English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Y ] / Yanıldın

Yanıldın tradutor Espanhol

2,626 parallel translation
Ama yanıldın. - Ben asla- -
Pero te equivocaste.
Yanıldınız.
Tú estabas equivocado.
Yanıldın, ihtiyar.
Estabas equivocado, abuelo.
Tekrar yanıldın!
¡ Vuelves a equivocarte!
Bir konuda yanıldın.
Estabas equivocada en una cosa.
- Yanıldın.
- Lo estabas.
Yine yanıldın.
Te equivocas otra vez.
Anax Principle hakkında yanıldın Max.
Te equivocabas Max, con lo del principio Anax.
Her şey hakkında yanıldın.
Con todo.
Karşındakini anladığını, anlaşıldığını sanmak anlık bir yanılgıdır.
Entender los sentimientos del otro es una falsa ilusión.
Çünkü o zaman yanıldığın ispatlanırdı.
Porque probaría que estabas equivocado.
Yanılmıyorsam, siz de aynı camiaya katıldınız.
Bueno, a menos que equivoque usted se mueve en el mismo círculo.
Babamı ya da Dan'i bir kralın, rock yıldızının ya da milyonerin yanına oturtabilirsin. O insan bütün gece boyunca bir hikâye daha isteyecektir.
Es decir, puedes sentar a mi papá o a mi hermano al lado de... un rey, una estrella de rock, un millonario, no importa, esa persona pedirá oír otra historia toda la noche.
Hiçbir şeyin beni etkilemediğini söylediğim halde sen bana inanmıyorken yanıldığını nasıl kanıtlayacağım?
Dado que digo que nada va a molestarme y tú no te fías de mí, ¿ cómo se supone que he de demostrar que te equivocas?
Alt sınır düşüktür ve o makine sen yanıldığın zaman para kazanmıyor. Biz de öyle.
Normal-bajo sigue siendo bajo, y esa cosa no tiene dinero apostado en que te equivocas, como el resto de nosotros.
Güvenlik tehdidinin ortadan kalktığını ve yanımızdaki jetlerin geri çağırıldığını bildirmekten mutluluk duyarım.
Me alegra reportar que la amenaza a la seguridad demostró ser no creíble, y los Jets que estaban flanqueando el avión han sido retirados.
Yanında para dolu çantayla dolaşan Rockwell'in arkadaşının peşine takıldık.
Siguiendo al amigo de Rockwell con el maletín lleno de dinero.
Çok zor ama Komiser Yardımcısı Batista'ya yanıldığını kanıtlamak istiyorum.
- Ésta es difícil, pero quiero probar que el sargento Batista se equivoca.
Ayrıca bu bakışın da "Evet, yanıldım" bakışı olduğunu farz ediyorum.
Y yo supongo que esa mirada significa : "Sí, y estaba equivocado".
Yanıldın. Bu, dünyanın sonu değil.
Estabas equivocado.
Tim ise Julian'ın tamamen yanıldığını söylüyor.
Tim dice que Julian está totalmente equivocado.
Senin olsun, yanıldığını kabul edersen.
¿ Lo quieres? Es todo tuyo. Si reconoces que estabas equivocado.
Çünkü bir seçmeye katıldığında mesela ülkenin dört bir yanından bir sürü insanla karşılaşırsın, ki herkes kendi gibisini dizide göremediği için gelmiştir.
- Nunca he oído a nadie cantar como yo y nunca he visto a nadie que se parezca a mi. - Sabes, me ha gustado lo que acabas de decir porque creo que cuando vamos de tour, lo que más me alucina es que tanta gente venga de todas partes del país porque nunca han... visto a alguien como ellos en el show.
Steve. Hakkında yanıldıklarını umuyordum.
Steve esperaba que estuvieran equivocados sobre ti.
Kan dolu bir küvetten tekrar bana telefon edip de yanıldığını görmeyi istemiyorum.
Bueno, no quiero averiguar que estás mal con otra llamada telefónica tuya dentro de una bañera ensangrentada.
Beni gerçekten önemsiyor olsaydın yanıldığımı kanıtlamak için bu kadar dolap çevirmezdin.
