Çıkmak mı tradutor Espanhol
2,476 parallel translation
Çıkmak mı?
quieres decir...
- Kılıcınız kınından çıkmak mı istiyor?
¿ Le pica la espada para sacarla?
- Otomatik pilottan çıkmak mı?
- ¿ Piloto automático?
Salı günü dışarı çıkmak mı?
¿ Salir un martes?
Jonathan ne zamandır Alexis'le çıkıyor. Çıkmak mı?
¿ Cuánto tiempo llevan saliendo Jonathan y Alexis?
Tripp'le çıkmak mı istiyorsun?
¿ Quieres salir con Tripp? No.
Hey, dışarı çıkmak için yardım etmemi ister misin?
Hey, necesitas ayuda para salir?
Bak, bu konuda haklı çıkmak istemiyorum, tamam mı?
Eehh, mira, no quiero tener la razón acerca de esto, de acuerdo?
Gittiğin günden beri hayatım kapana kısılmış gibi ve artık o kapandan çıkmak istiyorum.
Es como si mi vida se hubisese parado aquel día cuando te fuiste, y necesito desatascarme.
Buradan çıkmak için başka bir yol var mı?
- ¿ Hay otro modo de salir de aquí?
Biri dışarı çıkmak istedi, yani, ne bileyim, ne yapacağımı bilmiyorum.
Hoy es Domingo de Pascua, ¿ no? No sé que debería hacer.
Çıkmak zorundayım.
Me tengo que ir.
Buradan çıkmak zorundayım. Kapat çeneni!
Tengo que salir de aquí de una puta vez. ¡ Cállese!
Sanırım yemeğe çıkmak için iyi bir vakit. - Ne dersin?
Este lugar es tan bueno como otros para almorzar. ¿ Qué te parece?
Bu arada, yemeğe filan çıkmak istersen kapım daima..
Y, por cierto, si alguna vez quieres cenar o algo, mi puerta está siempre...
- Arenaya çıkmak için çok yaşlıyım, demiştin.
Dijiste que eras muy viejo para salir a la cancha.
- Pencereden dışarı çıkmak zorunda mı kaldın?
- Tubiste que subir y salir por la ventana?
Seni vurmak için aracımdan asla çıkmak zorunda kalmayacağımı fark ediyorsun.
Si te das cuenta, no tengo que salir nunca de mi vehículo para dispararte.
Çıkmak için iznine ihtiyacımız yok ama bu Ha Ni için önemli.
Aunque no necesito tu aprobación para salir con ella... Ha Ni se siente mal por eso.
Dışarı mı çıkmak istiyorsun?
¿ Quieres salir?
Artık benimle çıkmak istemezsen kesinlikle anlarım.
Entenderé completamente si no quieres volver a salir.
Erken çıkmak için elimden geleni yapacağım.
Trataré de llegar temprano, ok?
"Bacağım yok ama sizinle çıkmak istiyorum" mu?
"¿ No tengo piernas, pero quiero invitarte a salir?"
Bu gece yemeğe çıkmak istemezsiniz sanırım, değil mi?
- ¿ No querrías cenar esta noche...?
Şimdi, hepimiz tehdit altında olduğumuz için çıkmak zorunda kaldım.
Y ahora me veo obligado a levantarme porque todos estamos amenazados.
Oyunu oynamak için bu benim son şansım. Girdiğim yerden çıkmak için.
Es mi última oportunidad para jugar bien... e irme como llegué.
Buradan çıkmak için tek şansım kardeşlerimi galebe çalmak ve Olimpos'a hükmetmek.
Mi única posibilidad de salir de aquí es derrotar a mis hermanos y tomar el control del Olimpo.
Önden çıkmak zorunda kalmayalım.
Para que no salgamos por enfrente.
74 tane Lorenzo Bartolini var ve keşif avına mı çıkmak istiyorsun?
¿ Setenta y cuatro Lorenzo Bartolini, y tú insistes en buscarlo?
