English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ A ] / Aşağıda mısın

Aşağıda mısın tradutor Francês

160 parallel translation
Aşağıda mısın?
Tu es en bas?
Aşağıda mısın?
Êtes-vous en bas?
Kabo aşağıda mısın?
Kabo, tu es là?
Aşağıda mısın?
T'es lá-dessous?
Aşağıda mısın?
Tu es là?
Hey, Blair! Aşağıda mısın?
Blair, vous êtes là?
Aşağıda mısın?
T'es là?
Laura, tatlım, aşağıda mısın?
Laura, chérie, tu es en bas?
Solomon, aşağıda mısın?
Solomon, tu es en bas?
- Debra? Aşağıda mısın?
Debra, tu es en bas?
- Orada aşağıda mısın?
- Tu es là?
Beth, aşağıda mısın?
Beth, tu es en bas?
- David? Aşağıda mısın?
- David, tu es en bas?
Aşağıda mısın? - Lanet olsun!
Mince!
Joshua? Aşağıda mısın?
Tu es là?
Bradford aşağıda mısın?
Bradford, tu es là?
Xander, aşağıda mısın?
Alex, t'es là?
Salish, aşağıda mısın?
Salish, tu as fini?
Aşağıda mısın?
Vous êtes là?
Aşağıda duracak mısınız siz?
Reste au fond.
Aşağıda Meksika sınırı var. - Sanırım 80 kilometre. - 94.
En bas, la frontière mexicaine... à 80 km... 95 km...
Ama herkesin bildiği bir şeydir, aşağıda olanların yükseklerdedir gözü. Merdiven çıkanın yukarıya çevriktir yüzü ama son basamağa ulaştı mı bir kez merdiven çevirir sırtını bulutlara bakar hor görüp birer birer basıp çıktığı basamakları.
Mais on voit souvent l'humilité servir d'échelle à l'ambitieux qui grimpe tourné vers elle, mais une fois en haut, lui tourne le dos et regarde les nuages, méprisant les degrés du bas qu'il a gravis.
Aşağıda hazır mısınız?
On le descend?
Affınıza sığınarak, efendim ama onları aşağıda parmaklarıyla çalışırken görünce yani, biz düşündük ki... yani, arkadaşlar ve ben düşündük ki bir koşu yanlarına gidip... yani onlara yardım edebiliriz, efendim.
Veuillez m'excuser, monsieur, mais les voir là-bas, travailler si durement, eh bien, on a pensé, les camarades et moi-même, que nous pourrions y aller et les aider un peu, monsieur.
Görünüşte küçük bir yangın var 50 kat aşağıda, depo odalarımızdan birinde.
Il semble qu'un début d'incendie... s'est déclenché dans un magasin 50 étages en dessous.
Hemen hemen her an. Savaşçılarımızın yarısı aşağıda iken...
Presque tout moment, la moitié de nos combattants étant sur- -
Kutlama sırasında, savaşçılarımızın yarısı aşağıda Carillonda.
Durant la célébration... quand tous les combattants seront sur Carillon.
Aşağıda bağırmak zorunda mısın?
Tu veux pas rentrer, qu'on en discute?
Küçük bir kızken... hatırlıyorum, yatakta uzanmış... annemin aşağıda çaldığı piyanoyu dinlerdim. Ve babamın daktilosunun sesini.
Quand j'étais petite fille... je me souviens, je m'étendais sur le lit... et j'écoutais ma mère jouer du piano... et le bruit de la machine à écrire de mon père.
Kadının biri beni acayip çirkin bulduğu için surdan aşağıya attı, sonra da, kuduz bir köpeğin saldırısına uğradım.
Une femme m'a poussé d'un rempart car elle me trouvait hideux, et un chien enragé m'a attaqué.
Sırtınızı da kullanın, daha hızlı çekin, yoksa hepinizi demirle aşağı atarım!
Alors par toutatis, de la poigne, plus vite.
Doug, aşağıda mısın?
Doug, tu es là?
Bana Viktor lazım ve Viktor'a da anahtar lazım sen de bizim anlaşmamız gereken aşağılık bir herifsin.
Moi j'ai besoin de Viktor. Et lui a besoin de sa clé. Et toi... tu n'es qu'un enfoiré de plus dont faudra s'occuper.
