Yavru tradutor Espanhol
3,621 parallel translation
Neve, benim minik yavru kedim...
Nieve, mi dulce gatita...
Yavru kuşu teslim etmek için.
Para entregar el ave bebé.
Her gün orada yavru köpeklerle kedilerin güreşlerini izliyorsun.
Estás todo el día mirando gatitos peleando con perritos.
Bu sadece bir yavru.
Es sólo un bebé.
Bilirsin, bazen rezenede haşlanmış yavru Dover Dil balığını bulmak için derin bağlantılarımı kullanırım.
Sabes, a veces tengo que cavar bien profundo para encontrar la conexión espiritual con el lenguado cocido sobre hinojo bebé.
- Evet, işte yavru ayı.
- Sí, hay un bebé oso.
Ben yavru bir kuşum.
- Soy un polluelo.
Bana o yavru köpek bakışını yapma.
No me pongas esos ojos de perro a medio morir.
Ne zaman Jake'e baksan, yüzünde çok üzgün bir ifade belirdiğini fark ettim. Eğer ortalık sessizse, süt emen yavru köpek gibi sızlandığını duyabiliyorum.
Me di cuenta que siempre que miras a Jake, pones una mirada muy triste en tu rostro, y si no hay sonidos, puedo escucharte gemir como un pequeño cachorro.
Nadide bir Tiger Beat Shrinky Dink gibi kahverengi yavru köpek gözleriyle ve- -
Es como un precioso bebé tigre resfriado, con sus oscuros y profundos ojos de cachorro y sus...
Yavru köpeğim.
Mi perrito.
Yani sen sevimli yavru köpek gibisin.
Quiero decir, tú eres como un adorable cachorrito...
Sen de yavru köpekleri yiyen bir hanım gibisin.
Y tú eres como una señora que come cachorritos.
- Öyle mi? Neden küçük yavru köpeğine sormuyoruz o zaman?
¿ Por qué no le preguntamos a él, tu perro faldero?
Yavru bir köpeğe kadın mükemmelliğini nasıl anlatabilirim?
¿ Cómo explicarías la perfección femenina a una cachorrita despreocupada?
Tüm yavru köpeklerin öğrenmesi lazım bence.
Bueno, supongo que todas las cachorritas tienen que aprender.
Çok sıkıntı olmazsa, bu sene Noel hediyesi olarak bir yavru köpeğe hayır demem.
Y si no es demasiado problema, me gustaría mucho que me trajeran un perrito este año por Navidad.
Emin olduğum tek şey bu yavrucakların hâlâ yavru olduğu.
Lo único que puedo asegurarles es que estos bebés son apenas recién nacidos.
bi ara noel de, tommy yavru bir köpek istedi.
Un año en Navidad, Tommy quería un cachorro.
Yavru köpek eğitmek gibi.
Es como, entrenar a un cachorro.
Hemşire kıyafetli iki yavru gelecekti. İki tane?
- ¿ Vieron pasar dos hermosas enfermeras?
Yavru domuz Sniglet.
Sniglet el cerdito.
Yavru köpek gibi sızlanarak kaçtı ve beni bir daha rahatsız etmedi.
Gimió como un cachorrito y huyo, Nunca me molestaran otra vez, ni tampoco a ustedes.
Yavru doğurma niyetiyle kırmızı ışık ihlâli?
¿ Cruce imprudente de calle con intento de tirar basura?
Onun o küçük yavru ayılarının kış uykularına girip, kabusları olacağım.
Le voy a quitar a esos pequeños... en su propio pasto de sueños, como una profesional.
Bu yüzden anne ve yavru balinalar kuzeye giderken yavrusu olmayan yetişkin balinalar doğudaki tuzağa yüzdü ve hepsinin o yöne ilerlediğini sanan tekneler onların peşinden gitti.
Entonces los adultos sin crías fueron al este, a la vía secundaria y los barcos los siguieron, creyendo que irían en esa dirección mientras las madres con los bebés fueron al norte.
Sadece yavruların peşindeydik. Ama yavru da olsa çok büyük hayvanlar.
Sólo buscábamos a las pequeñas y, aunque lo fueran, seguían siendo animales grandes.
Biz yavru bir balinayı oturağa almaya çalışıyorduk ve bütün sürü oradaydı. 23 metre kadar ileride hepsi sıralanmış birbirleriyle iletişim kuruyordu.
Estamos allí, tratando de subir a la orca joven a la camilla y toda la maldita familia está allí a unos 25 metros de distancia, en una larga fila y se comunicaban entre ellos.
Taşınacağı akşam yavru Kalina'yı ayırıp sağlık havuzuna almak için suya ağlar attık.
La noche de la mudanza tuvimos que tender las redes para separarlas y llevar a Kalina, la bebé, a la piscina mediana.
Üretim programının bir numaralı kuralı insanlara karşı agresif tavırlar sergileyen bir hayvandan asla yavru alınmaması gerektiğini söyler.
