Belki değildir tradutor Francês
2,355 parallel translation
Belki aç değildir.
Peut être qu'il n'avait pas faim.
Belki de sorun bizde değildir.
C'est pas de nous qu'il s'agit.
Belki kulağa geldiği kadar delice değildir.
C'est pas si dingue.
Şey, belki de değildir.
- Ou pas.
Şey, belki de uygun bir zaman değildir.
Mais je tombe peut-être mal.
Belki o kadar da kötü değildir.
C'est Noël.
Sen de her zaman çekip giden olarak kalacaksın. Tabii önce çekip gideni saymazsak, ama belki de olayların sırası önemli değildir.
Tu seras toujours celui qui m'a glissé entre les doigts... après que j'ai jeté "celui qui m'a glissé entre les doigts".
Belki de o kadar basit değildir.
230 ) } Pas facilement.
Belki her şey düşündüğüm gibi siyah ve beyaz değildir.
Tout n'est peut-être pas blanc et noir.
Belki Görüntü sandığı gibi bir kahraman değildir.
Le Flou n'est peut-être pas le héros qu'il croit être.
Belki uygun bir vakit değildir.
Ce n'est peut-être pas le bon moment.
Koluna tırmanıyor. Pekâlâ, belki o kadar da kötü değildir. Hayır!
Je dois avouer que ça fait du bien de faire une pause loin du tumulte de Tobacco Road, et de revenir à Stoolbend, où on s'emmerde comme des rats morts.
- Belki de cevap kitapta değildir.
Tu sais quoi, peut-être pas dans le livre.
Belki de Avrupa'ya gitsem iyi olur. - Belki de üniversite bana göre değildir.
Tout ça, ce n'est pas pour moi.
- Belki de gerçek bir avukat değildir.
C'est peut-être pas une vraie avocate.
Fakat bu kızıl gezegenin başka bir yerinde yaşam olamaz demek değildir belki de yanlış yere bakıyoruz.
Mais cela ne veut pas dire que la vie ne puissent exister quelque part d'autre sur la Planète Rouge, peut-être que nous regardons au mauvais endroit.
Belki de hayatında olan her küçük problem için buraya gelmen pek münasip değildir.
C'est peut-être déplacé de venir me voir au moindre problème.
Belki de bulduğumuz kauçuk soyguncuların eldiveninden değildir.
Peut-être que le latex qu'on a trouvé n'était pas des gants des voleurs.
Evet, sadece düşünüyorum belki bu tatil o kadar da iyi bir fikir değildir.
Ouais, je pense simplement peut-être que ce voyage n'est pas une si bonne idée.
Belki de bütün bu olay kızlarla tanışmakla ilgili değildir.
Le but n'est peut-être pas de rencontrer des poupées.
Kevin, belki de travmatik davranış bozukluğu gösteren tek insan o değildir, ne dersin...
Celui qui souffre de stress post-traumatique n'est peut-être pas...
Belki de önemli değildir.
- Pourquoi? Quoi... - Ce n'est probablement rien.
Belki dostumuz Larry LaMotte o kadar masum değildir.
Et que Larry LaMotte n'a pas les mains si propres.
- Belki bu akıllıca bir şey değildir.
- C'est peut-être pas très malin.
Belki önemli olan o değildir.
Ce n'est peut-être pas le but.
Hayır, demek istediğim, belki de bu iyi bir zaman değildir.
Ce n'est peut-être pas le moment.
Üzgünüm, hayatım. Belki de finallere geri dönebilmen için çok geç değildir.
Il n'est peut-être pas trop tard pour la finale.
Belki zamanı değildir.
C'est peut-être pas le moment.
Belki ananas değildir.
- Vraiment? C'était peut-être pas l'ananas.
- Belki o kadar merhametli değildir.
- Un mauvais samaritain!
Müdür Choi, sevdiğiniz kişi belki de, sizi sevmiyor değildir.
Directeur Choi, la personne que vous aimez, peut-être que ce n'est pas que cette personne ne vous aime pas.
Belki de bu senin kavgan değildir, Fi.
Ce n'est pas ton combat, Fi.
Bu arada adım Andy, belki bilmek istersin. Belki de hiç umurunda değildir.
Je m'appelle Andy, si ça vous intéresse.
Belki üçüncü adam bir erkek değildir.
- Je sais pas. C'est peut-être pas un homme.
- Belki de sadece bir elbise değildir.
Peut-être parce que ce n'est pas qu'une robe.
- Belki de değildir.
Peut-être pas.
Belki aynı insanlar değildir.
C'est peut-être pas les mêmes personnes.
Belki de haksız değildir.
Il n'a peut-être pas tort.
Belki de besin zehirlenmesi değildir.
C'est peut-être pas alimentaire.
Belki öyledir, belki de değildir.
Peut-être. Peut-être pas.
Belki o kadar da kötü değildir.
Peut-être que c'est pas si mal.
Belki de senin rolün Jedi Konseyi ile görüşmek değildir.
Peut-être que parler au Conseil des Jedi n'est pas ton rôle après tout.
Belki de değildir.
Peut être ne l'est-il plus.
Belki Tennessee'de mola veririz. - Şoförle konuşmak güvenli değildir.
Peut-être dans le Tennessee, ne parlez pas au chauffeur.
Belki tek sebebi bu değildir.
Peut-être que ce n'était pas la seule raison.
Belki babam gaddar biri değildir.
Mon père est peut-être pas un monstre.
Evet, belki de cepçilik, senin harcın değildir.
Oui, peut-être que pickpocket, c'est pas votre point fort.
Belki hedef Ian değildir diye... -... diğer sörfçüleri de sorguluyoruz.
On interroge les autres surfeurs, au cas où Ian n'était pas la cible.
Evet. Belki de Holly, erkekleri kovabilecek bir durumda değildir.
Elle est peut-être pas en position de repousser un homme.
Tamam, belki en seksi şeyi değildir. Ama kesinlikle ilk beşimdedir. - İşemek mi?
C'est pas le plus sexy, mais c'est dans mon top 5.
Belki senin için çok geç değildir.
Peut-être qu'il n'est pas trop tard pour toi.
değildir 62
belki 3654
belki de 1259
belki bir gün 64
belki de öyle 45
belki daha sonra 97
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki 3654
belki de 1259
belki bir gün 64
belki de öyle 45
belki daha sonra 97
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki sonra 108
belki de hayır 17
belki başka zaman 69
belki biraz 51
belki ben 27
belki bir dahaki sefere 27
belki bu 38
belki de ben 23
belki biz 32
belki o 36
belki de hayır 17
belki başka zaman 69
belki biraz 51
belki ben 27
belki bir dahaki sefere 27
belki bu 38
belki de ben 23
belki biz 32
belki o 36