Yere tradutor Espanhol
93,983 parallel translation
Sopayı yere at.
Suelte el bate.
Seni gideceğin yere bırakayım istersen.
¿ Quieres que te lleve a algún lugar?
Ben... ben başka bir yere gideceğim.
Iré a otra parte.
Onlar buraya taşınır, ben de başka yere.
Quizá ellos puedan mudarse aquí y yo quedarme allí.
Yeni bir yere taşınmak hiç kolay olmaz.
No es fácil estar en un nuevo lugar.
Tuan için çok endişelenmiştim. Dönemin ortasında okuldan alıp yeni bir yere getirmek üstüne bir de çok çalışmamız.
Yo me preocupé bastante con Tuan... trayéndole aquí a mitad del curso escolar a un sitio nuevo, con nosotros trabajando tanto.
Kalede dilediğin gibi dolaşabiliyorsun sahiller senin, istediğin yere gidersin.
Eres libre de recorrer el castillo, las playas, ir a donde quieras.
Sen de ordunu, gerçek ordunu alıp gitmedikleri yere geldin.
Y te llevaste tu ejército, tu verdadero ejército y fueron adonde no estaban.
Bir bakıma bugün geldiğin yere seni bu hançer getirdi.
De una forma, esa daga te ha convertido en lo que eres.
Düşmanının götürdüğü yere gitme.
No vayas a donde te lleva tu enemigo.
Senin yüzünden işimi başka bir yere taşımam gerekecek.
Gracias a usted, tendré que llevar mi negocio a otro lado.
Bir yere gidip oturabilir miyiz?
¿ Podemos ir a alguna parte a sentarnos?
Arabayla turladım. Kimmy'den aldığım kaydı bir yere atacaktım.
Acabo de darme una vuelta... y he estado pensando en las grabaciones que conseguí de Kimmy... iba a deshacerme de ellas.
Şeytanın bir yere yerleşip üç eyaletlik alanda mı kalacağını sandın?
¿ Crees que el diablo es local? ¿ Que se queda en el área de los tres condados?
Ben burada olduğum sürece hiçbir yere gitmez.
Mientras esté aquí, no irá a ninguna parte.
Şu tuğlalar her an yere düşebilir.
Los ladrillos caerán en cualquier momento.
Onu yere indir.
Siéntalo.
Bir yere gitmeyecekler, değil mi?
No se irán a ninguna parte, ¿ no?
Bir yere de gitmiyoruz.
Y tampoco nos iremos.
Yirmi dakika içinde cevap vermezsek bulunduğumuz son yere polis gönderecekler, değil mi?
Si no respondemos en 20 minutos, enviarán a un patrullero hasta nuestra ubicación, ¿ no?
Neler olduğunu bana anlatana kadar hiçbir yere gitmiyorum.
No, Kevin. No voy a ningún sitio hasta que me digas qué pasa.
Evrenin söylediği yere gidiyorum.
Voy donde el universo me dice.
Doğru yere geldiniz.
Habéis venido al lugar adecuado.
O tavşan deliğini gidebildiği yere kadar takip ettim..
He seguido esa madriguera hasta donde llevaba.
Gitmek istediğin yere seni ben götürebilirim.
Puedo llevarte a donde quieras ir.
Yere yatırın.
¡ Sostenlo!
Yere yatın.
¡ Al piso!
Onlara Alison'ın tedavi olduğu yere gittiğimi söyledim. Doktoruyla konuştuğumu.
Les dije que fui a la institución donde estuvo internada Alison para hablar con su doctora.
Hiçbir yere gidemezsin, böyleyken değil.
No puedes irte a ninguna parte, no así como estás.
Bak, seni ihtiyacın olduğu kadar dinleceğin bir yere yollayacağız.
Mira, te enviaremos a algún lugar donde puedas descansar lo que necesites.
Lütfen silahlarınızı indirip yere yatın ve güvenlik birimi sizi...
Bajen sus armas, tírense al suelo...
İkimiz gidip Charlotte'yi bulacağız ve seni güvenli bir yere götüreceğiz.
Tú y yo vamos a encontrar a Charlotte y vamos a llevarte a algún lugar seguro.
Güvenli bir yere gidin.
Pónganse a salvo.
Ne olur! Seni güvenli bir yere götüreceğim.
Voy a llevarte a algún lugar seguro.
- Seni güvenli bir yere götüreceğim.
- Voy a llevarte a algún lugar seguro.
Gereksiz yere dikkat dağıtır.
Demandas fastidiosas. Distracción menor.
Görevimin başında olduğum sürece paraya dokunamam ya da bir yere aktaramam.
No puedo tocar el dinero ni manejarlo mientras esté en el cargo.
O tarafa bok atıp yanlış yere basarsak kendi bokumuzda boğuluruz.
Limpiamos ahí dentro y pisamos mal, y estaremos todos agitando jarras fuera del Colegio de Abogados.
"Hanımlar" tarafından takip edildiğimiz için ben hiçbir yere gidemiyorum.
Yo no puedo ir, me seguirían nuestras damas de compañía.
Bir sandalye çekin ve yere oturun. "
Levanten una silla y siéntense en el suelo ".
Zaten her yere gelmeyecekti.
Él no habría venido de todos modos.
Bir öğüt vereyim, kaçmak seni hiçbir yere götürmez. Seni lanet bir gölge gibi takip eder.
Lo que te digo es que huir es una mierda, te sigue como una puta sombra.
Profesör Bigby... bütün savaş büyülerini kampüsün içinde bir yere sakladı.
La profesora, Bigby, insinuó que había escondido todos los hechizos de magia de batalla en alguna parte del campus.
Bütün Savaş Büyüleri kütüphanede bir yere saklanmış.
Todos esos hechizos están escondidos en la biblioteca.
Sığınacak bir yere ihtiyacım var.
Necesito asilo.
Bir dakikalığına yere yatacaksın.
Quédate en el suelo un minuto.
Arabanı her yere park edebilmen için gerzeklere verilen plakalardan alabiliriz.
Podrías conseguir una de esas matrículas para tarados y te estacionas donde sea.
Yere yatın!
¡ Al suelo!
- Yere yat!
- ¡ Abajo!
- Yere yat, dedim!
- ¡ Al suelo!
Doğru yere geldin, Amanda.
BECKY :