English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ M ] / Mıs

Mıs tradutor Espanhol

491,624 parallel translation
Onu yakacak mısınız?
Espera, ¿ quemarás eso?
- Açacak mısın?
- ¿ Vas a contestar?
Hâlâ burada mısın sen?
¿ Por qué demonios siguen aquí?
Matematikten ya da çocuklardan anlar mısınız, bilemiyorum artık ama on çocuk, gereğinden fazla çocuk demek.
Y no sé si saben matemáticas o si saben algo de niños, pero diez niños son muchos.
Arkadan bana vuracak mısın?
¿ Me ibas a golpear por detrás?
Büyük günün için hazır mısın Lonnie?
¿ Preparado para tu gran día, Lonnie?
Tuvalet batmış. Tuvalet kağıdı kullanımı arttı.
El baño es un desastre, aumentó el uso del papel de baño.
Konu başarısız olmam, tamam mı?
Lo que importa es que fallé.
Artık başarısızlık yok çünkü denemeyi bıraktım.
Me harté de fallar, me harté de intentar.
Buraya bedava sıçmak için tuvalet anahtarımı çalmışsın!
¡ Robaste mi llave del baño para poder hacer popó gratis!
25 yaş altı kimler var? Bir alkış alalım.
Aplaudan los que tengan menos de 25.
Ne zaman "Ray Rice asansörde sevgilisini yumrukladı." haberini görsem anladığım şey "Futbolcu, yanlış zamanda futbol oynadı." oluyor.
Cuando leo algo como "Ray Rice golpeó a su novia en un ascensor", entiendo "un jugador de fútbol jugó al fútbol en el momento equivocado".
Öyle değil, klinik depresif bozukluk tanısı aldım.
Tengo depresión clínica, el trastorno anímico.
Üniversite sınavım rezaletti.
Me había ido muy mal en la secundaria.
Öz güvenim hiç yok. İyi hisler için tasarlanmamışım.
No tengo autoestima, ni los cimientos de los sentimientos positivos.
İlaçlar, yeleğin ağırlığını hafifletse de insanlar hâlâ ya sıkıldığımı ya da soğuk veya burnu havada olduğumu düşünüyor ama bunların hiçbirini bilerek yansıtmıyorum.
Con los medicamentos, sentía el chaleco más ligero, pero daba la impresión de que era aburrido, frío o me creía superior. Y no quería dar esa impresión.
Yarım saat falan sürüyor. Kafanıza vuruyorlarmış gibi. Boktan bir ağaçkakan sanki.
Dura alrededor de media hora y sientes como si te dieran golpecitos, como si fuera un pájaro carpintero de mierda.
"Beynime manyetik ışınlar yollattım ama sadece 45 kez, yarım saatliğine."
"También me aplicaron ondas magnéticas en la cabeza, pero solo por media hora unas 45 veces".
"Benzerini ben de yaşadım çünkü annem sık sık iyi bir kitapta kendini kaybeder." diyorum.
Yo respondo : "Te entiendo, porque mi madre desaparecía cuando leía un buen libro".
" Bu da Steve'den kaçmaya çalıştığım günlerin anısına.
"Este conmemora la vez que intenté escaparme de Steve".
Dedi ki "Daha çok 12 adım toplantısına gidip biraz daha iyileşirsen belki tekrar bir araya gelebiliriz."
Ella me dijo : "Ve a más reuniones del programa para seguir recuperándote", y puede que volvamos a estar juntos ".
Ben de gitmeye başladım ve nihayetinde onunla çıkmamam gerektiği kanısına vardım.
Así que, empecé a ir a las reuniones y llegué a la conclusión de que no debería salir con ella.
O kadın için zırlamalarım, on yıl önce yapmaya başladığım bir şeyin birikimi gibiydi, Chappelle's Show'un bitiminden beri.
Creo que llorar a moco tendido por esa mujer fue el punto culminante de algo que había empezado diez años antes... cuando terminó Chappelle's Show.
Onu yaptım ben de. Ama sıçıp batırmış olabilirim. Çünkü yazar ve yönetmen olarak popülerdim.
Así que eso hago, pero puede que la haya cagado... porque como escritor y director era popular.
Neyse, Chappelle's Show bittiğinde saklandığım yerden çıkmam gerekti.
Por cómo terminó Chappelle's Show, me vi obligado a salir de mi escondite.
Konuşursak ve aksanınız varsa yanımdan gittiğinizde oldukça saygısız bir taklidinizi yaparım.