En un programa de reproducción respetable la primera regla es no hacer reproducirse a un animal con antecedentes de agresión a los humanos.
Dört yavru katil balinayı Afrika'nın batı kıyısında çoğu katil balinalarla hiç çalışmamış eğitimcilerin olduğu bir parka nasıl gönderdiler?
EX SUPERVISORA DE VIDEO... por qué decidieron enviar a cuatro orcas jóvenes a un parque frente a la costa occidental de África con entrenadores que, en muchos casos nunca habían trabajado con orcas.
Hayır, hiç de bile Kevin bu yavru köpek gözlerine hiç dayanamam.
No, eso no es... Kevin... No puedo resistirme a estos ojos de cachorro.
Bu onlara, yırtıcılara karşı daha iyi bir şans verir. Ayrıca filler uzun mesafeler katettikleri için bu yavru sürüyü yolundan fazla alıkoymayacak.
Eso es para darles más oportunidades contra los depredadores y porque los elefantes suelen viajar grandes distancias, entonces este bebe no va a demorar mucho a esta manada.
Zebralar taya yakın hareket ediyor, içgüdüsel olarak sürünün yeni üyesini koruyorlar. Günün birinde bu yavru da yerel yaban hayatının hiyerarşisini kavrayacak.
Las cebras se mantienen cerca del potrillo, protegiendo instintivamente al miembro más nuevo de la manada quien eventualmente entenderá su rol en la jerarquía de la fauna local.
Bu dişi aslan yavru domuzlardan birini gözüne kestirdi ve çita gibi o da yavruları yakalamanın çok daha kolay olduğunu biliyor.
Esta leona ha divisado a uno de los jóvenes jabalíes y, como la chita, sabe que los animales jóvenes son mucho más fáciles de atrapar que los adultos.
Çiftleşmenin sonucunda bu iki yavru dünyaya geldi.
Ahora dio a luz a dos cachorros como resultado de su apareamiento.
Sadece bu da değil, hayvanların yabancılardan korkmaması, Burada "ada monotonluğu" adını verdiğimiz bir durum var. Böyle olunca, saldırganlardan saklanmak için harcanması gereken zaman yiyecek bulmak, eş bulmak ve yavru yetiştirmek için kullanılıyor.
No es sólo que los animales no sienten miedo a los extraños, la llamada "docilidad de isla", sino que el tiempo que se gastaría esconderse de los atacantes ahora se puede utilizar para encontrar el alimento, encontrar pareja y tener crías,
Ancak her yıl çiftleşmek ve bir yavru sahibi olmak için bir yerlere iner.
Estos dos vientos son el alma de las Galápagos.
Burada yavru domuzlar ve mezbahalık iri domuzlar yetiştiririz.
Criamos chanchos, y algunos puercos para sacrificar.
Yavru domuz için hiç hoş değildir herhalde, Bay Saltum.
¿ Esto no es placentero para un lechón?
Az önce 6 haberlerinde yavru domuzların kuyruklarını kesen bir adamın haberini gördüm ve acaba o saatte kaç çocuk ekran başında diye düşündün mü, merak ettim.
¿ Te das cuenta de la cantidad de niños que lo vieron? TV1 es un canal familiar.
Ama yavru domuzlar üzerindeki gösterinizin dramatik etkileri ses getirmiştir herhalde
Ha habido una fuerte reacción contra su tratamiento a los lechones.
Bilmem. Ne yapacağını söyleyebilirsin. Evet yavru domuzların kuyruğunun kesildiğini görmek çocuklar için zordur, bunu anlıyorum.
Por supuesto que no es agradable para los niños... ver que se les corte la cola a los lechones.
Eskiden yavru kurttum.
Fui una Águila exploradora.
Sen düğüne yavru hayvanların olduğu bir hayvanat bahçesi koymak istedin.
Tú querías tener un zoo para acariciar crías de animales en el banquete.
Çok istediğim Yavru Hayvan Hayvanat Bahçesi için!
¡ Para el zoo para acariciar crías de animales que quería!
Haneye tecavüz eden yavru köpekler için çok gerekli.
Creo que es ideal para educar a los cachorros a hacer sus necesidades.
Senin için hazırladığım bazı numaralara kıyasla Jordy yavru köpek sayılır.
Jordy era un simple cachorro...
Bir çok yavru türü kendine has bir ipek kullanır.
Ellos mastican la materia orgánica lo que ayuda a crear suelo.
ve yavru deniz analarından, bir çok genç balığa kadar.
Y los tiburones martillo festoneados, que hoy se congregan aquí en un numero tal que no se encuentra en ninguna otra parte del mundo.
Aslında, bazıları her mevsimde üç yavru yetiştirebilir.
Difícilmente podrían haber encontrado un lugar más diferente desde su casa polar y como respuesta, cambiaron.