Duymadım tradutor Francês
9,352 parallel translation
O kitabı hiç duymadım, o yüzden...
Je n'ai jamais entendu parler de ce livre, alors...
Hiç duymadım.
Eh bien, je ne l'ai jamais entendu.
- Senden hiçbir şey duymadım!
Rien de ta part.
- Hiç duymadım. Niye sordun?
Je ne sais pas, pourquoi?
Gizlice yaklaştı muhtemelen çünkü onu duymadım.
en douce, qui sait, car je ne l'ai pas entendue.
Hiçbir şey duymadım...
Je n'ai rien entendu...
Jaguar süren bir tane bile maaşlı profesör duymadım.
Je ne connais aucun professeur titulaire qui conduise une Jaguar.
Yemin ederim bir şey duymadım!
J'ai rien entendu.
Daha önce hiç kız kardeşe ihtiyaç duymadım.
Je n'ai jamais eu une... Jamais eu besoin... d'une sœur.
- Yatıştırıcı! - Değil çünkü böyle bir şeyi hiç duymadım!
C'est pas un toc, je n'ai jamais entendu parlé de ça.
Zili duymadım.
Je ne t'ai pas entendu sonner.
Tam olarak duymadım yani.
Je n'ai pas tout entendu.
- Hiç duymadım.
- Je n'en ai jamais eu.
Ben duymadım.
Pas que je sache.
Patron, bu şirket adamlarından hâlâ sosyal yardımlarla ilgili bir şey duymadım.
Patron? Je n'ai toujours aucune nouvelle de la direction sur la couverture santé.
Ben bir şey duymadım.
Je n'en sais rien.
- Öyle bir şey duymadım ama canım.
Pas avec le ton que tu as employé, ma puce.
Minibüsümüz var, 5 dakika falan oldu hâlâ kimsenin çığlık falan attığını duymadım.
On vient de sortir de la camionnette, et personne n'a encore hurlé.
- Telefonu duymadım.
- J'ai pas entendu mon téléphone.
Hiç birşey duymadım.
N'a rien entendu.
Ben bir şey duymadım.
J'ai rien entendu.
- Hiç duymadım. - Gerçekten mi?
- Je ne connais pas.
Duymadım.
Ça me dit rien
Doğrusu onun böyle bir şey söylediğini asla duymadım.
Franchement, je ne l'ai jamais entendu parler comme ça jamais
Çukurlarda savaşan özgür insanlar duymadım hiç.
Je n'ai jamais entendu parler d'hommes libres se battant dans les arènes.
- Duymadın mı? - Gazetelerde yazıyordu.
J'étais dans les journaux.
Ama sen duymadığımı farzet.
Mais fait comme si je savais pas.
Daha on sâniyede bile geçmeden önce bağlamış olduğumuz adamın.. ... bize ne dediğini duymadın mı amına koyayım?
Tu n'as pas entendu, il y a 10 secondes, ce qu'il a dit?
Oh, o mu... Duymadın mı?
Vous êtes pas au courant?
- Duymadınız mı?
- Je vous l'ai dit?
... sadık kalmalıyız, Zach. Ne söylediğimi duymadın mı?
Tu m'as pas entendu?
Duymadınız mı?
Vous m'avez entendue?
Duymadın mı?
Tu ne l'as pas entendu dire ça?
Beni duymadın mı amına koyayım?
Tu ne m'as pas entendu?
Ah. Adını hiç duymadım.
Je ne le connais pas.
Seslendiğimi mi duymadın mı?
Tu m'as pas entendu t'appeler?
Annem asla endişe duymadı... çünkü ben ikimizi de korudum.
Ma mère ne s'inquiétait jamais car je m'inquiétais pour deux.
ETA'yı hiç duymadınız mı?
Ça vous rappelle rien?
Beni duymadınız mı?
Vous entendez?
Doktorlar hala sorunun ne olduğunu çözmeye çalışıyor.Duymadın mı?
Les médecins tentent de poser un diagnostic. Tu comprends?
Bu hafta sonu ailemiz için unutulmaz bir anı olacaktı. Ve sen bizi ardında bırakıp ne yapacağını bilmediğimiz Allah bilir adını bile duymadığımız bir yere gidecektin?
C'était notre plus grand week-end et tu allais nous lâcher pour aller faire je ne sais quoi, je ne sais où?
Birşey duymadın mı?
Non.
- Adi Spencer'ın dün gece dediklerini kimse duymadı mı?
N'a-t-on pas entendu ce que ce salaud de Spencer a dit hier soir?
Duymadın bile haliyle çünkü ben artık bir hortlağım.
Non, bien sûr, parce que je suis un fantôme.
Kurallar umurumda değil dediğimi duymadın galiba?
Tu as oublié la partie où j'ai dit m'en foutre des règles?
Uyku saati falan dedim, duymadın mı?
Tu ne m'as pas entendue quand je parlais de sieste?
Duymadınız mı?
Non.
- Duymadın mı?
T'as pas entendu?
Duymadınız mı?
Vous avez entendu.
Profesör Duncan'dan bir şeyler duymadın mı?
Pas de murmures du Professeur Duncan?
Hiç duymadığım kelimeler.
C'est juste des mots que je n'ai jamais entendu.