English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ A ] / Ama ona

Ama ona tradutor Francês

12,575 parallel translation
Ama ona artık beş kuruş vermem.
Mais il n'aura plus d'argent de moi.
Ama ona bir şey götürmezsem bunları imzalamayacağını söyledi.
Mais il ne signerait pas à moins que je lui amène quelque chose.
Ama ona baba falan demiyorum eğer merak ettiğin buysa.
Mais je ne l'appelle pas "papa" ou autre, au cas où tu demandes.
Kızmanı ve benden uzaklaşmanı istemiyorum ama ona hayır diyemem.
Et je ne veux pas te gonfler et je ne veux pas que tu t'enfuis, mais je ne peux lui dire non.
Ma'an'da bir yerde ama ona ulaşamıyorum.
Il est quelque part à Ma'an, je n'arrive pas à le joindre.
- Ama ona yaptığımız şeyden sonra?
Nous l'étions. Mais après ce que nous lui avons fait?
Bunların hepsinden pekala kurtulabilirsin. Ama ona olduğun kadar bana da sadık olursan.
Tu pourrais survivre à tout cela, si tu étais aussi loyale envers moi que tu ne l'as été envers lui.
Ama ona elektrik verebilir dondurabilir ya da hatta bir bombayla patlatabiliriz.
Mais on pourrait l'électrocuter, on pourrait le geler ou même le faire exploser...
En yakın arkadaşım canından oldu. Ama ona yaraşır bir savaş yerine yaban köpeklerinin tuzağı kurban gitti.
Mon cher ami, une vie gachée pas dans une bataille... mais dans une embuscade de chiens peints.
Hayır. Ama ona güveniyorum.
Pas encore, mais je le crois.
Bazı düzeylerde, onu kıskandırmış olabilir ama ona zarar vermek isteyeceğini sanmıyorum.
Quelque part, il était peut-être jaloux, mais... il ne lui aurait pas fait de mal.
Nedenini hatırlamıyorum ama ona tokat attım.
Lisa s'est disputée avec moi. Je ne me souviens pas pourquoi, mais je l'ai giflée.
20 papel saydım ama ona ben.
Mais ce truc coûte 20 billets.
Ama ona boyun eğmek zorunda değilsin.
Mais tu n'as pas besoin de lui céder.
Ama 30 dakika önce Van Zant programdan birinin ona çıkardığı bir giriş kartıyla binaya giriş yapmış.
Mais il y a une demi-heure, van Zant est entré dans le bâtiment avec un laissez-passer de jour demandé par quelqu'un du show.
Sid'in ona "Saturday Night Tonight" için borcu varmış ama Sid ona ödemeyince benim programdaki hisselerimi almak istedi.
il prétendait que Sid lui devait de l'argent pour "S.N.T." mais comme Sid ne payait pas, il voulait que je cède mes parts du show par écrit.
Haklısın, gitmeden önce sana danışmalıydım ama kayıtlara geçsin, bana güvenmesi yerine ona güvenmemeyi tercih ederim.
Tu as raison, j'aurais dû te le dire avant d'y aller, mais pour info, au lieu de lui faire avoir confiance en moi, J'ai fini par lui faire confiance. - Mike...
Ona gitmenin bir yolunu bulacağım. Ama ilk önce onun hakkında her şeyi öğrenmeliyim.
Je trouverai un moyen de l'atteindre, mais d'abord, je dois tout savoir de lui.
Bu arkadaşını kurtarmayacak ama bunu ona yapanları cezalandırabilir.
Je sais cela ne sauvera pas ton ami, mais ça servira à punir les responsables.
Sharon birkaç gündür çete cinayetleriyle meşgul. Ama eninde sonunda ona ne diyeceğime karar vermem gerekecek.
Sharon a été occupée avec ce meurtre de gang ces derniers jours, mais finalement, je dois choisir entre ce que je vais lui dire et...
Christa'nın sevgilisinden ayrıldığını biliyordu ve ona çıkma teklif etti. Ama kız çok net bir şekilde reddetti.
Il savait que Christa et son petit-ami avaient rompu, et il voulait lui demander de sortir avec lui, et elle a été très ferme en lui disant non.
Ona çok dikkatimi vermemiştim. Ama sonra 7 araba 405'te birbirine girdi...
Je pensais pas à lui, puis une voiture a embouti la mienne...
Ama sen... Ona aşıksın.
Mais toi... tu l'aimes.
Gabriel bir ay içinde bütün insan ırkını yok edebilirdi ama insanlık ona 25 yıl karşı koyabildi. - Senin sayende.
Gabriel aurait pu éradiquer la race humaine en un mois, et pourtant les humains sont restés à ses côtés pendant 25 ans grâce à toi.
Adam ona odaklandığımızı biliyor olabilir ama şu an ondan bir adım önde olabiliriz.
Même s'il sait peut-être que nous l'avons dans le viseur, nous avons peut-être enfin un peu d'avance.
Ona durmasını söyledim. ama durmadı. ve ben de...
Je lui ai dit d'arrêter, mais il ne l'a pas fait, alors...
Yani ona zarar vermek istememişsem ama yanlışlıkla içeri girip gerçekte nasıl göründüğünü görmüşsem?
Je n'aurais pas voulu la blesser mais... Et si je me baladais et que j'ai vu son vrai visage?
