Mantık tradutor Espanhol
2,829 parallel translation
Basit mantık.
Es simple lógica.
Yapacağın en mantıklı şey, kızı bana teslim etmek olacaktır.
Lo mejor que puedes hacer es entregarla.
Altı yaşındaki biri için mükemmel bir mantık.
Lógica perfecta cuando tienes seis años.
Yatak odanda ölmesine izin vererek arkadaşını mantık sınırlarının ötesinde savunuyordun.
Estabas defendiendo a tu amiga más allá de toda racionalidad garantizándole el derecho a morir en tu dormitorio.
Sıradan bir iş, hiçbir mantık olmayacak şekilde, başlangıcı ya da bitimi olmadan ileriye ya da geriye doğru kesilip, yeniden düzenlenebilir.
Un acto simple puede ser cortado en pedazos y rearmado sin una dirección lógica de antes o después, sin principio ni fin.
Baba, bildiğin gibi mantık diye bir şey yoktur.
Papá, tu sabes que nada como el sentido siquiera existe.
hayır hayır hayır, erkekler kıskanç ve mantıksız olabilirler.
No, no, no, los hombres pueden ser celosos e irracionales.
Bizler gibi mantık sıçramaları yapamazlar diyemeyiz.
No significa que puedan hacer saltos en razonamientos lógicos, como nosotros.
Kanka, bunu mantıklı kılan şey bağımlı bebeklerin sonunda ilgi ve alaka görmeleri.
Tío, lo que realmente tiene más sentido de esto, si te fijas, es que los bebés por fin están teniendo algo de atención y el cuidado que ellos necesitan.
Bunlarının hepsinin mantık dışı olduğunu gerçeği görmezden gelemem!
¡ No puedo seguir ignorando el hecho de que nada de esto tiene sentido!
Hayır, hayır. Burada mantık işler ve kurallar vardır onları uygularsın.
No, hay una lógica, y hay reglas, y si las sigues...
Hayır ; ama mantık yürütebilirim.
No. Puedo deducirlo.
Üzerine gidip, kızdırıp mantıksız davranmanı istiyorlar.
Están haciéndote verlas negras haciéndote enojar y potencialmente irracional.
Ama oyunun gerçek dünyada da mantıklı olabilecek bir kuralı var. Ekranın yukarısına giderseniz aşağıdan soluna giderseniz sağdan tekrar ortaya çıkıyorsunuz.
pueda enseñarnos algo sobre el universo, pero hay una regla en el juego para distinguir un mundo el el juego, que tenga sentido, donde si sales por arriba, vuelves a entrar por abajo, o si sales por la izquierda, vuelves a entrar por la derecha.
Ya tabi çok uzun süredir hayalini kurduğum bir şey için kız kardeşimin bana yardımcı olabileceğini düşünmem mantıksızlık öyle mi?
Está bien, sabes, discúlpame por pensar que mi hermana tal vez quisiera ayudarme a lograr un sueño que he tenido durante mucho tiempo.
Mantıksızlık bu.
Eso no es razonable.
Mantık.
Lógica.
Üçüncü kısımdaki partide Norton LLC olarak gösterilen- - ... herhangi bir iddia mantıklı olarak- - Kabul ediyoruz ki bu atama geri alınamaz ve farz edilir ki- -
Con parte interesada de terceros, aquí referido como Norton LLC... cualquier demanda que pudiera ser razonablemente anticipada... reconocemos que tal cita es irrevocable y se considerará... investida legalmente con el poder de hacer esos contratos o para realizar actos de los cuales puedan estar legalmente implicados.
8 yıllık esaretten sonra tüm bunlar gayet mantıklı.
Todo eso tiene mucho sentido tras ocho años de cautiverio.
Tanrı aşkına, Clay, bu manyaklara biraz mantık aşıla.
Por Dios, Clay, ¿ puedes hacer que estos psicópatas entren en razón?
- İlginç bir mantık.
- Lógica interesante.
Fargo o kadar düz mantık biri değil.
Bueno, Fargo es es el mejor pensador
Yani, mantıksız şeyler olduğunda..... Myka onlara bir mantık yüklemeye çalışır.