Hadi gel canım, tura çıkmak ister misin?
¿ Recorrido de la ciudad?
Biriyle ikinci kez çıkmak yerine birlikte bir eve taşınacak tanıdığım tek kişi sensin.
Eres la única que se muda con alguien en lugar de tener una segunda cita.
Sayın Başbakanım, demek istediğimiz bazı konularda daha mutedil adımlar... Eğer önümüzdeki seçimlerden galip çıkmak gibi bir umudumuz olsa bile...
El punto es, Primer Ministro, que debemos moderar el ritmo si aún queremos tener esperanza de ganar las próximas elecciones.
Madem o balkona çıkmak istiyoruz, o halde ne mal olduğumuzu göstermemiz lazım!
Si vamos a ser los chicos en el balcón, tenemos que mostrar esta ciudad lo que es lo que!
Bu akşam tekrar dışarı çıkmak istemiyorum sanırım.
Amigo, realmente no me siento bien para salir esta noche.
Evet. Ben Jack Sparrow emrinde sefere çıkmak için katıldım, bir sahtekar değil.
Yo firmé para zarpar con Jack Sparrow, no con un impostor.
Evet, sanırım kişisellikten çıkmak istediğim albüm, takip etme olayından dolayı No Code'tu, evimin önüne bir duvar ördüm, peki.. peki neden?
Creo que con el que quise poner impersonal fue con "No Code" por los problemas de acosadores.
Takımıma arka çıkmak hoşuma gidiyor.
Me gusta defender a mi equipo.
Onla çıkmak falan tarzım değil
O en los que Worf se vuelve todo un gángster. Oye, ¿ sabes a quién me encontré?
Yardım etmek isterdim ama çatıya çıkmak hastane kurallarına aykırı.
Aunque quisiera ayudarle, las normas del hospital prohíben subir a la terraza.
Leela, buradan hemen çıkmak zorundayım.
Leela, tengo que salir de este lugar pronto.
Evet Leela, ne olursa olsun, buradan çıkmak zorundayım.
Sí, Leela, tengo que dejar este lugar por cualquier medio posible.
Bu sırada, erkekliğin gizemlerini anlamaya doğru yaptığım yürüyüşte bana öyle geliyordu ki, Mary Clear'le çıkmak çok fazla anlayış gerektiriyordu.
Mientras tanto, en mi marcha hacia la comprensión de los misterios de la inminente madurez se me ocurrió que andar de novio con Mary Clear podría proveerme una buena perspectiva.
Altta ölmek istemiyorsam, çıkmak için ne halt gerekirse yapmalıyım.
Y si no quiero morir en el fondo, tengo que hacer lo necesario para salir.
Merhaba çocuklar, şöyle kısa bir yürüyüşe çıkmak isteyen var mı?
Hola, chicos. ¿ Quieren dar un paseo?
Fabrika katından çıkmak zorundaydım.
Tenía que salir de la fábrica.
Hemen çıkmak zorunda mısın?
¿ Tienes que irte de de inmediato?
Eski tarz, aynı sıkıcı şarkılarla, aynı sıkıcı koreografiyle çıkmak ve ailenizden aynı tekdüze alkışı mı duymak istiyorsunuz?
¿ Quieren hacerlo como antes, con las mismas canciones aburridas la misma coreografía sosa, el mismo aplauso poco entusiasta de mamá y papá?
Bana ihtiyacın olur da çıkmak istersin diye kapına çocuk kilidi takacağım.
Me anticipé y le puse el seguro para niños a tu puerta, así que vas a necesitarme si quieres salir.
Omuzlarımın üstüne çıkmak ister misin?
¿ Quieres subirte a mis hombros?
Kostüm giyip çıkmak falan mı?
¿ Disfrazarse y todo eso?
Mahalleden çıkmak için taksi bulamadım.
No podía conseguir un taxi a la salida de la parroquia.