Saklan tradutor Espanhol
8,496 parallel translation
Kütüphanede saklanıyordum.
Me estaba escondiendo en la biblioteca.
O maskenin arkasına saklanıyor.
Se esconde detrás de una máscara.
Bovling pistinde saklanıyordum.
Oculta en esos bolos.
Bowling salonunda saklanırkenki o görüntüyü kafamdan atamıyorum.
No puedo sacarme esa imagen de mi cabeza, escondido en la bolera.
Gözümüzün önünde saklanıyor.
Ocultándose a plena vista. Piensa en ello.
DVD'ler depoda saklanıyor.
Los DVD están almacenados bajo llave.
Peki nerede saklanıyordun?
¿ Y dónde estabas escondido?
Saklanır gibi bir hâlim mi var? Hayır.
¿ Parece que me esté escondiendo?
Saklanıyorsunuz.
Está ocultándose.
Bu arada Kilgrave'den saklanıyorsun, değil mi?
Y mientras tanto, estás ocultándote de Kilgrave, ¿ no?
Evdeyim, saklanıyorum işte.
En casa, tranquila, descansando.
Şerefsiz oğlundan saklanıyordur bir yerlerde o zaman.
Entonces, está ocultándose del pendejo de su hijo.
Böylece kamera dış görüntüden saklanırken telin içinden mahkemeyi görmesini sağlandı.
Esto permite a la cámara ver a través del alambre hacia la corte y a la vez estar oculta a la vista.
Kapıyı kapat ve masanın altına saklan!
¡ Cierre la puerta y escóndase bajo su escritorio!
Görünüşe göre, saklanıyor.
Al parecer, se ha escondido.
- Saklanıyor yani.
Ha desaparecido.
Bu yüzden saklanıyorum!
¡ Por eso me estoy escondiendo!
İyi haber olmadığı için saklanıyor.
Se esconde, porque no trae buenas noticias.
Saldırıya şahit olmuş. Korkudan çöpün arkasında saklanırken buldum.
La encontramos escondida detrás de un contenedor, bastante asustada.
- Belki de saklanıyordu.
O quizá se estaba escondiendo. ¿ De qué?
- Saklanıyor.
Se está escondiendo.
Bir yerlerde saklanıyor olmalı.
Debe andar sigilosamente por aquí.
Bizim peşimize gerçekten düşmüş olanlar saklanıyor.
Los realmente nos caza, están en las sombras.
Ya saklanıyor ya öldüler.
Ellos se esconden o muerto.
Sokakta yaşıyorken buldum, İt gibi çöpün arkasına saklanıyordu.
La he encontrado viviendo en las calles, escondiéndose detrás de un contenedor de basura, como un perro.
"İt gibi çöpün arkasına saklanıyor."
"Escondiéndose detrás de un contenedor de basura, como un perro".
Ofislerinizde saklanıp bunun sona ermesini beklerdiniz.
Estarían ocultos en sus oficinas, esperando que todo se olvidase.
Git, saklan ve biz güvenli olduğunu söyleyene kadar dışarı çıkma.
Y no salgas hasta que te digamos que es seguro.
Böyle bir sır nasıl saklanır?
¿ Cómo se hace para guardar un secreto como este?
Bu çok kafa karıştırıcı. Saklan!
Esto es confuso. ¡ Escóndete!
0 halde şimdi nerede saklanıyorsun?
¿ Y dónde te escondes ahora?
Ya kaçıp saklanırsınız, ya da yardımını kabul edersiniz.
Correr y esconderse, o aceptar su ayuda.
Ama düşünün, siz Murphy olsaydınız nereye saklanırdınız?
Pero, ¿ dónde os esconderías si fueseis Murphy?
Bahse girerim saklanıyordun.
¿ Estabas escondida?
Kaçıp saklanıyor ve olduğundan çok daha azı gibi davranıyordun.
Has estado huyendo. Escondiéndote. Pretendiendo ser menos de lo que eres.
Al bunu ve saklan.
Tome este... y ocultar.
Oraya saklan.
Entra ahí.
- Saklanın!
¡ Escondete!
Hâlâ nasıl saklanıp nasıl savaşılacağını biliyorum.
Aún sé cómo esconderme... y aún sé cómo pelear.
Neden bizden saklanıyordun?
¿ Por qué estabas escondiéndote?
Eric Frein avına dönmesini istemiyorum. Herif haftalarca terk edilmiş bir havaalanında saklanırken biz de ormanda çükümüzü kovalıyor olacağız.
No quiero que se convierta en un Eric Frein... escondido por semanas en algún aeródromo abandonado... mientras estamos rascándonos las pelotas.
Kasabanın doğusunda terk edilmiş bir kilisede saklanıyorum.
Me he ocultado en una iglesia abandonada al este del pueblo.
Ty Walker kasabanın diğer ucunda saklanıyor.
Haz una llamada anónima... Ty Walker se oculta al otro lado del pueblo.
Old Torwn'da işler ters giderse, Westerlyn'ler orada saklanıp, Şirket'in göznünden kaçabilirler.
- Si las cosas van a cagar en el casco antiguo, westerlyns lata refugio Allí, a salvo del asedio empresa.
- Calvin orada saklanıyor olmalı.
Calvin debe estar oculto allí. Un poco más de energía, por favor.
Bence siz dâhiler, hoşlanmadığınız bir şeyden kaçmak istediğinizde bir yığın gerçeğin ve sayıların ardına saklanıyorsunuz, mesela Ralph ve benim taşınma fikrimiz gibi.
Creo que ustedes, los genios se esconden detrás de una pila de hechos y figuras cuando no quieren comprometerse con algo... desagradable, como la idea de que Ralph y yo nos vayamos.
Sizi ne kadar çok rahatsız eden ya da korkudan bir şeyse o kadar çok verilerin ardına saklanıyorsunuz.
Cuanto más los perturba o los asusta, más se esconden tras los datos.
Okuduğun, gördüğün ya da duyduğun her şey tıpkı bir bilgisayarda olduğu gibi ileride kullanılmak için saklanır tek yapmamız gereken o dosyaya erişmektir.
Todo lo que lees, ves, o escuchas... es almacenado, como en una computadora. y solo tenemos que acceder a ese archivo.
Saklan. Saklan hadi.
Agáchate. ¡ Agáchate, ahora!
Oradaki dolapta mı saklanıyordun yoksa?
¿ Has estado escondida en ese armario o qué?
O günden beri de burada saklanıyorum.
He estado aquí escondida cada noche desde entonces.
saklanıyorum 16
saklanıyor 39
saklanın 104
saklanıyor musun 18
sakla 24
sakla onu 19
sakladım 23
saklayacak bir şeyim yok 31
saklanıyor 39
saklanın 104
saklanıyor musun 18
sakla 24
sakla onu 19
sakladım 23
saklayacak bir şeyim yok 31