Uyudugun tradutor Espanhol
124 parallel translation
Dün gece üstünde uyuduğun adam.
Soy el tipo sobre él que durmió anoche.
Kendine ait hiçbir şeyin kalmayacak. Uyuduğun yatağın bile.
No te quedará nada, ni siquiera la cama donde duermes.
Sana bakılan ev benimdi, uykunu uyuduğun... ve ilk aşk rüyanın... sonunu gördüğün yer.
En mi casa, te hemos cuidado mientras dormías... y soñabas hasta su fin tu primer sueño de amor.
Hatırlıyor musun, savaş zamanı donmuş ayaklarınla gelip... bana sokulup koynumda uyuduğun günleri?
¿ Te acuerdas durante la guerra? Cuando venías a dormir conmigo. Con aquellos pies tan fríos.
Kiminle uyuduğun umurunda değilmiş.
Dice que no le importa con quién estés durmiendo.
Çok az uyuduğun ve aşırı sigara içtiğin için ağzın kupkuru...
Tienes la boca seca, de dormir poco y del humo del tabaco.
O günlerde ölümden korkmuyorduk çünkü içinde yaşadığın ve uyuduğun şeyin olduğun kişiyle bir bağlantısı olmadığına inanırdık.
Por entonces no se le temía a la muerte. Se pensaba que, por fuera, uno era lo que vivía y trabajaba, y eso no tenía relación con lo que se era.
Benim anlayamadığım, etraf bu kadar hareketliyken... hangi akla hizmet kanepenin üstünde uyuduğun.
No entiendo, con toda la acción, ¿ por qué dormías en el sofa?
Uyan, hasta olan uyuduğun uykudan.
"Despierta, o enferma. " Tú que has dormido.
"Evet, Veronika iyi uyuduğun belli, yüzünde güller açıyor."
"Sí, Veronika, se nota que ha dormido bien, tiene buena cara".
Ayrıca uyuduğun için rahatsız etmek istemedim.
Además, no quería molestarte.
Haydi, uyuduğun falan yok.
Vamos, no estás dormido.
çünkü, bu çok ciddi çocuğun açıklamasına göre, uyuduğun zaman, birileri gelip vücudunu çalarmış.
porque, explicaba ese niño tan serio, cuando duermes, viene gente a robarte tu cuerpo.
Senin ayakta uyuduğun gibi ben de uyuyarak araba kullanabilseydim, paçayı çoktan kurtarmıştık.
Si pudiera conducir durmiendo como tú duermes de pie, no habría problema.
Uyuduğun zamanı biliyorum.
Se cuando están durmiendo
Uyuduğun sürece bırak ta ben kullanayım.
Déjeme manejar mientras usted duerme.
Ayaklarım senin uyuduğun yere gitmek isteyecek Aksanın çok kötü.
Tu acento es horrible.
Ayaklarım senin uyuduğun yere gitmek isteyecek... Ama yaşamaya devam edeceğim.
Mis pies querrán marchar hacia donde tú duermes... pero seguiré vivo.
Uyuduğun zaman, onunla ne yapıyorsun?
¿ Qué haces con ella cuando duermes con alguien?
Sen, diğer yandan, kedilerle çevrili olacaksın sürü sürü kediyle cereyanlı eski bir evde kendi başına düzenleyip değiştirdiğin yemek yediğin, nefes aldığın ve uyuduğun her gün ve her gece tamamen tek başına kediler haricinde.
Tú, por otro lado, estarás rodeada de gatos... muchos, muchos gatos... en una casa vieja y ventosa... que habrás remodelado tú misma... donde comerás, respirarás y dormirás... cada día y cada noche, sola... salvo por los gatos.
- İş sırasında uyuduğun için.
- Por dormir en el trabajo.
.Bir hotel... yemek yediğin.uyuduğun yerden öte bir yerdir.Orası hayallerin gerçek olduğu yerdir.
Un hotel es más que un lugar para comer y dormir, es donde los sueños se hacen realidad.
Orası gitmeden önce uyuduğun yer.
Dormías ahí antes de partir.
Yakında... hep uyuduğun kadar iyi uyuyacaksın.
Muy pronto... Dormirás más profundamente que nunca.
Vay be, Kevin, uyuduğun zaman gerçekten derin uyuyorsun.
