Çıkmayacağım tradutor Espanhol
745 parallel translation
Ölünceye dek Eun-chae'nin karşısına çıkmayacağım.
Nunca volveré. Nunca volveré a ver a Eun-chae hasta que muera.
Hapishaneden çıkmayacağım. la la İslaheveleri beni özler la la SOKAK ÇOCUKLARININ LİDERİ
LÍDER DE LOS NIÑOS DE LA CALLE
Dışarı çıkmayacağım.
No voy a salir.
Çok teşekkür ederim, ama farklı yerden çıkmayacağım.
Se lo agradezco mucho, pero saldré por donde todos.
Tekrar dışarı çıkmayacağım.
No volveré a salir.
Çalılığa saklanacağım, sen gelmeden çıkmayacağım.
Puedo acordarme. Al arbusto hasta que vengas.
Artık yoluna çıkmayacağım, bir daha seni rahatsız etmem.
Te dejaré el camino libre, no volveré a ser un estorbo.
Kim olduğunu söyleyene kadar bu odadan çıkmayacağım.
No voy a salir de esta habitación hasta que me lo cuentes.
Bu gece çıkmayacağım.
Esta noche no salgo.
Ve asla çıkmayacağım!
¡ Nunca lo imaginé!
Karşı çıkmayacağım.
No me opondré.
Çıkmayacağım anne.
No lo haré, mamá.
- Artık sahneye çıkmayacağım.
- No me meteré más en esto.
Mendoza, adamlarını geri çek. Mahkemeye çıkmayacağım. Yemin ederim.
Mendoza, no tema, no iré al tribunal, se lo juro.
- Dinlemeyeceğim. Çık dışarı! - Çıkmayacağım.
- Fuera. ¡ Knudsen!
Buradan çıkmayacağım.
No me moveré.
Evet, Larrabee Binası, ama yukarı çıkmayacağım.
De acuerdo, es el Edificio Larrabee, pero no voy a subir.
- Evet! Üniformayla çıkmayacağım. Kesinlikle hayır.
No llevare el uniforme.
- Yukarı çıkmayacağım, zaman yok.
No voy a subir, Lu. No tengo tiempo.
- Ahıra giden yola çıkmayacağım.
- Yo no pasaría junto al establo.
- Buradan çıkmayacağım.
- No voy a hacerlo.
Sakın buradan çıkmayacağımı sandığını söyleme.
¿ Tú crees que no voy a salir nunca de este vertedero?
Ayrıca Bayan Kittredge'la yemeğe de çıkmayacağım.
Y no voy a comer con la Srta. Kittredge, ni tampoco a cenar.
- Ama dışarı çıkmayacağım.
- Pero si no voy a salir.
Bunu yapamam, efendim, çünkü duruşmaya çıkmayacağım.
No puedo hacerlo, señor... no iré a someterme a juicio.
Ve emin olun ki ben de çıkmayacağım.
Y yo desde luego no pienso subir.
Buradan hiçbir zaman çıkmayacağım.
Nunca saldré de aquí.
Mars'a gittiğimde "METEOR" dan dışarı çıkmayacağım..
No iré a Marte en la "METEORO".
Bana söylediklerinin dışına çıkmayacağım.
No me opondré a lo que me dijiste.
- Oh, hayır, çıkmayacağım.
- Ah, no.
Senato'nun kararına karşı çıkmayacağım.
¡ Si te opones a su voluntad...! No me opondré al Senado.
Bu kasabadan hiç çıkmayacağım.
- Nunca saldré de este pueblo.
Hemen burdan çık.Çıkmayacağım.
Pues vete de aquí. - ¡ No!
Kızmayın! Sevgili kızınızla, bir daha asla çıkmayacağım.
No voy a salir con su queridísima hija nunca más.
Hayır çıkmak istemiyorum, çıkmayacağım.
No, no quiero salir. No quiero salir.
- Çıkmayacağım.
- No pienso subir.
Kürsüye çıkmayacağım.
No pienso subir al estrado.
Bundan böyle sözünüzden dışarı çıkmayacağım.
A partir de ahora, siempre os obedeceré.
- Oraya konuk olarak çıkmayacağım.
- No pienso asistir. - ¿ Qué?
Bu gece olmaz. Dışarı tekrar çıkmayacağım.
Yo no soy esa clase de hombre.
Gidiyorum, çıkmayacağım.
Yendo, no subiendo.
Hayır! Aptalım ben, O pabuçların sen yaşadığın sürece çıkmayacağını hatırlamalıydım.
No recordaba que nadie puede quitarte esos zapatos mientras sigas viva.
Tek bilmek istediğim, küçük hanımın yarın benimle öğle yemeğine çıkıp çıkmayacağıdır.
Solo quiero saber si comerá mañana conmigo.
Al bakalım, sorun çıkmayacağından emin misin?
¿ Puedes manejarle?
Kendi haber ajansım adına konuşacak olursam Majestelerinin inancının haksız çıkmayacağına inandığımı söylemeliyim.
Hablando en nombre de mi propio servicio de prensa creemos que la fe de Su Alteza no es injustificada.
Burada konuştuklarımızın, bu kapıdan çıkmayacağını biliyorum, dinliyorum.
Me imagino que se quedará entre nosotros dos. Adelante.
Teşekkürler George. Karımın karşı çıkmayacağını düşündüm.
Pensé que a mi esposa no le molestaría.
Münasebetsiz bir şey, ama bu anlaşmayla bir bağlantım olduğundan beri kartel için bir sıkıntı çıkıp çıkmayacağı hep içime bir tasa oldu.
Tengo un problema. Fue todo idea mía. No puedo causar problemas al grupo.
# Doğma büyüme Slovakız,... # #... bu işten eli boş çıkmayacağız. # # Ölümüne savaşalım, ölümüne çarpışalım, Slovaklar kendi yurtlarını yönetene kadar. #
Somos eslovacos de raza nadie se quedará con las manos vacías, pelear hasta la muerte, pelear duro, hasta que los eslovacos gobernemos...
Asla yürüyüşe çıkmayacağız, tamam mı?
Ya no más paseos, ¿ de acuerdo?
Artık yürüyüşe çıkmayacağız, tamam mı?
Ya no más paseos.