English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Y ] / Yaptı

Yaptı tradutor Espanhol

394,047 parallel translation
Var olan her türlü egzersizi yaptım.
Probé todo tipo de ejercicio para sentirme mejor.
Meditasyon yaptım.
Probé con meditación.
Size tek gösterebildiğim, yaptıklarım.
Solo puedo mostrarles todo lo que hice.
Boyun dövmesi yaptırmak,
Hacerse un tatuaje en el cuello es una manera de decir :
Mesela beni Google'da aratırsanız çıkan şeylerin çoğu başkalarıyla yaptığım şeyler oluyor. Özellikle de Dave'le.
Si me buscan en Google, la mayoría de las cosas que aparecen son trabajos que hice con otros, en especial, con Dave.
Onu yaptım ben de. Ama sıçıp batırmış olabilirim. Çünkü yazar ve yönetmen olarak popülerdim.
Así que eso hago, pero puede que la haya cagado... porque como escritor y director era popular.
Yaptığımız her şey, kadınları etkilemek için.
Todo lo que hacemos es para impresionar a las mujeres.
Yaptığı için minnettar olduğum ve kızdığım her şeyi yazıp ona gönderdim.
Enumeré todas las cosas por las que le estaba agradecido y todas las cosas que me enojaban de él, y envié la carta.
Yaptıklarının sorumluluğunu üstleniyor.
Se responsabilizará por sus acciones. "
Cenazesi öteki hafta olacaktı ve gitmek istemiyordum çünkü dediğim gibi, ailecek pek anlaşamıyorduk ve işin zor kısmını yaptığımı düşünüyordum.
El funeral iba a ser la semana siguiente, pero yo no quería ir, porque no todos mis familiares se llevan bien. Sentía que ya había hecho lo más difícil.
Son derece saygı duyduğum bir adama şantaj yaptın.
Has chantajeado a un hombre que tengo en la más alta estima.
Ve ben de bunu bu görev gücünün dünyayı daha güvenli bir hale getireceğine içten inandığım için yaptım.
Y yo lo he permitido porque sinceramente creo que este grupo especial hace que el mundo sea un lugar más seguro.
Onlara asla unutmayacağım şeyler yaptı.
Les hizo cosas que jamás olvidaré.
Çoğunlukla kartel için biraz yaptım.
He hecho algunas, para los cárteles principalmente.
Peki gece ışıklar kapalıyken yaptıklarımız?
¿ Lo que hacíamos de noche con las luces apagadas?
Yaptığı son üç resim, biri Whitney'de asılı duruyor, diğeri Tate moderninde, diğeri Pompidou'da.
De los tres últimos cuadros que pintó, uno está colgado en el Whitney, otro en el Tate Modern y otro en el Pompidou.
Eğer Richard yapmadığı bir şeyi yaptım derse.
Si Richard decía que había hecho algo que no hizo.
Ne yaptığını sanıyorsun?
- ¿ Qué cree que hace?
Yaptım bile.
Ya lo he hecho.
Aram, sen doğru olanı yaptın.
Aram, hiciste lo correcto.
Kim yaptı?
¿ Por quién?
Yaptığı her şey titizlikle planlanmış.
Todo lo que hace esta meticulosamente planeado.
Ve yaptığımızda, karşılaştığınız bu davanın, FBI'nın tam kuvveti ile sizin ve kuruluşunuzun üzerine gelmesiyle karşılaştırıldığında küçük bir mesele olduğunu anlayacaksınız.
Y cuando lo hagamos, se dará cuenta de que este juicio al que se enfrenta es un asunto pequeño comparado a lo que pasará cuando toda la fuerza del FBI se venga encima suyo y de su organización.
Ve böylece bir plan yaptın.
Y se le ocurrió un plan.
Ama onun ne yaptığını biliyordun.
Pero sabía qué estaba haciendo.
Şimdi hapis süreni azaltmak istiyorsan bize nasıl yaptığını açıkça söylemelisin.
Si quiere reducir su sentencia, va a contarnos exactamente cómo lo hizo.
Belki bize kimin yaptığına dair bir şeyler söyler.
Quizá nos dirá algo de quien lo creó.
Kalktınız, bir konuşma yaptınız.
Usted se levantó, dio un discurso.
Bilmediğim tek şey Dembe'ye ne yaptığın.
Lo único que no sé es qué hiciste con Dembe.
Yaptığımı sandığın her neyse yapmadım.
No hice lo que sea que crees que hice.
Whistler gemi şirketine yaptığım bir teklif muhasebecimin parayı transfer etmeden önce ölmesi yüzünden başarısız oldu.
Parece ser que una oferta que hice por la Línea de Cruceros Whistler no se realizó porque mi contable se murió antes de que pudiera transferir los fondos.
Saldırı altındayım, Elizabeth, ve kimin yaptığını bulmam lazım.
Estoy bajo ataque, Elizabeth, y tengo que averiguar quién es.
Adamın yaptığı 6 işi biliyorum.
Conozco al menos seis trabajos suyos.
Normal bir hayat sürdürmesi için elimizden geleni yaptık. Ama gençti ve bağımsız olmak istedi.
Hicimos lo que pudimos para darle una vida normal, pero era joven, decidida a ser independiente.
Ayrılmaktan vazgeçirmek için elimizden geleni yaptık. ama nihayetinde, isteklerine razı gelmekten başka seçeneğimiz kalmadı.
Hicimos todo lo que pudimos para evitar que se marchara, pero al final, no tuvimos más remedio que someternos a su voluntad.
Sanırım bu adam, bugün erken saatlerde çıkış yaptı.
Creo que este hombre dejó su hotel hoy a primera hora.
Lütfen bana bunu yaptırtma. Tekrar bir yere kilitlenemem.
- Por favor, no me obligue a hacerlo.
Sana bunları yaptırmamalıydım.
Nunca debería haberte obligado.
İlk başta, yaptıkları araştırmanın beraber olabilmemiz için en iyi yol olduğunu düşündük.
Al principio, pensamos que la investigación que hacían era nuestra mejor oportunidad para estar juntos.
- Senin yaptığın...
- Lo que tú haces...
Benim için yaptığın şeyi kimse yapmazdı.
Lo que has hecho, nadie más lo haría por mí.
Yaptığımız işin sana bağlı olduğunu biliyorum. Buna izin vereceğim ama şunu anla ki,
Comprendo que el trabajo que hacemos depende de ti, por lo tanto voy a permitirlo.
Yaptım!
¡ Lo pillo!
Onu ben yaptım.
La hice yo.
Küçük at işin yarısını yaptı bile.
El caballito ya ha hecho la mitad del trabajo.
Bizim, bunu AA toplantımızda yaptığımızı fark ettiniz mi?
¿ Os dais cuenta de que recaímos en nuestra reunión de Alcohólicos Anónimos?
Ben ne yaptım?
¿ Qué he hecho?
Bu kimsenin yaptığı bir seçim değildi.
No fue una elección que haya hecho nadie.
Peki ne yaptın?
¿ Y qué hiciste?
O zaman beni ararsın, toplantılara gelirsin geçtiğimiz üç sene boyunca ne yaptıysan onu yapmaya devam edersin.
Pues me llamas, vas a tus reuniones y haces lo que has estado haciendo estos últimos tres años.
O küçük şerefsize ne yaptıklarını bilmiyorum ama dördüncüsü için geldim.
No sé qué les hacen a esos pobres cabroncetes, pero he vuelto por cuarta vez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]