Yanında tradutor Espanhol
54,738 parallel translation
- Yanında kalacağın bir kız kardeşin yok mu?
¿ No tienes una hermana con quién quedarte? No.
Evin hanımının yanında oğlu ve oğlunun kızı da kalıyordu, öyle mi?
¿ Y dice que esa señora vive aquí con su hijo y la hija de él?
Ben hep yanında olacağım anne.
Madre, yo siempre estaré a tu lado.
İkimiz de yanında olacağız.
Ambos siempre estaremos a tu lado.
Bana refakatçın olarak gelmemi istersen ben ölene kadar yanında olurum
Si me pides que vaya como tu acompañante... Con mucho gusto lo haré hasta las puertas de la muerte.
Gel ve gelecekteki kocanın yanında durun.
Ven y toma tu lugar junto a tu futuro esposo.
Ben bildirene kadar yanında dur.
Mantente cerca de ella hasta que lo averigüe.
Yanında getirdiğin çocuk gibi.
Como la niña que trajiste contigo.
Sorun şu ki bölgedeki Ermeniler imparatorluğun yanında mı yer alacak yoksa bize karşı Rusya'ya mı katılacak?
La pregunta es : ¿ Los armenios de la región apoyarán al Imperio? ¿ O se unirán a los rusos contra nosotros?
Atların yanında bekle.
Espera con los caballos.
Şu anlama geliyor, saygıdeğer Başkomiserim akşamımı, lıkır lıkır şampanya içen ve yanında ağız dolusu füme somon yiyen ve bana en iyi Staffordshire çinisini nereden alabileceğimi söyleyen oda dolusu ordu subayını ve aşırı süslenmiş eşlerini gözetleyerek geçirme gibi bir niyetim yok.
Significa, mi querido Superintendente, que no tengo ni la más mínima intención de pasar la noche viendo una sala llena de oficiales del ejército con las finolis de sus mujeres engullendo champán entre bocados de salmón ahumado, diciendo que el mejor sitio para comprar vajillas es Staffordshire.
Alay önderi yanında mı?
¿ Está el Standartenführer con usted?
Dediğim gibi... Dünyanın her yanında böyle adamlardan bin tane gördüm.
Como te he dicho, he visto a muchos hombres como ellos por todo el mundo.
Kız hâlâ yanında mı?
¿ Sigues con la chica?
Partinin yanında Buzda Disney'in esamesi okunmaz.
Le dio mil vueltas a "Disney sobre hielo".
Senin yanında olan daima benim.
Yo siempre he estado aquí para ti.
Ailesi şimdi yanında.
Su familia está ahora con él.
Jake'in yanında olduğun için çok teşekkürler.
Y... gracias por ayudar a Jake a levantar todo esto juntos. - No...
- Hayır, bebeğin yanında kal.
- No, quédate con la bebé.
Yanında olamadığım için üzgünüm.
Lamento mucho no haber estado ahí para ti.
Çocuk yanında değil.
El muchacho no está contigo.
Benim gibi bütün süre boyunca yanında değildi.
No estuvo aquí todo el tiempo como yo.
Şimdi senin yanında iyi iş çıkarma sırası bende.
Es mi turno de que me vaya bien por ti.
Şeyleri önemsediğini varsayıyorum... Mesih. Ölü insanlar hakkında yazmanın yanında?
¿ Debo suponer que te importa algo más aparte de escribir sobre los muertos?
- Deodorantın yanında mı?
- ¿ Tienes el desodorante?
Kızımın yanında sigara içiyor musun?
¿ Fumas frente a mi hija?
Sen bilgesin ve bunun yanında ufaksın...
Eres sabio y muy pequeño...
Beni yanında götürmelisin.
Tienes que llevarme contigo.
Buzdolabının yanında karyolada yattığımız berbat haftayı hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas esa semana horrible cuando dormimos en un catre por el refrigerador?
O iki kişi ellerinde telefonlarıyla koltuğun iki yanında oturuyordu.
Los dos se sentaron en los extremos opuestos del sofá con sus teléfonos.
Onun yanında farklı davranabiliyorum.
Con ella puedo ser diferente, ¿ sabes?
Annenle konuştuk ve arabanın masraflarını karşılamanın yanında sana bir de ceza vermemiz gerektiğini düşünüyoruz.
Tu mamá y yo hablamos. Además de pagar los daños del auto, creemos que debes ser castigado de alguna forma.
Yanında olmak istiyorum Clay.
Quiero estar ahí para ti, Clay.
Diyeceğim şu ki eğer taşınmasaydım Justin'le çıkmasına izin vermeseydim bunları atlatmasına yardım etmek için yanında olsaydım bugün hâlâ hayatta olurdu.
Lo que quiero decir es que, si no me hubiera mudado, si no la hubiera dejado comenzar a salir con Justin, si hubiera estado cerca para ayudarla ella seguiría viva hoy.
Yanında kalırdım. Ama bir saat. Ama bir gün.
Pero resistiré aquí contigo... una hora, un día, un año,
Kurtarıcılar'ın yanında sadece askerler değil, işçiler de var demiştin.
Dijiste que no solo había soldados con Los Salvadores, que también ahí había trabajadores.
- Yanında kimse olmadan dışarı mı çıktın?
¿ Saliste? - ¿ Sin compañía? - Sí.
Bunu neden yanında götürmemiş peki?
¿ Por qué no se llevaría esto con él?
Herkes onun yanında ve onu destekliyorlar.
Tiene a todos los demás, y ellos la tienen a ella.
Yanında bırakacağımı düşünmedin herhâlde, değil mi?
¿ En realidad no pensaste que iba a dejar que te lo quedaras?
Çünkü Glenn o gün senin yanında olmayı seçti. Çok uzun zaman önce.
porque Glenn escogió estar ahí para ti ese día hace mucho tiempo.
Hakkında yanılmışım.
Me equivoqué sobre él.
Aslında, yanılmışım ama yanıldığım konusunda haklıydım.
En realidad, me equivoqué sobre él... pero tenía razón sobre lo incorrecto.
- Glinda her şey hakkında yanılıyor.
Bueno, Glinda está equivocada en todo.
Ona kendi savunmasında rahatça konuşma fırsatı tanıyan...
Habiéndole permitido amplia oportunidad de hablar en su propia defensa...
Yakında eve, kedilerinin yanına döneceksin.
Enseguida volverá a casa con sus gatos.
Bu okulun arkadaş canlısı bir yer olduğu yanılgısında değilim.
No vivo bajo la ilusión de que esta escuela sea un lugar amistoso.
Sizinkilerin dükkânında çalışırsan en azından yanık patlamış mısır kokmazsın.
Pues si trabajas en la tienda de tus padres, no vas a oler a palomitas quemadas.
Aslında bizim yanımızda savaşa katılmalılar.
O sea, deberían luchar con nosotros.
Aslında yanımızda olduğun için şanslıyız.
¿ Sabes? Tenemos suerte, de tenerte con nosotros.
Bizim yanımızda savaş. Onları bozguna uğratalım ki, bir daha hiç kimse onların hercai kötü niyetlerinin altında acı çekmesin.
Lucha con nosotros y los derrotaremos, así ya nadie sufrirá bajo su caprichosa malevolencia.