Bir fare tradutor Francês
1,311 parallel translation
O ibne Sonny Red, Florida işi yüzünden burnumu sürttürecek... lanet olası bir fare yüzünden!
Cet enfoiré de Sonny Red, il a eu ma peau en Floride à cause d'un putain d'indic!
Florida'da bir fare vardı.
Il y avait un indic en Floride, Donnie.
- Bir fare vardı
Non.
Nicky bir fareydi çünkü Sonny Black onun bir fare olduğunu söyledi.
Nicky était un indic car Sonny Black dit qu'il en était un.
Lanet olası bir fare olduğumu mu düşünüyorsun?
Tu crois que je suis un indic?
Bir fare!
Un rat!
- Asansörün orada bir fare gördüm.
- J'ai vu une souris agonisante.
Genetik labda, Dr. Russell üstün gen modellerinden birini kaybetmiş. Genetik mühendislerince hazırlanmış bir fare. Yarım milyon tutarındaymış.
Le Dr Russell du labo de génétique a perdu une souris génétiquement modifiée.
- Heidi bir fare.
- Heidi est une souris.
- Mutant bir fare.
- Une souris mutante.
- Bir fare yakalamaya çalışıyoruz.
- On essaie d'attraper une souris.
- Bir fare var!
- Il y a un rat!
Ama asıl garip olan şu ki Lester, bir fare deliğinde yaşıyordu.
Ce qui est drôle, c'est que... Lester vivait dans un trou à rat.
Yağmacılar değerli yüklerin bir fare kapanı olabileceğini düşünürse, Babil 5'e gelen gemilere saldırmadan önce tereddüt ederler.
Si tous les pirates pouvaient penser que chaque cargaison de valeur est un piège semblable, ça les découragerait de s'attaquer aux vols à destination de Babylon 5.
Ortalık sakinleştiğinde ve bir açıklama istendiğinde bir şeyler söyledik. Nesnenin bir silah, bir fare kapanı söyledik ki doğruydu.
Lorsque après tous les gens demandèrent des explications, nous leur avons dit que l'engin inconnu était une arme, une sorte de piège, ce qui était vrai.
Sonra elini kavanoza daldırdığında şeker yerine ölü ve kokuşmuş bir fare çeker.'
Quand... elle y plongera sa main sale... elle en sortira une souris morte et puante à la place.
Arabana direksiyon yerine bir fare taksak, herhalde daha iyi kullanırsın.
Tu devrais monter une souris dans ta bagnole à la place du volant.
Jenny, mutfakta bir fare var!
J'ai vu un rat!
Bir fare vardı, yakalamaya çalı...
Il y avait une souris, j'essayais de...
Bir fare istilası var da, çok önemli değil.
On a été un peu envahis.
Biz etraflarında dolaşıp azgın bir fare gibi kızları öpmeyiz.
Ici, il n'y a pas de rat en rut qui embrasse les autres filles.
Bir fare kadar sessiz. Yoksa burada olduğunu duyar.
Il ne faut pas qu'il t'entende.
O bir fare ve onu bir fare gibi ön güverteden atacağız.
On devrait le remettre à l'eau.
Ahbap, sanırım bir fare gördüm!
Il est nul. Putain, j'ai vu un rat.
3 yetişkin adam bir fare tarafından alt edildi.
Trois hommes ridiculisés par une souris.
Bu kahrolası bir fare.
C'est une fichue souris.
Cesur bir fare.
Elle a pas froid aux yeux.
Sadece bir fare.
C'est qu'une petite souris, merde.
Çok zeki bir fare.
Elle est intelligente, Del.
Çadırın içinde bir fare şehri var. Kutular ve tuvalet kağıdı rulolarından yapılmış ve insanların bakması için pencereleri var.
Sous le chapiteau, il y a une... ville de souris... faite de can tons et de rouleaux de papier, avec des fenêtres pour observer.
Florida'da bir fare şehrinde yaşayacaksın.
Tu vas vivre dans une ville de souris en Floride.
Bu tür durumlar için cüzdanımda yedek bir fare bulunur.
J'ai toujours une souris de rechange dans mon portefeuille, au cas où.
- Bir fare yüzünden mi?
Pour une souris? Non.
Bir fare!
C'est un rat!
Küçük bir fare gibi.
Comme une souris.
Bana bir bira açabilir misin? O nedir? Bir fare.
Tu peux m'ouvrir une bière? Qu'est-ce qui y a? C'est une gerbille.
O benim kardeşim değil. O bir fare.
C'est pas mon frère, c'est une souris.
Ben sadece bir fare değilim.
Pas seulement une souris.
Kedi besleyen bir fare.
Une souris qui a chat.
Kedi besleyen bir fare!
Une souris avec un chat de compagnie!
Kedi besleyen bir fare!
Une souris avec un chat!
O tekne bir tuzaktı. Tekneyi ayarladılar. Sonra Donnie'nin fare olduğunu düşündük.
Ce bateau, c'était un coup monté pour nous faire croire que Donnie est un indic.
Bir tane daha yaralı fare buldum.
J'ai trouvé une musaraigne blessée.
Umarım Külkedisi'ndeki fare gibi tiz bir sesi yoktur.
Elle a peut-être la même voix que les souris dans Cendrillon.
- Bu da ne? - Bu bir fare yokedicisidir.
Qu'est-ce que vous avez la?
Bir sıçanın peşine taksanız Fare kovalamayı tercih ederim
On me montre un rat Alors je veux une souris
İlk önce, bir hat oluşturursun, tamam mı? Tüm kaçış yollarını kapatırsın. Fare yakalamak gibi bir şey.
On définit un périmètre puis on bloque les issues, comme pour attraper une souris.
Peki Kenny'ler akşamları donmuş gözleme yerken ve evleri fare doluyken, neden bizim büyük bir evimiz ve bol yiyeceğimiz var?
Oui, mon garçon. Pourquoi chez eux, y a des rats et rien à bouffer, et qu'ici, c'est cool?
Çünkü yarın, geçtiğimiz altı yıl boyunca... genç Amerikalıları eğlendiren bu atlı karınca ünlü markaların fare altlığını satacak bir mağazaya yer açmak için yıkılacak.
Ce manège qui a enchanté nombre de petits Américains depuis six ans va fermer pour faire place à l'avenir. Pour faire place à un magasin de souris d'ordinateurs de marque.
Bir kaç küçük fare nasıl hercai menekşe gibi hareket edebilir?
Arrête de faire le con avec les souris.
Fare zehriyle dolu bir kek yaptım.
J'ai fait une tarte à la mort-aux-rats.
fare 99
fare mi 21
fareler 67
bir fikir 16
bir fahişe 36
bir fincan kahve 36
bir fikrim var 616
bir fincan çay 24
bir fikrim yok 77
bir felaket 20
fare mi 21
fareler 67
bir fikir 16
bir fahişe 36
bir fincan kahve 36
bir fikrim var 616
bir fincan çay 24
bir fikrim yok 77
bir felaket 20