Arkadaşları ona Gilly der ama ben Chester Cheeto diyorum.
Ses amis l'appellent Gilly, mais je l'appelle Chester Cheeto.
Yaşlılık aylığı, birikimi, her şeyi vardı. Ama işe gitmeye devam etti, çünkü insanların ona baktığında bir doktor gördüğünü söylerdi.
Elle avait une retraite, des économies, mais elle retournait travailler parce qu'elle disait que quand les gens la regardait, ils voyaient un médecin.
Ona gerekli şeyleri sağlayacak doğru insanlarla işini ayarlamış ve kaçmış. Ama asıl derdi kaçmak değildi.
Il a parlé aux bonnes personnes, obtenu les bonnes choses, et il s'est échappé, mais pas pour s'enfuir.
Ona dinletmekten nefret etmem gerekirdi ama etmezdim.
Je devrais détester l'écouter, mais non.
Pizza çantasının daha iyi olamayacağını düşünüyordum ama Edie Teyze'nin oksijen tüpü arabası ona yepyeni bir taşınabilirlik getirdi.
Et je ne croyais pas que le sac à pizza pouvait s'améliorer mais le poser sur le chariot à oxygène de Tante Edie lui donne une toute nouvelle portabilité.
Hadi ama Mike. Ona yardım eder misin?
Mike, tu veux bien l'aider?
Sana ne söylediğinden emin değilim ama senin yerinde olsaydım ona hayal gücünü ifade etmek için daha münasip yollar bulmasını söylerdim.
Je ne sais pas ce qu'elle vous a dit, mais si j'étais vous, je lui dirais de trouver un moyen plus approprié de gérer son imagination.
Ve açıkçası bununla nasıl baş edeceğimi bilmiyordum... ama en önemlisi ona her zaman davrandığım gibi davranacaktım. Benimle eşitmiş gibi, kardeşim ve dostum gibi.
Mais j'allais le traiter comme je l'avais toujours fait, comme mon égal, mon ami et mon frère.
Ve ilk başta yabani kediydi ama daha sonra mı diğerleri ona katıldı?
Et au début, c'était juste le serval, puis le reste des animaux s'y est mit?
Ama bunu ona nasıl yaptıracağız?
Mais comment le convaincre de faire ça?
Ona yardım etmek istiyoruz, ama bunu için önce onu bulmalıyız.
On veut l'aider, mais on doit d'abord le trouver.
Ama bu şey her neyse, ona yön veriyor gibi.
Mais peu importe ce que c'était, c'est ce qui le poussait à agir.
Ama Dominic bunu bilmiyor ve Mike'la ikimiz ona kartlarımızı aynı anda verdik.
Mais Dominic ne le sait pas, Mike et moi lui avons donné notre carte en même temps.
Neler hissettiğinizi hayal bile edemem. Ama bu röportajın sadece ona faydası olmayacak Senatör.
Je ne peux pas imaginer ce que ce que vous devez ressentir, mais cette interview n'est pas juste pour l'aider, Sénatrice.
Ona ihtiyaç duydun, onu kullandın, onunla var oldun. Ama onu hiç sevmedin!
Tu avais besoin de loin, tu as coexisté avec lui, mais tu ne l'as pas aimé!
Ona göre akıllıca olan hamle düşünmeye değer olan hamledir. Ama ne var biliyor musun?
Dans son bureau, le bon choix est le seul qui compte, mais vous savez quoi?
Zekiydi ama yakınlaşmaya başladığımızda her şeyi ona anlatmadığımdan şüphe etmeye başladı.
était brillant, mais comme nous étions très proches il a commencé à se douter que je ne lui disais peut être pas tout.
Pym Partikülü hakkında bir takım söylentiler duymuş ve formülümü yeniden yaratmayı saplantı hâline getirdi ama bana karşı komplo kurup kendi şirketimden beni attırsın diye ona yardım edemezdim.
Il a entendu des rumeurs concernant la particule Pym. et il n'a eu qu'une idée en tête. Recréer ma formule.
Tamam, peki, ona 5 bin dolar teklif etmiştim, ama 20 bin dolara yükseltti.
D'accord, je lui ai offert 5000 $, mais il a fait monter les enchères jusqu'à 20 000 $.
Lisa, Ken'i seviyordu, ama bazen ona kötü davranabiliyordu.
Lisa aimait Ken, mais elle était parfois méchante avec lui.
Şey, pek sayılmaz, ama sanırım olayları kendi kendisine açıklaması için ona bir yol sundum.
Pas vraiment, mais je pense que je lui ai permis de s'expliquer tout seul.
- Hayır. Ama düşündüm ki polis ona pazartesi günü saldıran adamı ararken belki ben de bunu sonsuza dek durdurabilirdim.
Mais je pensais que comme la police cherchait l'homme qui l'avait agressé lundi, je pourrais peut-être mettre fin à tout ça.
Ona gereğinden fazla vurmuş olabilirim, ama emin olmam gerekiyordu.
Je l'ai peut-être frappé plus que nécessaire, mais j'avais besoin d'en être sûre.
Geri döndüğümde benden duymasını isterim ama geri dönemezsem bunu ona vermeni istiyorum.
Je lui expliquerai moi-même à mon retour. Mais si je n'ai pas cette chance, je veux que tu lui donne ceci.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]