Si hablamos y tienes acento extranjero, cuando te vayas, haré una imitación tuya muy grosera.
Kadınlar, vücutlarınız harika ama tasarım açısından hiç mantıklı değil.
El cuerpo de las mujeres es genial, pero tiene un diseño incomprensible.
Ama babam öyle narsistti ki her nasılsa bana kızdı, sanki onu utandırmışım gibi.
Pero mi padre es tan narcisista que se enojó conmigo, como si lo hubiera avergonzado.
Chappelle's Show zamanında bana yanaştığında ağabeylerim, ablalarım ve onların çocuklarına tepeden bakardı, okul için yardım edip etmemeyi hesap ederdi.
Cuando vino a visitarme en la época de Chappelle's Show, se la pasaba tratando con superioridad a mis hermanos y a sus hijos por tener dinero. No aclaraba si iba a ayudarlos a pagar la universidad.
Görmek için epey dikkatli bakmalısınız, ben de onu yapmayı seçtim sanırım.
Hay que entrecerrar los ojos para verlo. Yo elegí entrecerrarlos.
Ama ısıyı artıracağım.
Pero voy a subir la temperatura.
Kök kodları çalmaya mı çalışıyorsun?
¿ Estás intentando robar ideas patentadas?
Sanki çoktan yapmamışım gibi. dikkat kesilebilir misiniz lütfen?
Por si aún no tengo vuestra atención, ¿ podéis prestarme atención, por favor?
Peki gece ışıklar kapalıyken yaptıklarımız?
¿ Lo que hacíamos de noche con las luces apagadas?
Yarışmayı kazanan olmadan, planımız başarısız olur.
Sin el ganador del concurso, nuestro plan va a fracasar. Encuéntralo.
- Bir anlaşma yapmış mıydı?
- ¿ Hizo un trato?
Ceketim kırışık mı?
¿ Se está arrugando mi chaqueta?
Kafasına sıkmak vicdanımı sızlatacak ancak bankanda peşimden kimin geldiğini söylemediğin sürece böyle olacak.
Me va a romper el corazón meterle una bala en la cabeza, pero es lo que sucederá a menos que me digas quién en tu banco viene a por mí.
Harold, çabalarımızın sonuçlarından memnun olmayışın beni üzüyor.
Harold, me molesta que no estés satisfecho con los resultados de nuestros esfuerzos.
Siz benim hayatımı kurtarmaya çalışırken, ben de onu kurtarmaya çalışacağım.
Mientras ustedes tratan de salvar mi vida, yo pasaré el tiempo que tenga salvando la suya.
Apothecary'i karısını öldürmek için onun kiraladığını mı söylüyorsun?
¿ Dices que el esposo contrató al Boticario para matar a su esposa?
Tanışıklığımızın... nasıl başladığı göz önüne alındığında olağanüstü bir dereceye kadar nazik davrandın.
Has sido... amable en grado extraordinario considerando cómo comenzamos nuestra relación.
En çok güvendiğimiz adamlar bıçağı sırtımıza saplayacak en iyi konumdaki kişiler oldular.
Que aquellos en quienes depositamos nuestra más grande confianza sean los mejores posicionados para clavarnos el cuchillo por la espalda.
Şimdiye kadar olan hasarın boyutunu bilmeden önce biraz zaman lazım... Ancak panzehir çalışıyor gibi görünüyor.
Pasará un tiempo antes que sepamos la extensión del daño que ya hizo, pero el antídoto parece funcionar.
Sıkıntı mı var?
- ¿ Problemas?
Whistler gemi şirketine yaptığım bir teklif muhasebecimin parayı transfer etmeden önce ölmesi yüzünden başarısız oldu.
Parece ser que una oferta que hice por la Línea de Cruceros Whistler no se realizó porque mi contable se murió antes de que pudiera transferir los fondos.
Ben de birkaç güvenlik kamerası kaydına baktım ve bakın kim oradaymış.
Así que, he investigado algunas grabaciones de seguridad y mirad quién estaba allí.
Sanırım bu adam, bugün erken saatlerde çıkış yaptı.
Creo que este hombre dejó su hotel hoy a primera hora.
Ben de tam olarak aynısını yapardım.
Yo habría hecho exactamente lo mismo.
Sonra düşündüm de, seninle benim maaşımın arasındaki farkın tam yarısı.
Y entonces pensé que es exactamente la mitad de la diferencia entre lo que tú y yo ganamos.
Size bir sır vereyim mi, hiç bulaşık yıkamadım.
Nunca he fregado un plato.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]