Belki öyle tradutor Francês
1,933 parallel translation
Belki öyle.
Ouais peut-être.
Belki öyle, ama zaman ver ona kendin sorabilirsin...
Peut-être que non, mais on pourra lui demander sous peu.
Belki öyle, ama ekibim terk edecek.
Peut-être pas, mais mon équipe, oui.
Belki öyle, ama burada siz devreye giriyorsunuz.
Probablement pas... Mais c'est là que vous intervenez.
Belki öyle. Tamam. Şimdi, tüm kıyafetlerini çıkartmanı istiyorum, ayakkabıların da dahil.
O.K., maintenant, retirez tous vos vêtements, y compris vos chaussures.
Belki öyle, ama ben buyum.
Peut-être, mais, voilà qui je suis.
Belki öyle, ama Lex o tüneller içinde Tomb Raider'lık yapacaksa, muhabirlik not defterimi henüz emekli edemem.
Peut-être, mais si Lex voulait empêcher les pilleurs de tombes d'entrer, je ne peux pas m'arrêter de chercher maintenant.
Belki öyle de olmaz.
Ou peut-être pas.
Belki öyle ama yine de bunu yapacağım çünkü.. hala mutlu olabileceğimizi düşünüyorum.
Peut-être, mais tu l'as quand même, parce que je crois toujours qu'on pourrait être heureux ensemble.
Belki öyle istedim.
C'est ce que je voulais.
Belki öyle, ama birini takımda nasıl oynatacağını kesinlikle biliyorsun.
Peut-être, mais vous savez comment virer un type du nid.
Belki öyle ama, ben bir annenin sevgisinin koşulsuz olduğunu... ve o sevgiyi sonradan kazanmayacağını, korumak için de bir moda şirketi kurman gerekmediğini biliyorum.
Peut-être pas, mais je sais que l'amour d'une mère est inconditionnel, qu'on n'a pas besoin de le mériter ou de signer une marque de mode pour le garder.
Belki öyle ama bu hala senin siciline işleyebilir.
Peut-être bien, mais tout de même, cela pourrait être inscrit sur votre dossier.
Belki öyle, ama beni de ilgilendiriyor.
- Oui, mais moi, ça m'intéresse.
Belki öyle demek istemedin, ama dedin.
Ce n'était peut-être pas intentionnel, mais vous l'avez fait.
Belki öyle olabilir, ama... Eğer beni atarsan çok çok sinirlenecek birilerini tanıyorum.
Vous en pensez ce que vous voulez, mais si vous me faites tomber, je connais certaines personnes qui risquent d'être très énervées.
- Belki öyle ama bir anda ülkedeki tüm manşetler ondan söz eder oldu.
Peut-être, mais il passe très bien sur toutes les chaînes de TV dans le pays.
Bilmiyorum, belki de öyle yapar.
Elle ferait ça?
İkinizi de seviyorum ve belki de hep öyle olacak.
Je vous aime tous les deux et peut-être qu'il en sera toujours ainsi.
Belki erkekler için öyle olmuştur. Ama benim için olmadı.
Ça a changé un truc pour les mecs, mais pas pour moi.
Belki de, bebeğim bu defa farklı olacağını söylediği için öyle düşünüyorum.
C'est peut-être le bébé qui me dit que cette fois ce sera différent.
Her neyse, bakın, Belki de küçük bir ihtimal, ki öyle başka bir Wraith türü yaratmaya çalışıyorlardı, herhangi bir melez yaratık yaratmaya çalışıyorlardı.
- Enfin, écoutez, il est certainement moins probable qu'ils essayaient de créer un autre Wraith, plutôt que de créer une sorte de créature hybride.
Belki sen öyle anladın.
A cause de ça vous aussi.
Öyle mi, belki de sen frijitsindir.
Ah oui? Et peut-être que tu es frigide.
Belki öyle değildir.
Peut-être pas.
Belki de öyle olmasını istiyorumdur.
Peut-être que c'est intentionnel.
Belki de bu davada, öyle bir şey yoktur.
Peut-être que dans cette affaire, il n'y en a pas.
Belki hayvani içgüdüsü öyle istemiştir.
