English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ O ] / Olmustu

Olmustu tradutor Espanhol

11,412 parallel translation
Tam burada olmustu.
Pasó justo allí.
Oh, hadi ama ; o rezil otesi... partiyi yapmana o sebep olmustu.
Vamos ; fue la razón por la que hiciste esa atroz fiesta en primer lugar.
Sinyal veriyorsun ama dönmedin daha. Babama da böyle olmuştu.
Ví que le sucedió a mi papá.
Ahmed Şah Mesud Afganistan'ın geleceği için büyük umut olmuştu
Ahmad Shah Massoud fue la gran esperanza para un futuro afgano
Mesud, mili bir kahrman olmuştu
Massoud se volvio un heroe nacional
Bu, modernleştirme projesinin bir parçası olmuştu.
Fue parte del proyecto de modernización.
Planlı bir sosyalist toplum yaratma girişimi, başarısız olmuştu.
El intento de crear una planificada sociedad socialista había fracasado.
Koalisyon, bunun Taliban'ın geri dönüşü olduğuna ikna olmuştu ve İngiliz birlikleri, bölgesel hükümeti korumaya yardım etmek ve düzeni sağlamak için oraya gönderildi.
La coalición estaban convencido que este fue el regreso de los talibanes, y las tropas británicas fueron enviados para restaurar el orden para ayudar a proteger el gobierno regional.
El-Kaide'nin ilk kurucuları bile şok olmuştu ve ona, sivilleri öldürmeyi bırakması gerektiğini anlatan bir mektup gönderdiler.
Incluso los fundadores originales de Al-Qaeda se sorprendieron, y le enviaron una carta diciendo que deje de matar a civiles.
O, Irak'taki isyanın İslami bir devrimi, Arap dünyası boyunca yaymak için kullanılabileceğine ikna olmuştu.
Estaba convencido de que la insurgencia en Irak podría ser utilizado para extender una revolución islamista en el mundo árabe.
Kendimden biliyorum, sekiz yaz sonra kamp arkadaşlarım en yakın dostlarım olmuştu.
Y admito que, ocho veranos más tarde, los del campamento son mis mejores amigos.
Bence kıymalı hamburgerler güzeldi ama lahana salatası kötü olmuştu.
Los sándwiches estuvieron geniales, pero la ensalada tenía mucho huevo.
Yoksa müzik ona musallat mı olmuştu?
¿ Su música lo atormenta?
Sanırım o zaman da böyle olmuştu.
También era así antes.
O zaman da tam olarak böyle olmuştu.
Pero mientras otras noticias comenzaban a explotar...
Sen küçükken olmuştu bu olay. O yüzden hatırlayacağını sanmam. Ama baban eskiden bir bankada çok iyi bir müdürdü.
No puedes recordar porque eras muy pequeña pero tu padre era un exitoso gerente de un banco.
- Hayır, 42 dakika olmuştu.
Cuarenta y dos minutos.
Örnek bir askeri öğrenci olmuştu.
Se convirtió en el cadete modélico.
Tam burada olmuştu.
Pasó justo allí.
Oh, hadi ama ; o rezil ötesi... partiyi yapmana o sebep olmuştu.
Vamos ; fue la razón por la que hiciste... esa atroz fiesta en primer lugar.
Alamo kül olmuştu.
El Álamo hecho cenizas.
Cal, kilisede ortalık kan gölü olmuştu.
Cal, la iglesia fue un baño de sangre.
O mektup geldiğinden beri her şey tepetaklak olmuştu.
Desde que había llegado esa carta, todo se había desmoronado.
- Daha önce de ilişkimiz olmuştu.
- Nos tuvimos un afecto una vez.
Saraydan kovulmama neden olmuştu.
Suficiente conexión para que me desterraran de la Corte.
Ben 9. sınıftayken babam sürekli seyahat ediyordu. Annemin de o zamanlar ciddi sinir sorunları olmuştu.
Cuando estaba en el noveno grado, mi padre viajaba mucho, y mi madre tuvo una especie de... depresión nerviosa.
Bu daha önce de olmuştu.
Ha pasado antes también.
Aynı anda da... İngiltere'nin gelecekteki Kralı olmuştu.
Y al mismo tiempo... se convirtió en el futuro Rey de Inglaterra. "
Evet, bir nevi hayalim gerçek olmuştu.
Sí, fue una especie de sueño hecho realidad.
- Ne olmuştu hyungnim?
¡ Qué agradable sorpresa!
Aramızdaki yıllar bir anda yok olmuştu.
Todos esos años entre nosotros desaparecieron.
Daha iyileri olmuştu.
He tenido mejores. - Oh.
Ama numara iptal olmuştu.
Tenías razón, sahib.
Ayaklarımın aynı büyüklükte olduğunu biliyorum. Geri döndüğünde, karısı ona âşık olmuştu çünkü adam çok sevecen ve ilgiliydi. - Ki daha önce öyle değildi.
Su esposa se enamoró de él cuando regresó porque era atento... y cariñoso, algo que antes no era.
Daha sonra Trapper John, M.D.'de hemşire olarak konuk oyuncu olmuştu.
¿ Qué?
- Daha iyi anlarım olmuştu.
He estado mejor.
Projede çalışan herkesin isminin yazıldığı plakete baktığımda sadece bir bilimadamı bir İngiliz Üniversitesi'nden mezun olmuştu.
Cuando miré el letrero, que lista todos los que trabajaron en el proyecto, solo un científico graduado en una universidad británica...
Açıkcası klasik tiyatro eğitimi almak istediğim bir dönem olmuştu.
Bueno, sabes, hubo un tiempo... donde fantaseaba que podría convertirme en un intérprete clásicamente entrenado.
- Nasılsın? - Daha ağır yumruk yediğim olmuştu.
Cómo estás'?
- Dün her zamanki gibi öğle yemeğine çıktı geri geldiğinde ise sarsılmış haldeydi. - Ne olmuştu?
Bueno, salió a comer como hace normalmente, y cuando volvió, estaba muy agitado.
Ama bu hep senin sorunun olmuştu tüm o para kulaklarını tıkıyordu.
Pero ese ha sido siempre tu problema... todo ese dinero obstruyendo tus oídos.
Kısa bir fiziksel etkileşimimiz olmuştu.
Tuvimos una breve relación física.
O zamanları hatırlayamamak, benim için daima muazzam bir lütuf olmuştu şimdiye kadar!
¡ Y el hecho de que recuerde tan poco de ese tiempo no ha sido nada más que un tremendo alivio para mi hasta ahora!
Tüm kasaba reklama hasta olmuştu.
Esa publicidad volvió loca a toda la ciudad.
Babama da böyle olmuştu.
Vi como le sucedía a mi papá, ¿ sabes?
Birkaç yıl önce, ofisten bir ajanla yakınlığımız olmuştu, Chris Amador.
Tuve una relación con un agente de la oficina hace un par de años... Chris Amador.
Evet, sinirden mosmor olmuştu.
Sí, se veía furibunda.
Vekil öğretmenlik yaptığım dönemde olmuştu.
Fue cuando estaba sustituyendo a un profesor.
- Çok uzun zaman olmuştu.
Ha pasado mucho tiempo.
Cabo'dan dönerken Jay aşırı sinir olmuştu.
Jay las odia cuando volvemos de Cabo.
Ve ne olmuştu ParisEugenete?
¿ Y qué pasó en París?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]