Mantıklı değil tradutor Espanhol
2,966 parallel translation
Fakat bu hiç mantıklı değil. Analizin için teşekkürler.
Bueno, gracias por sus análisis.
Bu hiç mantıklı değil.
No tiene sentido.
Hiç mantıklı değil.
No tiene sentido.
Tanr... hiç de mantıklı değil.
Dios... no tiene ningún tipo de sentido.
- Bu hiç mantıklı değil.
- No tiene sentido.
Sorularınız hiç mantıklı değil ve babam hakkında söyledikleriniz çok korkunç.
Tus preguntas no tienen ningún sentido y eso es algo horrible que decir sobre mi padre.
Mantıklı ama kadın mantıklı değil.
Bueno, eso tiene sentido pero ella no.
Boyd ve şu mücevher dükkanı sahibiyle görüşüyordu hiç mantıklı değil.
Que se haya juntado con Boyd y este tipo de la joyería... nada tiene sentido.
Demek istediğim, Jaguar'ı daha romantik ve havalı yapmak adına imajını parlatabiliriz ama araba almak için gelmiş insanlara Jaguar'ın onlar için uygun olduğunu söylemek daha mantıklı değil mi?
Digo, podemos dar una imagen más artística de Jaguar que luzca más romántico y distinguido pero, ¿ no es mejor decirle a la gente que está buscando comprar un auto que Jaguar está disponible?
Hiç mantıklı değil.
tiene ningún sentido.
Fakat bu hiç mantıklı değil.
Pero esto no tiene ningún sentido.
Bu kadar iyi tanıdığınız birini aday göstermeniz mantıklı değil mi?
¿ No es razonable que proponga a alguien que conoce bien?
- Hiç mantıklı değil.
- No tiene sentido.
Bu hiç mantıklı değil.
Eso no tiene ningún sentido.
Bunların hiçbiri mantıklı değil.
No tiene ningún sentido.
Bu hiç mantıklı değil.
Eso no tiene sentido.
Bu daha mantıklı değil mi?
¿ No sería eso hacer mucho más sentido?
Danny, bu hiç mantıklı değil!
¡ Danny, esto no tiene sentido!
Bu hiç mantıklı değil,... bu kilise güzel ve bu rahip bir mahkum gibi yaşıyormuş.
No tiene sentido, es una iglesia preciosa, y su sacerdote vive como un prisionero.
ne yapıyorsun hiç mantıklı değil.
Lo que estás haciendo no tiene ningún sentido.
Bunların hiçbiri mantıklı değil, çavuş.
Nada de esto tiene sentido, sargento.
Ama Carlton'a gitmek hiç mantıklı değil.
Pero no tiene ningún sentido que vayas a Carlton.
- Hayır, bu hiç mantıklı değil.
- No, eso no tiene...
Ama bu-bu hiç mantıklı değil çün... Çünkü Wanda asla öyle bir şey demez... Demez...
Pero eso no tiene sentido porque... porque Wanda nunca diría algo como eso.
Mantıklı değil. Bizi kurtardı.
Eso no tiene sentido.
Hiç mantıklı değil, değil mi?
Esto no tiene nada de sentido, ¿ no?
Carlton'a gitmek hiç mantıklı değil.
Ir a Carlton no tiene ningún sentido.
Hiç mantıklı değil.
No tiene ningún sentido
- Şerifin uçağı burada olduğuna göre... -... pek mantıklı değil ama, değil mi?
No tiene sentido, ya que el avión del Sheriff está aquí.
Bu hiç mantıklı değil.
No creo que eso tenga sentido.
Bu durum hiç mantıklı değil.
Esto no tiene sentido.
Mantıklı değil ama.
No tiene sentido.
Bu... hiç mantıklı değil.
Eso... no tiene sentido.
Bunu nasıl söyleyebileceğimi bilmiyorum ama söylediklerinizin hiçbiri mantıklı değil.
No sé cómo decirte esto, pero nada de lo que acaban de decir tiene sentido.
Hiç mantıklı değil, değil mi?
No lo justifica, ¿ o sí?
Bilirsin, fareye bir isim vermek pek mantıklı değil.
Bueno... no tiene mucho sentido ponerle nombre a los ratones.
On blok ileride oturuyorken pahalı otel odasına para harcamak pek mantıklı değil.
No hay muchos motivos para gastar dinero en una habitación de hotel cara cuando vives a dos manzanas de distancia.
Hiç mantıklı değil bu.
Eso no tiene cualquier sentido.
Bu da rahat, mantıklı düşünmeyi neredeyse imkansız kılıyor, ve o akşam da sana olan buydu, değil mi?
Hace que el pensamiento lógico, calmado sea casi imposible y eso te pasó la otra noche, ¿ no fue así?
Söylediğin şey buraya mantıklı geliyor ama burada yapmak istediğim bu değil.
Lo que estás diciendo tiene sentido aquí arriba pero no es lo que quiero hacer aquí.
Hiç mantıklı değil.
No hay lógica.
Pek mantıklı gelmiyor, değil mi?
Eso no suena bien.
Her şeyin en mantıklı açıklaması bu olsa gerek, değil mi?
Tiene que ser la mejor razón para hacer cualquier cosa, ¿ verdad?
Onlar artık benim adamlarım değil ve hâlâ mantıklı davranmıyorlar.
Ya no son mis hombres, ni se avienen a razones.
Hatta mantıklı bile değil.
Ni siquiera tiene sentido.
Hiç mantıklı değil.
No tenía mucho sentido cotejándolo en el CODIS,
Mantıklı olmak umurumda değil artık.
No me importa ser inteligente.
Bu mantıklı, değil mi?
Tiene sentido, ¿ no?
Benim de mantıklı bir bakış açımın olması mümkün bile değil.
No puedes ser tan Tengo un punto de vista válido.
Bizi takip edemeyeceği bir yere! Mantıklı bile değil.
Alaska o algún lugar nevado, ¡ Donde no nos pueda rastrear!
Hiç mantıklı değil.
No sé quién más podría ser.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56