Ona göre tradutor Francês
2,649 parallel translation
Ona göre hayat çok basit.
C'est le genre de gars pour qui tout est facile.
Rakibini iyi okuyup ona göre davranma taktiğini görmüş oldun.
Il suffit de lire en son adversaire et de jouer en conséquence.
Ona göre büyücüler ve Muggle'ların kanının karışması sapkınlık değilmiş ve teşvik edilmeliymiş.
Le mélange de sang sorcier et de sang moldu ne serait pas une abomination, mais une pratique à encourager.
Ona göre bu Kod Dört'tü.
Un signe, pour lui.
Ona göre onlar uyumsuz insanlarmış, bir yere ait olmaya çalışan.
Il dit que c'est une bande de gens décalés - - Je dois me préparer.
Tekrardan hepsini giyip soyunmanı sağlarım ona göre.
Tu vas devoir le refaire.
"Kural yok" dedin. Ben de ona göre davrandım.
Je pensais qu'il n'y avait pas de règles.
Yoksa elime düşersin, ona göre.
Je pourrais en profiter.
- 10 dakika, ona göre.
- Hé. Dix minutes, maximum.
- Hindistan cevizim var ona göre.
J'ai de la noix de coco.
Ona göre o da istemiyor.
L'ivrogne veut pas, non plus.
Ama geri alacağım ona göre.
Tu me le rendras tout à l'heure.
Pekala, tamam, ama düğün hediyem bu ona göre.
Bon, d'accord, mais c'est mon cadeau.
Şu siparişi hazırla, ona göre karar veririz.
Occupe-toi de cette commande. On verra ensuite.
Ona göre bunlar gerçek.
Selon lui, le fait est avéré.
Kendisini bulmaya çalışıyor. Manhattan tam ona göre bir yer.
Il se cherche et Manhattan est le bon endroit pour ça.
Ama meyvesi de ona göre şimdi.
Mais c'est un cadeau, non?
Ona göre sadece üç eşcinseliz.
Il voit juste trois homos.
Adını ben koyacağım ona göre!
Promets que je choisirai le prénom.
Bir kimliğe bürünmek, ona göre aşırı kolaydır. Dalga bile geçerdi.
Voler une identité, c'est rien pour lui, ça l'exciterait.
Kız arkadaşım, uyuşuk olduğumu düşünüyor. Ona göre, iş ortamları profesyonel olduğu kadar, sağlıklı ve sosyal bir yer de olabilirmiş. Bence yanılıyor.
Ma petite amie dit que je suis trop coincé... et qu'un lieu de travail peut être social autant que professionnel.
Yani, her şeyi ona göre ayarlamıştım. - N'aber, baba?
- J'ai tout misé là-dessus.
Ona göre, arkadaşlığımız hiç yaşanmamış gibi.
Elle fait comme si on avait jamais été amies.
Evsiz olup olmadığımı öğrenip, ona göre beni öldürecek misiniz?
Tu veux savoir si je suis SDF? Et me tuer?
Ona göre orada yaşamamın tek nedeni bana borçlu olmasıydı.
Pour lui, la seule raison de ma présence était sa dette.
Yuva kurmak ona göre değildi.
Elle n'était pas du genre à se ranger.
Türf mantarı ve jambon soslu soğuk kabak çorbası. Sunumunu ona göre yap.
C'est une soupe froide de courgettes avec une émulsion de truffes noires et un précipité de lardons.
Önce ateş edip sonra soru soracağım, ona göre.
Je suis en mode "tire d'abord, réfléchis après".
Tom'un ne zaman geleceğini öğreneyim ki fırını ona göre ısıtayım. Yemek pişirmekten de bahsetmiyorum.
J'attends des nouvelles de Tom, pour savoir quand allumer le four, et je ne parle pas de celui de la cuisine
Hayır, hayır. Ona göre ben aptalın tekiyim. - Her şeyi kendi yapıyor.
Il est persuadé que je suis idiot et qu'il a tout fait.
Ona göre herşey kendiyle, ailesiyle ve problemleriyle ilgili.
Lynn ramène tout à elle, sa famille, ses problèmes. Je sais.
Yirmi dakikaya buradan kaçıyoruz. Ona göre.
On va décoller d'ici une vingtaine de minutes.
Biz de ona göre davranırız,
Alors, il faudra agir en conséquence.
Burası ona göre değil.
C'est pas pour elle.
Ona göre herşey yolunda.
Il pensait le prix demandé trop élevé.
