Aslında tradutor Francês
89,884 parallel translation
Mantıklı aslında, biz oraya gelmeden hemen kaçıverdiler.
Ça serait sensé. Ils sont partis quelques instants avant qu'on n'arrive.
Aslında çok zor değildi.
Honnêtement, ce n'était pas trop dur.
Aslında, emin değilim.
Je ne sais pas si c'était le cas.
Aslında, senin de üye olmanı istiyorlar.
En réalité, ils te veulent parmi eux.
Aslında, bununla idare edebilirim.
Je peux vivre avec ça.
Aslında konu mankeni olmalarına rağmen.
Des mondaines qui pensent avoir du pouvoir alors qu'elles ne sont que de simple décoration.
Aslında istifa ediyorum, sonra gidiyorum.
Et ensuite je pars. Ne pars pas.
Aslında, emrimde Hugo Strange'in canavarlarından bir ordu var.
En fait, j'ai une armée des monstres de Hugo Strange sous mes ordres.
- Ama bil bakalım aslında suç kimde?
- Mais devinez qui est à blâmer?
- İşbirliğimizin çıkarını düşünürsek ortağının arkadan bıçaklaması aslında aradığın cevabı bulmana ön ayak oldu.
- Dans l'intérêt de la coopération... la trahison de ta partenaire a mené à une réponse que tu recherchais.
Aslında büyük ihtimal kendisi şu anda uyanıyordur.
Il est probablement en train de se réveiller juste maintenant.
Ben Jim'i özgür bırakacağım ve herkese onun aslında kim olduğunu göstereceğim.
Je vais libérer Jim et montrer au monde qui il est vraiment.
Şey, aslında, bir canavarın var.
Et bien, en fait, tu as un monstre.
Aslında, belki de vardır.
En fait... Peut-être que si.
- İki kez aslında.
- Deux... en fait.
Aslında dedektif olmaya geri dönmek isterdim.
J'aimerais bien redevenir un inspecteur.
Bu aslında düpedüz yalan.
En fait, c'est un mensonge.
Neden oyun oynamayı bırakmıyoruz da aslında beni uykusuzlukla suçlamak yerine niye geldiğinizi söylemiyorsunuz Doktor Snow?
Pourquoi tu n'arrête pas les sous-entendu, Dr. Snow, et dis moi pourquoi tu es venue au lieu de m'accuser d'avoir des insomnies?
Aslında orayı daha çok seviyorum.
A vrai dire, je préfère là-bas.
Benim duyduğum kadarıyla aslında insanları kurtaran Flash'mış.
De ce que j'ai entendu, c'est Flash qui sauve vraiment les gens.
Aslında başta babanı öldürmek istiyordum.
Tu sais, initialement, je voulais voir ton père mort.
Aslında eklediğim fazladan üç kilitle yeniden de iyi oldu.
C'est même mieux que neuf, avec les trois serrures supplémentaires que j'ai ajouté.
Aslında olmadığın bir şeye dönüşmeni istemiyorum.
Je ne veux juste pas te voir devenir quelque chose que tu n'es pas.
Aslında herkes resim çizebilir.
Tout le monde ne peut pas dessiner.
Aslında yapabiliriz.
En fait, on peut.
En büyük düşmanlarını Thawne ve Zoom sandın ama aslında benim.
Tu pensais que Thawne et Zoom était tes plus grands ennemis, mais... mais c'est moi.
- Ama aslında onlar değil. Hepsi bir müzikaldeki karakterleri oynuyor.
Ils jouent des personnages dans une comédie musicale.
Ben aslında burada değilim.
Je ne suis pas vraiment là.
Aslında üçlü... Pardon, başka bir şeyler yapmalıyız.
On devrait faire un plan à trois... faire quelqu'un... autre chose.
Ama sonra takımın bana geleceği gösterince manyakça fikirlerimin aslında o kadar da manyakça olmadığını gösterince hiç korkmadığım kadar korktum. - Bunu görebiliyorum.
Mais quand votre équipe m'a montré le futur... m'a montré que mes idées folles ne l'étaient pas tant que ça, je me suis sentie plus intimidée que jamais.
Aslında düşündüm de...
En fait, je réfléchissais... Je réfléchissais aussi.
Aslında onca zaman boyunca Savitar'ı bir canavar olarak görmüştüm.
Tout ce temps, je pensais que Savitar était... un monstre.
Aslında son zamanlarda biraz meşguldük de.
On était un peu occupés récemment.
- Aslında hepsini sen seçtin.
Tu as tout payé.
Hayır, aslında öncesinde de arkadaştık.
Nous étions déjà amis avant.
Aslında ilk geldiğinde bana onu hatırlatıyordun.
Un connard. Tu me faisais penser à lui quand tu nous as rejoint.
Aslında, görünüşe göre köpeğinin yakası kaymış.
En fait, il semble que le chien a glissé son collier.
Aslında bayağı büyük hayallermiş.
Grandes ambitions, en effet.
Aslında, neden hemen halletmiyoruz?
En fait, pourquoi ne pas le faire?
O aslında iyi bir kadındı, ve ruhu benim işime yaramaz.
Elle était principalement une bonne personne, et son âme ne m'est d'aucune utilité.
Aslında, Waze'e göre...
En fait, Waze dit
Aslında öyle.
En fait, c'est le cas.
Evet aslında.
Oui, en fait.
Aslında buraya Cade'e vermediğin şey için buradayım.
En fait, je suis ici pour ce que tu n'as pas donné à Cade.
Aslında o kadar küçük değil.
Pas si petit que ça.
Aslında düğün hediyesiydi.
C'était en réalité un cadeau de mariage.
Aslında,
En fait,
Aslında oldukça uygun.
C'est assez raccord cependant.
Aslında, hiç bir şey söyleme.
En fait, ne dis rien.
Aslında senin iblis olduğun şimdi aklıma geldi bunu biliyorsundur.
Eh bien, j'ai découvert maintenant que tu es pratiquement le diable, tu devrais le savoir.
Aslında yaşayacağım.
Si. En fait, j'en ai.