Vın tradutor Espanhol
5,279 parallel translation
Amniyotik sıvınız iyi görünüyor.
Tu líquido amniótico esta bien.
Yani, zehirli kimyasallar, saç boyaları garip mavi sıvının içinde tutulan taraklar filan.
Las sustancias químicas tóxicas, las tinturas para el cabello y los peines sumergidos en ese extraño líquido azul.
Kıvılcım görürseniz kaçın, anlaşıldı mı?
Y si alguien ve alguna chispa... corran como alma que lleva el diablo, ¿ entendido?
- Amanın! - Kıvılcım!
Dios mío. ¡ Chispas!
Arkada bir sürü ıvır zıvırın altında kalmış. - Abi bu...
Estaba debajo de una pila de basura en el fondo.
Öyle zaten ama sen cıvıl cıvıl kıyafetlerin ve Woody Allen havaların yüzünden biraz karmaşık bir adamsın.
Lo eres, pero tienes esa especie de gran personalidad, con tus llamativas ropas y esa arrogancia a lo Woody Allen.
Artık ortak kredi kartı yok, kendine telefon hattı çıkart, ve ıvır zıvırını da al götür kampımdan.
No mas tarjetas de crédito compartidas, obtén tu propio plan de telefonía celular, y conseguiré que su basura salga de mi campo.
- İçinde hiç kıvılcım olmadığını dediğini sanıyordum!
- ¡ Creí que dijiste que no tenía chispa!
-... çok ironik buluyorum. - Değerli sıvımızın boşaltılması.
Encuentro bastante irónico que después de luchar con los Autobots todos estos años, ser golpeados, disparados, explotados,
Büyük güçler, uğraşmaya hazır olmadığın bir sürü garip ıvır zıvırla beraber gelir. Şimdi, ofisim -
Un gran poder conlleva demasiadas cosas raras que no estás preparado a enfrentar.
Kıvılcımı sen çıkardın.
Tú encendiste la mecha.
Sen çıkardın kıvılcımı.
Tú... encendiste la mecha.
Şimdi Jailhouse Rock'ta kıvırdığı kalçası Amerika'nın tüm büyük ekranlarında gösteriliyor.
Ahora está en el "Jailhouse Rock", y sus caderas giratorias aparecen con seis metros de ancho en todas las grandes pantallas en América.
Milton Hershey ve okulunu Coronet dergisinde ya da kızların tuvalette bıraktığı ıvır zıvır şeylerden okudum.
Leí sobre Milton Hershey y su escuela en una revista "Coronet" o alguna otra porquería que las chicas dejaban en el baño.
Saçlarına jole süren oğlanlar ve orasını burasını kıvırtan kızlar için mi!
Niños con alisadores de pelo. ¡ Chicas en jeggings, con sus culos fofos que cuelgan hacia fuera!
Hanımefendi diyorum. Finlay efendi de vücut sıvılarını bir yere boşaltmıştır elbet.
Hablo de "madame"... y Máster Finlay, quien presumo se encuentra en un charco de sus propios fluídos corporales en alguna parte.
- Bana tekrar saldırırsan o çubuğu kıvılcımının olduğu yere sokarım.
- Golpéame de nuevo, y enterraré esa vara en tu chispa.
"Ayrıca not ortalamanızın 3.3 olmasından dolayı Dr. Arthur V. Tassel Bursunu tam burslu olarak almaya hak kazandınız."
"También fuiste seleccionado como beneficiario " de la beca del Dr. Arthur V. Tassel, "cubriendo el costo total de su enseñanza, al mantener un promedio de 88"
Yanlış bir iddia kıvılcımını kurtarmaya yetmez.
¡ Nada más que una declaración falsa para salvar tu propia chispa!
Kanserim neredeyse tespit edilemez durumda ama doktorların, vücudumun neden bu tuhaf siyah sıvıyı üretip dışarı attığı konusunda hiçbir fikirleri yok.
El cáncer es virtualmente indetectable, pero los doctores no tienen ni idea de por qué mi cuerpo sigue produciendo y segregando este... bizarro líquido negro.
Simone de Beauvoir, Gallimard aracılığı ile V. Leduc'a gizlice yaptığı ödemeleri durdurdu. Sonunda ünlü oldu. Violette 28 Mayıs 1972 tarihinde 65 yaşındayken Faucon'da hayatını kaybetti.
Simone de Beauvior dejó de pagar la pensión que entregaba en secreto a Violette Leduc, a través de Gallimard.
Yemyeşil ve vıcık vıcıksın. "
Eres verde y babosa.
Kızımın ve annemin ıvır zıvırları ile dolu. Losyon kokuyor.
Lleno de objetos de niñas y de mamá, aromas a loción.
Kedisine bakıyorum. Mikado kremasını tam olarak 5.5 derece sıcaklıkta olmadan içmiyor Bruno'nun origami koleksiyonuna burun kıvırdı ve kum kabını Londra'ya dönmüş olmadan kullanmıyor.
Mikado no se toma su leche a menos que esté exactamente a 5.5 grados centígrados, arrugó la nariz por la colección de origami de Bruno, y no usa su caja de arena a a menos que señale a Londres.