Caramba, cuando duermes, duermes de verdad.
Uyuduğun bir geceyi mi anımsıyorsun?
¿ Se acuerda de cómo durmió una noche?
"Bu kadar sessiz uyuduğun için çok teşekkür ederim."
"Gracias por dormir en silencio".
Tek başına uyuduğun için, kapını kilitlediğinden emin ol!
Puesto que duerme sola, no se olvide de echar el cerrojo.
Bence bunların hepsi sen kayanın üzerinde uyuduğun için oldu.
Creo que todo pasó porque dormiste sobre una piedra.
Uyuduğun zaman cinler seni ele geçirebilir.
Cuando te duermes, los espíritus malignos pueden poseerte, idiota.
Umarım bu uyuduğun anlamına geliyordur.
Hola papá. Espero que estés durmiendo y no bailando por ahí.
Ne kadar az uyuduğun halinden belli Tracy.
Parece que no dormiste mucho en casa de Tracy.
İşten eve geldiğimde uyuduğun her akşam için seni geçmişte çok tutulduğu kanıtlanmış bir şekilde uyandıracağım.
Cada vez que llegue y estés dormido te despertaré de una forma que ha tenido éxito.
Ve binlerce gece birlikte uyuduğun zaman... bebekler hastayken üstün kusmuk koktuğunda ve vücudunun bozulup sarkmaya başladığını gördüğünde... bazı geceler, "Tanrım onunla bir gece daha geçiremem," diye düşünürsün.
Cuando se han acostado mil veces y han apestado a vómito de niño enfermo y la carne cuelga y se pone fofa te dices : "No aguanto ni un minuto más".
Sonra uyuduğun zaman, nefes almayı unutursun.
Además, si te duermes te olvidas de la comida.
Uyuduğun yerde çıt çıkmasın diye.
Mientras duermas El silencio reinará.
Sen sabahın beşinde idare eder güzellikteki banliyö evinde idare eder güzellikteki taşralı karınla uyuduğun sırada ben buradaydım ve seninki gibi bir geleceğim olmaması için çalışıyordum.
Carl... Mientras usted dormitó en su cama pequeña, en su mediocre las casas del suburbio encantadoras con su mediocre de mujer del suburbio bonita, si yo estaba aquí y me involucré, que mis miradas futuras diferente como su.
Uğruna kanepede uyuduğun kadın mı?
¿ Era la misma mujer por la que dormiste en el salón?
Az uyuduğun için mi?
¿ Dormir poco?
En son birlikte uyuduğun kadın pilliymiş senin.
Tu ultima companera de cama necesitaba baterias.
Koynumda uyuduğun günden önce...
En el crepúsculo estás frente a mí...
Uyku uyuduğun yok!
No duermes.
Kanepede uyuduğun için üzgünüm.
Lamento mucho que tuvieras que dormir en el sofá.
Bence gece yalnız başına uyuduğun zaman rüyanda benim a.mcığımı göreceksin.
Seguro que cuando se vaya a dormir esta noche soñará con mi coñito.
Burası da uyuduğun yer.
Y aquí es donde duermes.
- Ooh. Sen ise çizgi roman okuyorsun ve gece uyuduğun kıyafetlerle ortalıkta dolaşıyorsun.
Bueno, pero tú lees comics y vistes con la misma ropa con la que duermes.
Biliyorsun içemem. Viski içemediğin zaman beraber uyuduğun herhangi birisinin nefesinin viski kokması nasıl bir şey, biliyor musun?
¿ Sabes lo que se siente al notar el sabor en tu pareja cuando tú no puedes beber?
Çünkü ben sadece 1 kez seviştiğin 2 kez de birlikte uyuduğun birisiyim.
Solo soy alguien con quien te acostaste una vez y dormiste dos.
Esas ben senin sadece 1 kez seviştiğin 2 kez de birlikte uyuduğun birisi olduğumu sanıyordum.
Yo soy la persona con quien te acostaste una vez y dormiste dos.
Chris, aynı, Santa Claus'un senin uyuduğun zamanları anladığı gibi.... bende senin yalan söylediğin zamanları anlıyorum.
Chris, sé cuando me mientes. Al igual que Santa Claus sabe cuando duermes.
Sanki sen üçüncü sınıfta kamptan nasıl uzakta uyuduğun gibi...
Estábamos listos.