English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ A ] / Anlarsın ya

Anlarsın ya tradutor Francês

2,044 parallel translation
Böylesi doğru geliyor, anlarsın ya?
Je me sens mieux, tu vois?
Anlarsın ya, soyuldun...
- Bah, tu t'es fait tabasser, et...
Anlarsın ya, Nerdeyse arka cebine girecek gibiydi.
Elle était dans sa poche.
Anlarsın ya Phil.
Tu comprends, Phil?
Anlarsın ya.
Tu sais.
Umarım birini tanımak için gereken süreci hızlandıracak bir yol vardır, Anlarsın ya?
J'aimerais bien qu'iI existe un moyen d'accélérer le processus.
Evet, kafamın kesildiği bir resim olan evin içinde olmaktan rahat değilim. Anlarsın ya.
je ne suis pas a l'aise d'etre dans la maison de quelqu'un qui fait des dessins de nous tous mort?
Beni umursayan bir kadınla ölmek istiyorum, anlarsın ya.
Mourir en ayant quelqu'un qui tient à moi.
Ama bu sırrı kimseye söyleme çünkü bu tür şeyler okumamam gerek, anlarsın ya?
C'est notre secret, car je ne suis pas censé lire ça.
Yanına uzanabileceğimi düşündüm. Tıpkı çocukken yaptığımız gibi, anlarsın ya?
J'ai voulu me coucher à côté d'elle, comme quand on était petits.
Bu içinde bulunduğumuz durum da kötü bir porno gibi, anlarsın ya.
On dirait un mauvais porno, ça aussi.
Anlarsın ya, kısa mesajlar için.
Les pouces, pour écrire des textos.
Biliyorum ama... Anlarsın ya...
Je sais mais tu me connais...
Yüz ifaden, Becky. Biraz fazlaydı, anlarsın ya.
Ton expression, Becky, était un peu plus, tu sais?
Anlarsın ya, günlerden ne?
Vous savez, quel...
Yirmi yaşındaydı, anlarsın ya.
Il avait 20 ans, tu sais?
Evet ama anlarsın ya.
Oui, mais...
- Evet ama anlarsın ya.
- Ouais, mais... tu sais...
Senle güzel bir operasyon yürütüyoruz, anlarsın ya?
C'était un amuse-bouche, tu le savais?
Kızı öldüremezsin çünkü zaten ölü. Çok kötü bir cazibe, anlarsın ya?
Tu peux pas la tuer parce qu'elle est déjà morte.
80'indeyken bile, anlarsın ya.
Il était toujours actif à 80 ans.
Anlarsın ya...
Tu sais?
Anlarsın ya?
- Tu sais?
Anlarsın ya, ciğerlerindeki yanma hissi olur bütün hava tükenir ve yavaşça şuurunu kaybedersin.
Les poumons qui vous brûlent... par le manque d'air. Cette perte de connaissance progressive...
Tepkiydi. Anlarsın ya?
Rien de plus.
Anlarsın ya, ilişkimizin temelini bu konuyla atabilirdik.
Tu vois? Et on peut partir de là.
Çok otantik, anlarsın ya?
C'est si authentique, tu sais?
- Nasihatler falan veriyorum. Anlarsın ya? - Hoşuma gitti.
- Dropping Gems, tu connais?
Anlarsın ya? Ayrıca Leslie bir ilişkiden daha yeni çıktı ve ben de Justin'in onun eski sevgilisinin acısını atacağı bir adam ya da öyle bir şey olmasını istemedim.
Et Leslie sort d'une relation, je veux pas que Justin ne soit qu'un rebond, tu vois?
Anlarsın ya, karşılıklı iki anne olarak.
De mère à mère.
Anlarsın ya Winston, beni öldürmeye çalışmıyordu.
Tu vois, Winston, elle essayait pas de me tuer.
Mevkiinin her şey demek olduğu Amerika'ya geri döndüğümü kendime hatırlatmam gerek, anlarsın ya.
Je dois me rappeler que je suis de retour aux États-Unis, - où le rang fait tout.
Anlarsın ya, seninle gelemediğim için.
De ne pas pouvoir y aller avec toi.
Bir şeyler yapabilmeyi çok isterdim ama şirket politikası, anlarsın ya?
J'aimerais vous aider, mais c'est le règlement qui veut ça.
- Anlarsın ya, eğer tekne sallanıyorsa...
Si le bateau bouge, c'est que... - Ne finis pas ta phrase.
Eğitimli, anlarsın ya, kültürsüzün tam tersi.
Ton affabilité. Tu sais, le fait d'être affable.
Anlarsın ya, B planı falan?
Plan B, papa.
David, cezaevinden çıktıktan sonra, ondan bazı işleri yapmasını istedik onu mezardan çıkarmak istedik, anlarsın ya? "Hayır" dedi.
Quand David est sorti de prison, on a voulu le faire bosser un peu. Le replonger dans le bain, tu vois? Mais il a dit qu'il partait.
Evet ama bu... senin aktiviten, anlarsın ya.
Ouais, mais c'est ton...
Sonunda, çıt-çıtlı küpeler yok, anlarsın ya?
Plus besoin de clip, tu vois?
Anlarsın ya.
Tu comprends?
Bütün bunlar aceleye gelmiş gibi görünüyor olabilir, ama doğru hissettiriyor, anlarsınız ya?
On sait que ça peut sembler précipité, mais on tenait à le faire.
Anlarsın ya.
Oh.
- Anlarsın ya.
Tu sais...
Anlarsınız ya.
- Vous savez...
Anlarsınız ya.
- Oui, tu sais...
O belgeler mühürlenmiştir, anlarsınız ya.
Mais ces dossiers sont scellés.
Ve ayrıca bir satışın görünüşü bakımından, yani reklamda, minik agresif bir satıcının olması iyi olabilir... Anlarsınız ya sadece gösteriş için... Kavgacı.
Et du point de vue d'un vendeur, ce serait bon de montrer un petit vendeur qui paye pas de mine, pour montrer... le revers.
Paraşüt, bungee jumping ya da kayak yaparsın. Ama bir kere üzerine ateş açıldı mı bambaşka olduğunu anlarsın.
Vous pouvez faire du parachute ou du base jump ou, vous savez, du kayak, mais quand vous avez été au feu, vous pouvez vraiement pas redescendre.
İtalyancamızı törpülememiz gerekecek, anlarsınız ya?
C'est super! On va devoir bosser notre italiano.
Anlarsın ya.
- Alors...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]