sana o çikolatalardan bir kutu göndereceğim.
De acuerdo, así que seis cajas de albariño, doce de Neuf-du-Pape, y la próxima vez que esté en Reims te enviaré una caja de esos chocolates.
Bir önceki bölgede bir kutu sattım.
Vendí mi única caja de Good Plenty en el último distrito.
Bu film tıpkı bir kutu şekerli patlamış mısıra benziyor ve tamamen değer.
Esta película fue una caja de sorpresas, pero fueron todos premios.
- İki kutu.
Dos cajas.
Üç kutu en az. - Böyle iyi.
Tres cajas, por lo menos.
- 12 kutu kurabiye aramızı düzeltir mi?
¿ 12 docenas de galletas calmarían la situación?
O şey onların düzeni temel alır normal operasyonlarda, gittiğimizde çok, kapalı kutu, bazı kör noktalar vardı güvenlik kamera arkasında, ve hiçbir şey yok Bu konuda yapabileceğim.
El tema es que su disposición se basa en operaciones normales así que, cuando nos pusimos en cierre había putos muertos detrás de las cámaras de seguridad y no puedo hacer nada al respecto.
Baba, beni Büyük Kutu Müzik Mağazasına... götürmek zorundasın.
Padre, tendrás que llevarme a... La tienda de música "La gran caja"
Ben ona bir kutu gevrek verip akvaryumun önüne oturturum şimdi.
Yo solo... Le daré una caja de Capitan Crunch... y la pondré delante del acuario. Esto parece que la calma.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]