- Ona göre ayar yapmıştık.
- C'est celle qu'on voulait.
Şişman olamaz, ona göre.
Pas de grosse. Conneries.
Liv ayarladı. Dışarı çıkıyoruz. Ona göre buluşalım.
Liv a proposé de sortir pour faire vraiment connaissance.
Evet, ama mesele şu ki asil kıza göre ona...
J'ai pu lui causer quelque tort,
Son uyarı, ona göre.
Dernier avertissement!
Bu ormana onu aramaya geldiğine göre ona değer veriyor olmalısın.
Cette fille, tu dois y tenir beaucoup pour venir la chercher ici.
Ona kimse yaklaşamadı. Bugün diğerlerine göre açık ara önde.
C'est celle qu'il faut battre aujourd'hui.
Tüm rahiplere göre Ambrosio, çalışkanlık ve sadakat örneğiydi. Herkes ona saygı gösterir, fakat bir yandan da kıskançlık beslerlerdi.
Au fil du temps, Ambrosio devint un modèle de rigueur et de vertu, forçant le respect mais aussi la crainte des autres frères.
Kendisini uyarmak isterim, Illinois kanunlarına göre ona danışabilirsiniz ama kovuşturma sırasında konuşamaz. - Anlaşıldı mı?
Selon le statut de l'Illinois, vous pouvez la consulter, mais elle ne parlera pas.
Stefan benden önce geldiğine göre bu işi kendi bildiğim şekilde yapmadan ona izin vereceğim ki benim yolum daha kanlı olacak.
Comme Stefan est arrivé avant moi, je le laisse essayer à sa façon avant de recourir à ma façon, un peu plus sanglante.
Görünüşe göre Brutus bizim ona verdiğimiz radyo pillerini yutmuş.
- Bonne chance! Apparemment, Brutus a avalé les piles de la radio qu'on lui a donnée.
Ama Bay Chance'e göre, ona tuzak kurulmuş bu kasanın içinde ne varsa onun kurtulmasına yardımcı olabilir.
Selon M. Chance, il a été piégé. Ce qui est là-dedans peut l'innocenter.
Ethan ın söylediğine göre... sen ona A.N.A paneli sipariş etmesini önermişsin.
Donc Ethan me dit qu'il a demandé un test des AC d'après votre recommandation.
Bana göre asıl büyük şok, genel olarak vampirlerin, kurt adamların ve hayaletlerin varoluşlarından da öte, hayaletler de var bu arada, ona geleceğiz. O ana kadar yaşamama izin verilmesiydi.
Je crois que le plus gros choc pour moi, plus que d'apprendre l'existence des vampires, des loup-garous et des fantômes... oui, il y a des fantômes aussi, mais on verra ça plus tard... ç a été de comprendre que, jusqu'à ce moment-là, on m'avait autorisé à vivre.
Bu, ilk ve son ona göre.
- C'est pareil qu'à ma dernière prison. - Ouais.
Görüyorsunuz işte, ölüm anında yapılan bir suçlamaya benzetilen söz, aslında Harry tarafından ve anlatılana göre yüzünde bir gülümseme ile dile getirilen bir aşk yemini olmuş ona tıpkı dilediği gibi, kendi istediği koşullarda yaşama ve gerektiğinde ölme şansını veren ve onu tarif edilmez şekilde seven kadına son bir kez şapkasını çıkartması olmuştur.
Vous voyez, ce qui a été tourné comme une accusation d'un mourant était, en fait, qu'une ultime preuve d'amour, prononcé par Harry, qui comme on nous l'a dit, souriait, en reconnaissance d'un amour si indescriptible, qui lui a été accordé et qu'il souhaitait vivre et, si le besoin s'en faisait ressentir, de mourir avec ses propres mots.
gore 22
görev 62
göreceğiz 617
görevli 39
göreceğim 28
görevi 115
görev tamamlandı 49
göremedim 51
göreceksin 766
göremiyorum 394
görev 62
göreceğiz 617
görevli 39
göreceğim 28
görevi 115
görev tamamlandı 49
göremedim 51
göreceksin 766
göremiyorum 394
görevin 17
göreyim seni 19
görevim 43
göreviniz 18
görevimiz 59
göreyim 23
göremezsin 24
görebiliyorum 215
görelim 143
görev çağırıyor 20
göreyim seni 19
görevim 43
göreviniz 18
görevimiz 59
göreyim 23
göremezsin 24
görebiliyorum 215
görelim 143
görev çağırıyor 20