Bu senenin Haziranında, 102 gün önce adayınız "Roe v. Wade'in iptalini destekliyorum." dedi.
Junio, este junio pasado, hace 102 días, tu candidato dijo, "Apoyo la revocación de Roe vs. Wade".
Bu senin tüm sıvı, tuz ve şu bu ihtiyacını karşılayacak.
Esto repondrá todos tus fluidos y sales y todo eso.
Mutfak temizliğinden "sen en harika bulaşıkçısın" diyerek sıvışırdı.
Ella trataba de librarse de limpiar la cocina diciendo, "eres la más asombrosa lavavajillas".
Kıvırcık'ın demek istediği canım, Çiftçi Marvin, parti için güzel görünelim diye bizi temizledi ve çamuru kuruttu.
Lo que dijo Curly es que el granjero Marvin nos limpió para la fiesta y quitó el lodo para que nos viéramos bien.
595 ) \ 4cH3F383B } Y { * \ cHA6B8C1 } ü { * \ cHABBCC5 } c { * \ cHB0C0C9 } e { * \ cHB5C5CC } D { * \ cHB9C9D0 } i { * \ cHBECDD4 } v { * \ cHC8D6DB } a { * \ cHCCDADF } n
Tribunal Supremo
Kertenkele vırıltılarıyla dolu dosyasını temizler temizlemez.
Tan pronto acabemos con su molesto caso de lagarto-sidad.
Canım tavşan yahnisi çektiğinde ya da vücut sıvımın hareketlendiğini hissettiğimde aşağıya iniyorum tabii ki. Ya sen?
Puedo bajar si quiero un guiso de liebre o si siento aumentar mi deseo.
Çatıya üç tane V-aracı yollayın, buradan sınıra kadar tüm uçaklarınızı çekin ve son olarak bir tane füzyon fünyesi alayım lütfen.
Nos gustarían tres v-tols en el techo alertas, el espacio aéreo despejado de aquí a la frontera, y, por último, me gustaría que me entreguen un encendedor de fisión, por favor.
- Avukatımızın söylediğine göre Titus'u İ.H.A'nin öldürdüğünü düşünüyorsunuz.
- Nuestro abogado dice que creen que un V.A.N.T mató a Titus.
- İ.H.A...
- V.A.N.T...
Eğer bu işe bir İ.H.A. karıştıysa belli ki birisi zavallı Titus'ı bir denek olarak kullandı özellikle politik tiyatronun tuhaf bir parçası olarak ki bu da kesinlikle...
Si un V.A.N.T. estuvo involucrado en esto, queda claro... que alguien decidió usar al pobre Titus como herramienta en esta obra de teatro política particularmente grotesca, - que es simplemente... - Oh, Elliott...
Biz İ.H.A. üzerine çalışıyoruz böcek uçuşlarını taklit ediyoruz Titus bu resimlerin yardımcı olduğunu söylüyordu.
Hemos estado trabajando en V.A.N.T. que imitan el vuelo de los insectos, y Titus decía que tener imágenes alrededor ayudaba.
Kameranın burada Villy'in açısında olmasını istiyorum.
Quiero la cámara aquí. P.o.v. de Villy
Salon vızır vızır bu akşam ve vızıltıların hepsi Aziz'in akrabalarından gelmiyor.
Esta noche el lugar hace ruido, y no sólo el de las moscas alrededor de los parientes de Aziz.
Hulk'ı durdurmak için yaptığınız başarısız olan tüm ıvır zıvırlar.
Son todos los cacharritos que construiste que no pudieron parar a Hulk.
Dinle, bana kalırsa, tüm ıvırını zıvırını toplayabilirsin.
Mira, por mí puedes trabajar en un supermercado.
Buraya gelmek için sıvışmasını gerektirecek bir sebep var mı?
¿ Hay alguna razón para que se escapara para venir aquí?
- Vızladığın için teşekkür ederim.
- Gracias por...
Bir manyağın üç beş mektubu bana vız gelir.
Unas pocas cartas locas no son nada.
18 aminoasit bir antimikrobik, flavonoid'le dolu bal özlü bir sıvıda toplandı. Seni semptomlarından arındıracak, siğilleri iyileştirecek, moralini yükseltecek ve performansını artıracak.
18 aminoácidos envasados en un antimicrobiano, formado de flavonoides, tónico a base de miel que eliminará tus síntomas y también cura las verrugas, eleva el estado de ánimo, y mejora el rendimiento.
N-E-V-I-N-S... var.
N-E-V-I-N-S... sí.
Bu Conrad'ın arabasındaki fren sıvısının rezervuarı
Este es el depósito del líquido de frenos... del coche de Conrad.
Hala sarısını cıvık seviyorsun, değil mi?
Aún te gusta la yema líquida, ¿ verdad?
Yani her tarafta sineklerin vızıltısını duyuyorum.
Es decir, veo a todas estas moscas zumbando alrededor.
Oradaki Noel ağacının altına sıvışın bakalım kızlar.
Vayan, métanse bajo ese árbol de Navidad, chicas.
Sıvı almaya ihtiyacın var.
¿ Por qué me importaría? Necesitabas hidratarte.
- Sıvı eksiğine sen yol açtın.
Tú haces que necesite hidratarme.