Sanırım olmaz tradutor Espanhol
497 parallel translation
- Hayır, sanırım olmaz.
No, supongo que no puedo.
Evet sanırım olmaz.
Sí, puede que hay no.
Hayır, sanırım olmaz.
Sí. Supongo que sí.
- Hayır, sanırım olmaz.
Supongo que no.
Sanırım olmaz.
Supongo que no.
- Sanırım olmaz.
- ¿ Y si no puedo?
Hayır. Sanırım olmaz.
Creo que no.
- Hayır, sanırım olmaz.
- No, supongo que no.
Sanırım etrafımda hayaletler varken test çözmek de sorun olmaz.
Creo que podré hacer los exámenes aunque tenga un fantasma al lado.
Bu fırsatı kaçırırsam başka bir şansım olmayabilir. Sanırım bunu denememin kimse için bir mahzuru olmaz, değil mi Julia?
Si dejo escapar esta oportunidad, nunca tendré otra, así que no creo que le importe a nadie que lo intente, ¿ no, Julia?
sizin istediğiniz gibi olmaz. Sanırım onları vatana ihanetten askeri mahkemeye götürebilirim
Si van a juicio serán juzgados por 12 como ellos y no como usted.
- Gelecek Perşembeden önce olmaz sanırım.
- No sé. No antes del jueves.
Biriyle konuşmak problem olmaz, sanırım.
- Por favor. No hay nada de malo en hablar con alguien antes.
- Sanırım Sardvitz'in olmaz.
- No puede ser Sardvitz.
Sizin durumunuzda ise sanırım bir sakıncası olmaz.
Pero en el caso de ustedes la espera no causará daño.
Jekyll'dan biraz daha detaylara inmesini istememin bir sakıncası olmaz sanırım.
Me preguntaba qué haría Jekyll si le pidiera más detalles.
Yok, olmaz sanırım.
No, supongo que no.
Sanırım aklımda olan bazı şeyleri yapmak için vaktin olmaz, öyle ki... babam...
Es decir-- - Mi padre-- -
- Sanırım kimse bunun için rahat olmaz.
- Supongo que nadie se sentiría bien.
Sanırım yer de olmaz.
El suelo, no.
Hmm, sanırım Pete'nin buna ihtiyacı olmaz.
Bien, creo que Pete no necesitará esto.
Bay Holmes bu konuda her şeyi biliyor göründüğüne göre, sanırım, anlatmamın bir zararı olmaz.
Dado que el Sr. Holmes ya lo sabe, supongo que puedo decírselo.
Adam orada. Ona sorar mısın? Elbette, ama ucuz olmaz sanırım.
No tengo idea de cuanto será, pero ese espejo hace un bonito tocador.
Hizmetlilerin odasına bakmamıza bir itirazınız olmaz sanırım?
No hay objeción, supongo, en visitar los cuartos de los criados.
Ülkeyi terk etmem sanırım sorun olmaz.
Supongo que puedo abandonar el país sin problemas.
Oraya gitmemiz sorun olmaz sanırım, değil mi?
Supongo que podemos subir, ¿ No?
Sanırım bir kaç hafta dinlenmemin bir zararı olmaz.
No me vendrá mal descansar un par de semanas.
Günüm kötü başladığı için sanırım bunun yararı olmaz.
No, creo que es inútil. El día ya estaba condenado.
Sanırım bunu böyle bir anda söylemem pek romantik olmaz ama akşam yemeğini hala yemediğimizin farkında mısın?
No creo que sea muy romántico decirlo en un momento como éste pero... - ¿ te das cuenta que aún no hemos cenado?
Şey, Sanırım şimdi meyve suyunun bir zararı olmaz. Açlıktan kıvranıyor olmalısın.
Supongo que no habrá problema, estarás hambriento.
Rahatsız olmaz sanırım.
No creo que eso la altere.
Rahip olmayan herhangi biri kadar İncil üzerine çalışmışlığım olduğunu ve onun hükümlerine göre yaşamaya çalıştığımı söylemek kendini övmek olmaz sanırım.
Creo que no es vanidoso decir que he estudiado la Biblia tanto como un laico y que he intentado conformarme a sus preceptos.
Bu pek de uygun olmaz sanırım.
Supongo que no sería... apropiado.
Sanırım, sorun olmaz.
Supongo que no le pasará nada.
Kalıp bu müsamereyi izlemezsem sizin için bir mahzuru olmaz sanırım.
Me disculparán si no me quedo a presenciar la farsa, ¿ sí?
Ama sanırım sana bir şey olmaz
Pero creo que estará bien.
Buonarotti'nin bir hafta içinde çalışmaya başlayacağını düşünmek yanlış olmaz sanırım.
Podemos decir que Buonarroti volverá al techo esta semana.
Sanırım sana sormak adil olmaz.
Quizá no debería de preguntarte.
Sanırım o yüzden olmaz.
Supongo que es por eso.
Sanırım çok sıkı giyinirsem bir şey olmaz.
Oh, pienso que si me abrigo apropiadamente, estaré bien.
Tuhaf bir gün oldu demek yeterli olmaz sanırım.
Ha sido un día muy raro. Por decirlo suavemente.
Pek yolumun üstü sayılmaz ve saat de epey geç oldu ama sanırım biraz daha geciksem bir şey olmaz.
Está fuera de mi camino, pero ya es tarde. No me importa entretenerme un poco.
Sanırım bu kadar kişiyle yapınca bir kez daha yapsa zararı olmaz dedi.
Cuando se ha estado con tantos, uno más no le importaría.
Kasabanın en güzel evi olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım.
Se podría decir que es la mejor casa de todo el pueblo.
Sanırım herhangi bir itirazın olmaz.
Hoy no te quejarás de mi mano, supongo
Olmaz, sanırım içmemeliyiz.
Oh, no, no podemos beber, de ninguna manera.
Sanırım bir gün daha otursam bir şey olmaz.
¿ Qué importa uno más?
Torpidolarla bir iniş pisti bombalamak pek mümkün olmaz sanırım?
¿ Con ello no se puede bombardear una pista de aterrizaje, ¿ no es así?
Sanırım sorun olmaz.
Bueno, supongo que no le importará.
- Sanırım bunun haber değeri olmaz.
- Pero la prensa no hará caso.
Hayır, sanırım 3-4 hafta olur sormadım ama sorun olmaz.
No, creo que son tres cuatro semanas, No le pregunté, y entonces se puede resolver.
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
sanırım 5390
sanirim 35
sanırım öldü 20
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
sanırım 5390
sanirim 35
sanırım öldü 20
sanırım oldu 18
sanırım olur 20
sanırım ben 59
sanırım bu 88
sanırım buldum 30
sanırım öyle 707
sanırım anladım 39
sanırım o 59
sanırım evet 122
sanırım öyle oldu 17
sanırım olur 20
sanırım ben 59
sanırım bu 88
sanırım buldum 30
sanırım öyle 707
sanırım anladım 39
sanırım o 59
sanırım evet 122
sanırım öyle oldu 17