Efendim de, bir kat aşağıda, bahçeye bitişik odada ve Mösyö Hebworth zemin katta, tam çalışma odasının karşısındaki odada kalıyor.
Monsieur est juste en dessous, face au jardin. M. Hebworth... Il est au rez-de-chaussée, en face du bureau.
Ben bu şehrin ışığıyım aynı zamanda da aşağılık, sapkın ruhuyum.
Je suis le phare de cette ville... et j'en suis l'âme damnée.
Sulayabilirsin ama önce aşağıda kimse var mı diye bir bak!
Tu peux les arroser, mais regarde s'il n'y a personne en bas!
- İnanır mısın? Aşağıya bir maymun sarkıtıyorlar... kafasına bir kızılötesi kamera bağlamışlar... ve bir de gümüş kağıda sarılmış etli sandviç.
Crois-moi si tu veux, ils y envoient un singe bardé d'une caméra à infrarouges avec un sandwich dans du papier d'alu.
İki Romulan'ın duyacağı şekilde ırklarını aşağılayarak beni iki pozisyon arasında sıkıştırıyor. Ya onları savunacağım ve böylece Romulanlar'a karşı sadakatim ortaya çıkmış olacak ya da savunmayacağım ve bu sayede aramızı bozarak nifak tohumları ekmiş olacak.
Il fait une remarque raciste en présence des Romuliens et m'oblige ainsi soit à les défendre, me forçant à admettre mon allégeance, soit à ignorer l'outrage, semant une graine de discorde entre nous.
Tatlım. Hazır aşağı inerken şunları da buzdolabına koyar mısın?
Trésor, mets celles-ci au frigo en descendant.
Aşağıda mısın? Hayır!
En bas?
Aşağıda sarışın bir hanım gördün mü? Hayır.
Tu as vu une blonde, en bas?
- Beni aşağılamasından bıktım artık. Burnumun dibinde fısıltılarınızdan yoruldum, dayanamıyorum da ondan!
Marre qu'elle m'insulte, marre que vous complotiez sous mon nez!
Hala aşağıda mısın?
T'es là?
Aşağıda bayağı geniş insan karışımın var.
Tu as un bel assortiment de personnages, en bas.
Bay Mooney aşağıda ve çok kızgın.
M. Mooney est en bas, il est f-u-r-a-s-c.
Pekala, şöyle olacak duvardan sonra da sokağın aşağısından geçecekler ve umarım onları doğru bize gelirlerken yakalayacağız.
Donc, la marche passera de l'autre côté du mur, descendra la rue et nous les choperons venant droit sur nous.
- Kolunu aşağıda tutar mısın?
- Maintenez-lui le bras.
- Bir düşüneyim. Bina bakımdan. - Aşağıda daha çok kalacak mısın?
Vous pensez que je vous ai menti, que je ne me suis pas mis à quatre pattes sous le comptoir avec mon tout nouveau costume, que je ne me suis pas vautré là où on traîne ses pieds pleins de boue et de déjections animales,
Bay Kaplan. Margie aradı. Müşterilerle yiyeceğiniz akşam yemeği için Bella Lima'da yer bulamamış ve aşağıdaki restoranda saat yedi buçuğa dört kişilik rezervasyon yaptırmış.
M. Kaplan, Margie veut que je vous dise qu'elle n'a pas eu de table pour ce soir au Bella Luna.
Bir şeylere yıllarca inandıktan sonra birden o şeyler hakkında baştan aşağı yanıldığını ya da tamamen yanlış anladığını fark etmenin dumurunu yaşadın mı?
Hé, ne t'est-il jamais arrivé de croire des choses pendant des années et d'apprendre subitement qu'elles étaient erronées ou déformées.
Söz konusu Kızılderili halkları, sayacağım topraklarda yaşamayı kabul etmiştir,... sınırlar aşağıda belirlenmiştir... "
Les nations indiennes précitées reconnaissent par la présente et acceptent les régions du pays suivantes, comprises dans les limites désignées ci-dessous... "

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]