Si realmente te preocuparas por mí, no deberías ser tan obvio cuando planeas probar que estoy equivocado.
Eğer seninle gelmezsem, yanıldığında bunu hiç yapmamış gibi davranacaksın.
Si no voy contigo, cuando fracases, harás como si nunca hubieras buscado.
Yanıldıklarını ispatlamama yardım edin.
Quiero decir, ayudadme a demostrar que se equivocaban.
Beş yıldızlı otele gidiyor ; ama yanında abur cuburlarını götürüyor demek.
- Una semana en un hotel de lujo y cree que ahorra llevando sus propios bocadillos.
size meydan okuyorum yanıldığımı kanıtlayın...
Los desafío a probar mi equivocación.
Yanıldıklarını ispatlamama yardım edin.
Ayúdeme a probar que se equivocan.
Hayır, FBI'ya yanıldıklarını söylememiz gerekiyor.
No, tenemos que ir y decirles al FBI que están equivocados.
- Ama yanıldığınızı kanıtladım.
- Te probé que te equivocas.
İşin aslı, en zor kısmı yanıldığını kabul etmektir.
De hecho, lo más difícil es admitir que te equivocaste...
Neden, çünkü bu senin yanıldığın anlamına geliyor, onu saatler öncesinden aramaya çıkmış olmamız gerekmez miydi?
¿ Por qué? ¿ Porque eso significaría que estabas equivocada, que deberíamos llevar buscándola horas?
Sakın bana yanında olmadığım bir an bayıldığın için endişelenmememi söyleme.
No me digas que no me preocupe cuando la única vez que no te miro, tienes un ataque.
- Tamam. - Bunu yapmamın tek sebebi yanıldığını anladığında yüzünün ne hal alacağını merak etmem.
- La única razón por la que hago esto es sólo para ver tu cara cuando demuestre que estás equivocada.
L.A'den ayrıldığımızdan beri yanından ayırmadın.
No te has sentado desde que dejamos L.A.
Yanıldığını kanıtla.
Demuéstrale que está equivocado.
Neil'in yanıldığını kanıtla, tamam mı?
Probarle a Neil que está equivocado, ¿ bien?
Herkesin hakkımda yanıldığını yıllardır biliyordum. Ailem, öğretmenlerim arkadaşlarım, doktorlar herkes.
Ya lo decía yo, toda mi vida, que todos estaban equivocados acerca de mí... mis padres, mis profesores, mis amigos, los médicos...
Yanıldığını kabul etmek erdemliliktir.
Es de un hombre de clase admitir cuando se ha equivocado.
Bu kızın Bayan Hobbs'un yanına bile yaklaşmasına izin verme. Anlaşıldı mı?
No dejes que esta chica se acerque a la Sra. Hobbs, ¿ entendido?
Doktorlar bir daha sörf yapamayacağını söylemişlerdi ama sen onlara yanıldıklarını kanıtladın.
Los doctores dijeron que nunca volverías a surfear y probaste lo contrario.
Tanrının cezası gökyüzü, ve yansıyan yıldızlar.
# Maldigo del alto cielo # La estrella con su reflejo
Ayrıca spinal sıvı testi de yaptım Andrews'ın yanıldığı konusunda haklıydın.
También hice el estudio de LCR y tenía razón sobre que Andrews se había equivocado.
Yeteneklerinin zaman içinde söneceği konusunda yanıldım. Ama işe yararlılığının, duygularını odaklama yeteneğinden öte geldiğinden eminim.
No estaba en lo cierto en que vuestras habilidades desaparecieran con el tiempo, pero estoy seguro de que su utilidad está basada en vuestra habilidad para centraros en vuestras emociones.
Ben de sana ne kadar yanıldığını göstereyim.
Te demostraré lo equivocada que estás.
Her konuda yanıldığın kompleksin adı neydi?
¿ Cuál es el complejo... por el que te equivocas en todo?
Ona yanıldığını söyle Monroe.
Monroe, dile que se equivoca.
Ama kız yanıldıklarını kanıtlamıştı.
Ella habia demostrado que estaban equivocados.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]