Bunlar gerçekler tradutor Francês
153 parallel translation
Bunlar gerçekler.
Voici les faits.
- Bunlar gerçekler işte.
- Voilà les faits.
Bunlar gerçekler Bay Holmes. Eğer yapabilirseniz gözardı edin onları.
Libre à vous d'ignorer ces faits, M. Holmes.
Şimdi, bunlar gerçekler.
Ce sont des faits.
Bunlar gerçekler.
Ce sont des faits.
Bu basın için bir açıklama da değil, bunlar gerçekler. Şimdi çıkıp, yaşlı herifi mıhlayacağım ve dertlerimin üzerine bir güzel lahana dilimleyeceğim.
Je vais descendre un vieillard et me faire un petit magot.
Beyler, eğlendirici göründüğünü biliyorum ; ama bunlar gerçekler, değil mi?
Messieurs, je sais que cela paraît amusant mais ce sont les faits, n'est-ce pas?
Bunlar gerçekler.
L'eau manque dans les villages.
- Bunlar gerçekler.
- C'est la réalité.
- Bunlar gerçekler.
Où as-tu les yeux?
Bunlar gerçekler!
Voilà les faits!
Bunlar gerçekler.
C'est la réalité.
Onunla tanışmadım ama görünüşe göre öyle, bunlar gerçekler.
Je ne l'ai jamais vue, mais l'exception confirme la règle.
Bunlar gerçekler.
Ce sont les faits.
İşte bunlar gerçekler ve veriler.
voilà des faits et des chiffres.
Çünkü bunlar gerçekler.
Car, c'est la bonne chose a faire.
- Bunlar gerçekler.
- C'était la vérité.
Bunlar gerçekler. Utanmalı mıyım?
C'est des faits, je devrais avoir honte?
İşte bunlar gerçekler.
Voilà l'histoire.
Bak dostum, eğer bilseydim gerçekten öyle şeyler söylemezdim. Ama bunlar gerçekler dostum.
Écoute, si j'avais su, je l'aurais bouclé, mais c'est vrai ce que j'ai dit.
Bunlar tarihi gerçekler.
Ce sont les faits historiques!
Hayır, gerçekleri öğrenmek için buradayız ve bunlar acı gerçekler.
Non, nous sommes là pour connaître les faits et ils sont évidents.
- İşleri, nerden para kazandığı bağlantıları, bilgileri, hakkındaki gerçekler. - Bunları ispatlamak zor iş, Ed.
- Et les preuves?
Bunlar Gök Kancası Operasyonu'ndaki patlama hakkındaki tüm gerçekler.
Voilá les faits qui précèdent l'explosion de Sky Hook.
- Gerçekler bunlar.
Tout cela est sans importance.
Onun hakkında ne bildiğimi biliyorum zaten. Gerçekler bunlar. Öyleyse neden... gerçekleri söylemeyecekmişim?
Ce que je sais sur lui, je sais que c'est vrai, donc je peux Ie dire, puisque c'est Ia vérité.
Bunlar tabii ki önemli gerçekler ama yine de önemsiz konular.
Matières importantes... mais qui n'englobent que des faits.
İşte gerçekler bunlar, bayanlar. Çok güzel bir tablo değil.
Voici les faits, pas très réjouissants.
Bunlar gelecek nesillerin, nükleer faciaya kimin neden olduğunu hatırlamaları için, değerli, ispat edilmiş gerçekler, böylece Buro sataşmalarının gerçek yüzünü torunlarımıza gösterebileceğiz.
Ils sont précieux car ce sont des preuves pour les générations à venir, pour qu'ils sachent qui a déclenché cet holocauste nucléaire, et révéler à nos petits-enfants les provocations du Bourous. Je vois!
Bunlar da gerçekler senatör. Leland ve Chernak boğazlarından vuruldu.
En pratique, ce qui s'est passé, à mon avis... c'est que Bourne est devenu ce à quoi on l'a entraîné.
Şimdi bunların basit gerçekler olduğunu görüyorum.
Maintenant, je les trouve véridiques.
Bunlar davayla ilgili tartışma götürmeyen gerçekler.
Tels sont les faits. Ils ne sont pas contestés.
- Bunlar tartışma götürmeyen gerçekler.
- Les faits ne sont pas contestés.
- Maalesef gerçekler bunlar.
C'était aussi dénué de sentiments que ça.
- Gerçekler bunlar.
- C'est vrai.
Çünkü bunlar gerçekler.
Parce que c'est vrai.
Sahip olduğum tek gerçekler oğlumun ellerinde ve o da bunları Dax'e karşı kullanmak istiyor.
Les seuls faits qui existent sont entre les mains de mon fils et il veut les utiliser contre Dax.
Bunlar, keşfettiğim gerçekler.
C'est des chiffres que j'ai découverts.
Diyelim ki gerçekler. Eğer kötü adamlar bunları ele geçirirse ne olur?
Si ce manuscrit tombait dans les mains des méchants?
Bunlar gerçekler!
Voilà les faits.
Gerçekler elindeyse bunlar önemsiz.
Seuls les faits comptent.
Normandiya'da çıplak olarak tartıya çıkıldığında iki yüz grama çok yakındır bilinmeyen nedenlerle kısaca her neyse geçelim bunları gerçekler ortada ve öte yandan
décimale la plus proche bonne mesure chiffres ronds tout nu dans les chaussettes au Connemara en un mot pour des raisons inconnues peu importe qu'importe les faits sont là et considérant ce qui est beaucoup plus grave qu'à la
Gerçekler bunlar! Her an, her yerde, herkese bacak açardı.
C'est les faits, elle ouvrait les jambes pour quiconque, partout, tout le temps.
Karşımızdaki gerçekler bunlar.
C'est la réalité qui est la nôtre.
- Tehdide hiç gerek yok. - Tehdit falan degil gerçekler bunlar.
Inutile de menacer.
Gerçekler bunlar.
C'est un fait :
Bunlar "iki kere iki ; dört" gerçekler, değil mi?
Ce sont des preuves, non?
Gerçekler bunlar.
Ce sont les faits.
Gerçekler ise, Scripps, unut bunları.
Et pour ce qu'il y est de la vérité, Scripps, chose qui vous inquiète, oubliez-ça.
İşte hakkımdaki gerçekler bunlar.
Voilà pour ma vie sexuelle.
Bunu size söylemek istemezdim. Ancak gerçekler bunlar.
Ce que je vais vous dire ne va pas vous faire plaisir mais c'est une réalité.
gerçekler 57
bunları 71
bunlar 630
bunlar nedir 69
bunlar kim 49
bunlar harika 40
bunlara 19
bunlar onlar 52
bunlar ne 151
bunlar benim 43
bunları 71
bunlar 630
bunlar nedir 69
bunlar kim 49
bunlar harika 40
bunlara 19
bunlar onlar 52
bunlar ne 151
bunlar benim 43
bunlar da ne 95
bunları nereden aldın 21
bunlar sahte 19
bunlar senin mi 36
bunlar senin 30
bunlar çok güzel 39
bunların 20
bunların hepsi 36
bunlar senin için 38
bunlar kimin 18
bunları nereden aldın 21
bunlar sahte 19
bunlar senin mi 36
bunlar senin 30
bunlar çok güzel 39
bunların 20
bunların hepsi 36
bunlar senin için 38
bunlar kimin 18