Demek öyle ha tradutor Francês
82 parallel translation
- Demek öyle ha? - Elbette. İşte bu yüzden hep züğürt olmalı.
Pas étonnant qu'il soit toujours raide.
Demek öyle ha?
C'est comme ça?
Demek öyle ha?
Ah bon?
- Demek öyle ha?
- Vraiment?
- Demek öyle ha?
- C'est donc comme ça, hein?
Demek öyle ha?
Vous avez dit ça?
Demek öyle ha?
Ah, oui?
Demek öyle ha? Kes şunun burnunu.
À propos de hache, coupez-lui donc le nez!
Demek öyle ha.
Petit malin!
Demek öyle ha?
Tu es sérieux?
Demek öyle ha?
Si tu le prends comme ça...
- Demek öyle ha? Hala da korkuyor.
Ca, je demande à voir.
- Demek öyle ha?
- Jamais!
Demek öyle ha?
Je vois.
- Demek öyle ha?
- Eh bien dans ce cas...
Demek öyle ha?
Le ferez-vous? Parlez!
Demek öyle, ha?
Alors, c'est comme ça...
Demek öyle yaparsın ha?
Vous aussi, hein?
Beni tutuklamayacağını garanti edebilir misin? Ha demek öyle bir şey?
- Promettez de pas m'arrêter.
- Öyle demek ha?
- Ah oui?
Demek öyle düşünüyorsunuz, ha?
Ah, oui?
Öyle demek, ha?
Non?
- Demek öyle, ha?
C'est... fichu, hein?
Demek öyle, ha? İşte bu çok hoş.
Chouette.
Demek öyle, ha?
Vraiment?
- Öyle demek ha?
Ce n'est pas de refus.
Demek öyle, aramızdaki küçük anlaşma, ha?
Voilà notre petit arrangement, d'accord?
- Demek öyle, ha?
Fais pas le malin!
- Demek öyle, ha? - Evet öyle.
- Ça s'arrête là, alors?
Demek öyle diyorsun ha.
On peut voir ça comme ça.
Demek öyle, ha? - Evet!
Vous voulez jouer à ça?
Demek özgürlüğü buldun, öyle mi? Özgürlük ha?
Comme ça, vous avez trouvé la liberté.
- Kafama fazla şey takılıyor. - Ha, demek öyle?
Les autres gosses se posent pas de questions.
Demek öyle, ha?
Ça doit se passer comme ça?
Demek öyle, ha?
C'est ce que tu veux?
Demek öyle Sabrımı deniyorsun ha, iyi o zaman.
Vous voulez me mettre à l'épreuve.
Demek öyle biraderim. Çikolata, ha?
Qu " est-ce que tu crois, chocolat?
Demek öyle, ha?
Alors, c'est décidé, hein?
- Öyle demek istemedi. - Ha?
Ce n'est pas grave.
- Demek öyle, ha?
- Comme ça, hein?
- Demek öyle, ha?
- Ah, c'est comme ça?
Hayır, hayır, haıyr, öyle demek...
Non, mais simplement...
- Demek öyle, ha? - Evet.
Oh, vraiment?
Demek bu taş harita ha? Evet. Öyle.
Donc ce rocher est la carte?
Demek öyle, ha?
Ça en dit long, frangin.
Ha, demek öyle oldu?
C'était donc ça.
- Oh, demek öyle, ha? - Evet.
Ah oui?
Öyle mi? Demek sana onun adını söylememi istiyorsun ha?
Vous voulez que je vous dise son nom?
Öyle, demek babanın ve kardeşinin adını unuttun ha?
Auriez-vous oublié votre père et votre frère?
Demek öyle bir tavrı vardı ha?
Elle se la jouait un peu, hein?
Demek öyle, ha?
C'est comme ça, hein?