- Peut-être que son instinct primal aussi.
Belki Kennedy'yi görmemiştir. Öyle mi?
Peut-être qu'il n'a pas vu Kennedy.
Belki de öyle bir şeydir.
Ouais, ce doit être un truc comme ça.
Bilmiyorum belki bana öyle geliyordur.
Je ne sais pas, peut-être que c'est mon imagination,
- Belki de 25 bin. - Öyle mi?
Peut-être 25 000 $.
Evet, ben de öyle umuyordum, belki bir gün kalkıp konuşursun.
Oui, j'espérais qu'un jour, tu te lèverais pour parler.
Belki de sadece öyle olmasını istedim.
Peut-être que c'est ce que je voulais.
Evet, belki de aksanından dolayı öyle duymuşsundur.
Ouais, avec le bec de lièvre c'est dur à comprendre.
Benim kaşar olduğumu düşünüyorsan, belki de öyle olduğumdan dolayıdır.
Si tu me prends pour une garce, c'est que je le suis.
Sence ben belki de Paul'un oyuncağı olmaktan sıkılmışımdır, öyle mi? Sonra da ona bir ders vermeyi mi düşündüm?
D'après toi, j'en ai eu marre d'être son joujou et je l'ai puni.
Belki de bu işi ciddiye almıyorsunuz çünkü sizin için öyle değil.
Peut-être que ne prenez-vous pas ça au sérieux car pour vous ça ne l'est pas.
Belki de dişlerinin döküldüğünün bilinmesini istemediklerinden öyle konuşuyorlardır.
Ceux qui parlent comme ça veulent pas qu'on sache - qu'ils ont les dents pourries.
Belki senin için öyle.. Benim için değil.
Toi, peut-être, mais pas moi.
Yani belki de suratım, omuzlarımın üstünde bir kartpostal değildir, öyle mi?
Je n'ai donc pas des épaules surmontées d'un carton?
- Tabii ya, belki de öyle yaptılar.
- Bien sûr.
Belki de erkekler onları öyle görüyordur.
Peut-être est-ce la vision masculine.
Öyle istemiştin ama belki önce James'e sormak istersin diye düşündüm.
Et bien, tu le voulais, mais je pensais que tu voulais demander à James d'abord.
- Belki biraz. - Çünkü öyle yaparım.
- Un peu, peut-être.
Tamam, pekala. Madem öyle yapıyorsun o zaman belki öğütücüye enginar yaprakları attığımı da unutmaya çalışabilirsin.
OK, pendant que tu y es, tu pourrais peut-être oublier que j'ai mis un artichaut dans le vide-ordure.
Kimse görmüyorsa, belki de öyle bir şey yoktur diye düşünmeye başlıyorsun.
Si personne ne le voit, c'est peut-être qu'il n'y a rien à voir.
Öyle... belki de casus uyduları olabilir.
Oui, c'est vrai... Et puis là-haut dans le ciel... Des satellites espions.
Chuck beni buraya öyle bir uğradık, beraber belki birşey falan çakar dedik.
Chuck ici présent m'a convaincu... de venir... de venir à l'hôtel, et de m'amener, parce que je... peut-être que je pourrais avoir un flash sur un truc.
Eğer öyle düşünüyorsan seni neşelendirecek yeni birisini istiyorsundur belki belki, benden biraz daha yaşlı ve bilgili seni yaz tatilinde Avrupa'ya götürecek birisini.
Eh bien si tu penses comme ça, peut être que tu peux trouver quelqu'un qui veut faire éclore ce nouveau toi, peut être quelqu'un un peu plus vieux et plus sophistiqué, qui peut t'emmener en Europe pendant l'été.
Öyle mi? Şey, belki de bizi kandırıyorlardır, bunu düşündün mü hiç?
Ils se jouent peut-être de nous, t'y as pensé?
belki öyledir 51
belki öyleyim 16
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
belki öyleyim 16
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öyleymiş 51
öylesin 305
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyledir 296
öyle işte 113
öyleyim 490
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öyleymiş 51
öylesin 305
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyledir 296
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle deme 154
öyle görünüyor 500
öylece 26
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle deme 154
öyle görünüyor 500
öylece 26