Anladık tradutor Francês
5,246 parallel translation
Anladık.
Oui je sais, c'est bon.
Anladık.
Je comprends.
Pekala Liam anladık.
D'accord Liam, je pense qu'on a compris.
Çetin çocuksun, anladık.
{ \ pos ( 192,220 ) } T'es un petit dur. J'ai compris.
- Anladık ki, aboneliğimiz yoktu.
- On n'avait pas d'abonnement.
Orasını anladık.
Je vois ça.
Oraya çantasını bırakmak için gittin. Bir gün önce Logan aynı çantayı taşıyınca, ikinizin yollarının kesiştiğini anladık.
Vous êtes allé là-bas pour déposer ce sac de sport et comme Logan portait exactement le même sac plus tôt cette nuit-là, on sait que vous vous êtes croisés.
Birbirimize ihtiyacımız olduğunu anladık.
On a réalisé qu'on a besoin l'un de l'autre.
Anladık, aşçı sensin.
J'ai compris, tu es un chef.
Anladık Jerry. Devam et.
Jerry, nous avons compris.
Her şeyi yanlış anladık.
On s'est trompés.
Şarbonun Eugene MacIntosh'ta olduğunu anladıktan sonra bir varsayım yaptık. O da insanları öldürmek istediğiydi.
On a supposé, en découvrant l'anthrax entre les mains d'Eugene MacIntosh, qu'il voulait tuer des gens.
- Tamam, anladık.
Bien. Voyons si tu me connais alors.
Evet, evet, orasını anladık.
Oui, oui, j'avais compris.
Evet, anladık, yeni erkek arkadaş, harika seks.
J'ai compris. Nouveau copain, sexe incroyable.
Anladık!
On a compris.
- Tamam, anladık.
- Tu sais quoi?
Tabitha Ryerson sayesinde kontrolünü kaybettiğini anladık.
Tabitha Ryerson nous indique qu'il a perdu le contrôle.
Coleman'ın bir yıldır burada olduğunu anladık da ölen bir şerifin yerini almış.
On sait que Coleman n'était là que pendant une année, mais écoutez-ça. Il a remplacé un sheriff qui est mort aussi.
Biz daha yeni anladık.
On vient juste de le découvrir.
Yanlış anladık.
- Nous avions tout faux.
Tamam, anladık bence.
- Je pense qu'on l'a
Hayır işi olduğunu anladık ama hayrı benim paramla yapıyorsun.
Je comprends que ce soit pour la charité mais c'est mon argent qui y passe.
İlk vah dediğinde anladık.
Nous avons entendu le premier hélas.
- Onu anladık.
On l'a compris.
Tamam, anladık. anladık.
Ok, on a compris.
Ama aynı zamanda yıllık kongrelerinizin de bir reklamını yapıyorsunuz ki anladığıma göre bunlar büyük bir hızla satılıyor.
Mais vous êtes aussi en promotion de votre convention annuelle, qui se vend à vitesse record, je crois.
Kız kardeşi iyi olduğunu söylüyor, ama benimle konuşmuyor anladın mı?
Sa sœur dit qu'elle va bien, mais elle ne veut pas me parler.
Bağışıklık sistemi anladığım kadarıyla...
Je pensais que son système immunitaire était...
O an, bu kızların birbiriyle arkadaş olmadığını anladım. Stacey etrafında, kendini iyi hissedebilmek için zayıflıklarından fayda sağlayabileceği insanlar olmasını istemişti.
'Stacey voulait juste des gens vulnérables à ses côtés qu'elle pourrait exploiter'pour se sentir mieux.
- Sanırım ne demek istediğini anladık.
Nous comprenons votre point de vue.
Kılık değiştirme konseptini anladın mı sen?
Tu connais le concept de déguisement?
Anladığım kadarıyla kardeşim ve adamları sizi aşikâr bir sıkıntı içindeyken bulmuşlar.
J'ai cru comprendre que mon frère et ses hommes vont ont trouvée en apparente détresse.
Anladım baba. Anladım artık.
J'ai compris, papa.
Anladığım kadarıyla halefinize özel danışmanlık yapıyormuşsunuz.
Je comprends que vous jouez au Conseiller Spécial avec votre successeur.
O kişi olduğunu anladığında, ona bağlılık yemini edersin.
Quand tu sais que c'est la bonne, tu prends un engagement à vie.
Sonra onu kızınızla konuşurken gördüm ve durumu yanlış anladım.
Quand je l'ai vu discuter avec votre fille, j'ai mal interprété la situation.
Tamam, tamam, anladık.
OK, OK, c'est bon.
Anladım. Sevgiline hiç açık seçik fotoğraflarını gönderdin mi?
Tu envoies parfois des photos sexy à tes copains?
Şunu anladım ki artık bu evin erkeği benim.
D'ailleurs, c'est moi l'homme de la maison, maintenant.
İşte o zaman benim S.H.I.E.L.D.'a, S.H.I.E.L.D.'ın bana olduğundan daha fazla sadık olduğumu anladım.
C'est là que j'ai réalisé que j'étais plus loyal au S.H.I.E.L.D. que le S.H.I.E.L.D à moi.
Bağlılık çatışması nasıl olacağını kestiremiyorsun, anladım.
des conflits de loyauté, vous n'êtes pas sûre de la façon dont ça va se passer. J'ai pigé.
Bu gee burada kalacağım. Çünkü otele vardığımızda Will Schuester'ın yaşlı bir sapık olduğunu ve ve tüm gece benimle yatmaya çalışacağını anladım.
Cheech and Chang, je reste ici pour la nuit, parce que j'ai réalisé en arrivant à l'hôtel que Will Schuester est un gros vieux pervers qui a essayé de coucher avec moi tout ce temps.
Anladım. Bu şekilde bir şeyleri başaracağımı düşündüm. Bunu artık nasıl bir arkadaş olduğuma dair bir örnek olarak alalım.
Je vois la façon dont je pouvais venir, mais utilisons ça comme un exemple de l'ami que j'essaie d'être maintenant.
Anladık, anladık.
Oui, oui, soyez juste là lundi matin.
Protestoculara olan kızgınlığımı da anladı.
Il a aussi compris ma frustration vis à vis des protestataires.
Kızını seviyorsan Kolombiya'ya asla dönme, anladın mı?
Et, si t'aimes ta fille, ne reviens jamais en Colombie. Vous comprenez?
Bu çok yazık çünkü yapmaya çalıştığımız şeyi herkesten çok sizin anladığınızı sanıyordum.
C'est dommage, parce que je croyais que vous compreniez notre projet mieux que d'autres.
- Balık yediğini anladım!
J'ai compris que t'avais mangé le poisson.
Baba öcü almak artık anladığım bir konu.
Venger un père... Est une raison... que je comprends à présent.
Bence artık arkadaş olmamalıyız. - Hayır, yanlış anladın galiba. Ben...
Je pense qu'on... ne devrait plus être amis.
anladım 3457
anladim 18
anladın mı 3957
anladin mi 16
anladın 107
anladın mı beni 67
anladınız mı 673
anladın mı şimdi 18
anladım efendim 33
anladım ki 24
anladim 18
anladın mı 3957
anladin mi 16
anladın 107
anladın mı beni 67
anladınız mı 673
anladın mı şimdi 18
anladım efendim 33
anladım ki 24