Sí, quiero decir, cuando algo no tiene sentido, Myka trata de darle sentido.
Yaptığında bir mantıksızlık gözükmüyordu.
No parecía nada raro.
Çok mantıklı gelmiyor ama bırakmaya çalıştığım bir alışkanlık.
No tiene mucho sentido, pero es un hábito que intento romper.
- Al sana mantık hatası.
es un error fatal.
Duygular bastırılacak, mantık üstün gelecek.
las emociones serán suprimidas y la razón prevalecerá
Mantık üstün gelecek!
La razón prevalecerá
Ne zaman "mantık üstün gelecek" desek hep beraber- - - Mantık üstün gelecek.
Oh, yeah, decidiremos y diremos "La razón siempre prevalecerá," cada vez que alguien diga... ¡ La razón siempre prevalecerá!
- Şimdi demenize gerek yok. - Frank'e mantık üstün- - - Mantık üstün gelecek.
No tienes que decirlo ahora, porque estoy explicandole a Frank que la razón prevalecera...
- Mantık üstün gelecek.
La razón prevalecerá.
Eylemlerinde bir mantık bulamadık.
No pudimos encontrar ninguna lógica a sus actos.
Düz mantık.
Un simple silogismo.
Üst düzey bir yoğunluğa ulaşmış, mantık ötesi bir his.
Una sensación de tal intensidad, que supera la razón
Bu felsefe değil mantık.
- No es filosofía, es lógica.
Hiç mantıklı değil, çünkü artık adamın John Polk olmadığını biliyoruz.
No tiene sentido. ahora que sabemos que no es John Polk.
Paranoya mantık dışı bir takip edilme ve her an ifşa olma korkusudur.
Paranoia. Es el miedo irracional de sentir que alguien te persigue. Que vas a ser descubierta en cualquier momento.
Paranoya, mantık dışı bir takip edilme korkusudur.
Paranoia. Es el miedo irracional de sentir que alguien te persigue.
Çok mantık -
Todo tiene sentido...
Yani kızlar gibi davranmamız mantıklı geliyor.
Así que parece lógico que fingiéramos ser chicas.
Sadece önsezi ve içgüdülerine dayanarak mantık dışı davrandın.
Te has comportado irracionalmente considerando solo tu intuición y tus instintos.
Bizimki mantık evliliğiydi.
El nuestro siempre fue un matrimonio práctico.
Evet, mantık bu.
Sí, esa es la idea.
Mantık yürütmene bayılıyorum, her zaman olduğu gibi.
Aprecio la racionalización, de verdad que sí.
Artık Matt Benton'ın, Jack'i öğrenip onu susturması daha da mantıklı geliyor.
Cada vez parece más que Matt Benton descubrió sobre Jack y decidió hacerlo callar.
Bir kurbanın arkadaşı değil ya da herhangi bir davada tanık değil. Bunların hiçbiri mantıklı gelmiyor.
No era ni amigo de una víctima, ni testigo en ningún caso.
Neresinde bunun mantık.
Dónde está el sentido en esto.
Mantıklı - - Bırak biz yapan kişiyi bulana kadar kızının arkasını kollasın.
Tiene sentido... dejarle que la vigile hasta que nosotros averigüemos quién va tras ella.
O saç olayının çabucak üstesinden geliyorsun. Ve şimdiye kadar Guster'ın beceriksizce asılamadığı mantıklı her kızın üzerine fazla düşüyorsun.
Tu llevas ese pelo y te enamoras de cada chica medianamente decente con la que Guster no haya intentado infructuosamente ligar ya.
Sapık mantığının işleme şekline göre muhtemelen lisede onunla bir etkileşimin oldu senin için önemsiz ama ona dünyaları veren bir etkileşim.
Por la forma en que trabaja la mente de un acosador probablemente tenías una especie de comunicación con él en la escuela algo que signifique nada para ti pero que significara todo para él.
Kelimeleri bir araya getirip düzgünce konuşamıyor. Mantık ve sezgileri ne durumda bari?
¿ Qué hay de la lógica y la predicción?