English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ S ] / Santa cruz

Santa cruz tradutor Espanhol

245 parallel translation
"İsa ve Kutsal Haç adına!"
"¡ La Santa Cruz y las Heridas de Jesús!"
"Kutsal haça bakamıyor!"
¡ No puede mirar la Santa Cruz!
Siz istediğiniz kadar alay edin ama Kutsal Haç adına Londra'dan Pomfret'e gelen lordların da neşesi yerindeydi.
Podéis burlaros, pero por la Santa Cruz, los lores de Pomfret, cuando salieron de Londres, estaban alegres y se creían seguros.
Kutsal haçın üstündeki, yardım et, İsa, İsa, İsa.
Que anda a ver la Santa Cruz, Jesús, Jesús, Jesús.
Santa Cruz'da sokak ortasında bir ceset bıraktın.
Dejaste a un hombre muerto en la calle en Santa Cruz.
Ben Brigade'in beni Santa Cruz'a götürdüğünü söyleyin.
Decidle que Ben Brigade me lleva a Santa Cruz.
Öyleyse beni Santa Cruz'a götüremeyeceğini biliyorsundur.
Entonces sabrá que no va a llevarme hasta Santa Cruz.
Geceyi geçirecek misiniz, yoksa Santa Cruz'a mı gideceksiniz?
¿ Vas a pasar la noche o sigues hasta Santa Cruz?
Santa Cruz'a gittiğimizi söylemiş miydim?
¿ Te dije que iba a Santa Cruz?
Santa Cruz'dan ayrılalı beri düzgün, sıcak bir yemek yememişlerdir.
No habrán tomado una comida en condiciones desde que dejaron Santa Cruz.
Seninle Santa Cruz arasında böyle lök gibi oturuyor olması tepeleri aşmayı bir hayli güçleştirecek, öyle değil mi?
¿ Qué pasa con él? Bueno, está aquí, sentado entre tú y Santa Cruz, Hace la cuesta muy difícil de subir, ¿ no?
- İpse ip. - Santa Cruz'a gidecek.
- Una cuerda es una cuerda.
- Ne pahasına olursa olsun.
- Va a ir a Santa Cruz. - No importa cómo.
- Üç günde Santa Cruz'a varırız.
- ¿ Partir? - En tres días estaremos en Santa Cruz.
Santa Cruz'da İncil satan birinden öğrendik.
Un tipo que vendía Biblias en Santa Cruz nos lo aclaró.
Ama, Billy'yi güvenle Santa Cruz'a götürebilecek biri varsa, o da sensin.
Pero si alguien puede llevar a Billy a Santa Cruz, eres tú.
Bir an önce Santa Cruz'a ulaşmak için acele etmesi gerekirdi.
Debía tener más prisa por llegar a Santa Cruz.
Billy'yi Santa Cruz'a bir götürdük mü aftan yararlanırız ve bir daha da asla, asla arkamızı kollamak ya da elimizde silahla uyumak zorunda kalmayız.
- Amnistía. Así que llevamos a Billy Boy a Santa Cruz y todo estará olvidado y nunca... No tendremos que volver a mirar atrás ni dormir con un arma en la mano
Delikanlıyı Santa Cruz'a götürdüğünüzü söylediler.
Me dijeron por qué lleva al chico a Santa Cruz.
- Şu tepeyi aştık mı, Santa Cruz'dayız.
- Al otro lado de esa colina, estaremos en Santa cruz. - ¿ Estaremos?
Onu Santa Cruz'a götürmek için yola koyuldum bir kere.
Me propuse llevarlo a Santa Cruz. Tengo intención de hacerlo.
- Sabaha Santa Cruz'da olurlar. - Olabilirler, ama olmayacaklar.
- Significa que por la mañana estarán en Santa Cruz.
Sabaha Santa Cruz'dayız.
Estaremos en Santa Cruz por la mañana.
Seni Cruz'a götürür götürmez özgür olacağız.
Lo seremos en cuanto te dejemos en Santa Cruz.
Zaten beni Santa Cruz'a götüremeyeceksiniz.
De todos modos vais a llevarme a Santa Cruz.
Yarın Santa Cruz'da olacağız, değil mi?
Mañana llegaremos a Santa Cruz, ¿ verdad?
Santa Cruz'a ulaşamayacak.
No llegará a Santa Cruz.
Çok eskiden, Santa Cruz'da Şerif olarak görev yapıyordum.
Hace poco era sheriff de Santa Cruz.
Whit'e Billy'nin atını yakalatsan iyi olur, yoksa Santa Cruz'a kadar yürür.
Mejor será que Whit agarre el caballo de Billy, si no quiere ir andando a Santa Cruz.
- Santa Cruz'a mı gideceksiniz?
- ¿ Sigue hasta Santa Cruz?
Buna benzer bir olay geçen yıl Santa Cruz'da yaşanmıştı.
Hace un año pasó algo parecido en Santa Cruz.
Bayan Bundy Santa Cruz hakkında bazı şeyler anlattı.
La Sra. Bundy ha dicho algo sobre Santa Cruz.
Dün Santa Cruz'u ele geçirdik.
Ayer tomamos por asalto Santa Cruz.
Santa Cruz Hastanesi!
¡ El hospital de Santa Cruz!
Yüce Haç da nedir?
¿ La Santa Cruz?
El Paso'ya yakın bir yerde Santa Cruz adlı küçük bir kasaba var.
Cerca de El Paso hay un pueblito llamado Santa Cruz.
Yarın Blackie, Chico, Paco ve sen amigo, Santa Cruz'daki bankayı soyacaksınız.
Mañana Blackie, Chico, Paco... y tú, amigo... robarán el banco en Santa Cruz.
Şimdiye Santa Cruz'a varmışlardır.
Ya deben estar en Santa Cruz.
Santa Cruz'daki banka soyulmuş!
¡ Robaron el banco de Santa Cruz!
Planın sadece Santa Cruz kısmını biliyorduk.
Sólo sabíamos la parte de Santa Cruz de su plan.
lndio Santa Cruz'a dört adam gönderdi.
El lndio envió a 4 hombres a Santa Cruz.
Santa Cruz'dan sonra El Paso'ya doğru gittik ama her yandan kuşatıldık.
Después de Santa Cruz íbamos a El Paso y nos atacaron por todas partes.
İsa ve kahrolası haçı üstüne yemin ederim ki.. Beni budala yerine koyduğunu sanıyorsa, bacaklarını kırarım.
- Juro por Dios en la Santa Cruz... que si el chico me toma por gilipollas, le romperé las piernas.
Santa Cruz mahallesinde, sen kırmızı bir karanfil.
Si yo te contara. Del barrio de Santa Cruz eres un rojo clavel.
Santa Cruz mahallesinde, sen kırmızı bir karanfil.
del barrio de Santa Cruz, eres un rojo clavel.
Sana tapıyor ve dualarımızı esirgemiyoruz, ey Yüce İsa,... taşıdığın kutsal haç sayesinde biz dünyadaki fanileri kurtardın.
Te adoramos, Cristo, y te bendecimos,... porque con tu santa Cruz... - Te adoramos, Cristo y te bendecimos,... porque por tu santa Cruz has redimido al mundo. -... redimiste al mundo.
Güzel giysileri ve enstitüden yılda iki kez verilen bir miktar parası var.
Un discreto suministro de ropa y... un poco de dinero que nuestra pía casa pasará dos veces al año, para la Santa Cruz y San Carlo.
Santa Cruz, Santa Barbara, Büyük Los Angeles bölgesi.
Santa Cruz, Santa Barbara, zona del Gran Los Angeles.
Yardımcılarım sizi helikopterle... Santa Cruz'a götürür.
Mis socios pueden escoltarle hasta mi helicóptero, que le llevará a Santa Cruz.
Ana, bizimle geliyor musun?
del barrio de Santa Cruz...
O zaman bu?
Es Maricruz la mocita, las más bonita del barrio de Santa Cruz... Entonces tendrá que ser esta, ¿ sí?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]