English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ D ] / Duymadın mı

Duymadın mı tradutor Francês

5,919 parallel translation
Hiç duymadın mı,
N'as-tu jamais entendu,
Ika-Somen sen duymadın mı.?
Ika-somen.
Duymadın mı Şerif?
Vous n'avez pas entendu, Shérif?
Duymadın mı lan beni amcık!
Vous êtes sourd?
- Bunu yapamam. - Ne dediğini duymadın mı?
Je ne peux pas faire ça.
- Haberleri duymadın mı?
- Vous n'avez pas appris la nouvelle?
Daha önce söyleme gereği duymadın mı peki?
Et ça ne t'ai pas venu à l'esprit de le dire plus tôt?
- Az önce dediklerimi duymadın mı?
- Vous n'avez pas écouter ce que je viens de dire?
- Beni duymadın mı?
- Vous n'avez pas bien compris. Quoi?
Duymadın mı?
T'as pas entendu?
Beni duymadın mı?
Ne m'avez-vous pas entendu?
- Evet, ama Barbie yarın tahliye oluyor, yoksa duymadın mı?
Barbie va être libérée demain - ou t'es pas au courant?
Ne dediğini duymadın mı?
Vous n'avez pas entendu ce qu'elle a dit?
Duymadın mı Drake?
Oui, Drake. T'as pas entendu?
Duymadın mı?
- Tu n'as pas entendu cette information.
Gabriel Stanfill adlı şirketi, Bay Foster, para bir kutu her ay aldı ve onu hiç duymadım?
Foster, vous recevez une boite d'argent tous les mois de l'entreprise de Gabriel Stanfill, et vous n'avez jamais entendu parler de lui?
Eğer iddia Birisi sen hiç duymadım.
Quelqu'un dont vous prétendez n'avoir jamais entendu parler.
Bir kadının böyle laflar ettiğini hayatımda duymadım.
Je n'ai jamais entendu une femme parler comme ça de toute ma vie.
Daha birşey duymadım.
Je n'ai pas eu de nouvelles encore.
Noel kartları için poz vermeler Susam Sokağı yerine C-SPAN izlemeler hiç duymadığım İsrailli yaşlı adamların anma törenlerine gitmeler.
Poser pour les cartes de Noël, regarder la chaîne parlementaire au lieu des dessins animés, aller aux cérémonies commémoratives de vieux Israéliens inconnus.
Ama asla evli bir adama ilgi duymadım.
Mais je n'ai jamais eu d'aventure avec un homme marié.
Bay Healy muayene iznim hakkında bir şey duyup duymadığınızı merak ediyordum.
M. Healy, avez-vous des nouvelles de ma permission?
Geçen onca zamandan beri de yaşayanların hiçbirinden en ufak şikâyet duymadım.
Et durant tout ce temps, je peux vous l'assurer, aucun survivant ne s'est jamais plaint.
Aşka ihtiyaç duymadığımı düşünüyordum ve gücünü bilmiyordum.
Je ne pensais pas avoir besoin d'amour. Je n'en connaissais pas le pouvoir.
- Adını hiç duymadım.
Je n'ai jamais entendu parler d'elle.
Hiç duymadım.
Je n'en ai jamais entendu parler.
Ünlü Alman masalı, Küçük Kız ve Küçük Adam'ı duymadınız mı?
La petite fille et le nain?
Bana Cortez diyorsunuz ama, ben bu ismi daha önce hiç duymadım.
Vous continuez à m'appelez Cortez, mais je n'ai jamais entendu ce nom.
Deetta, babama veda edemediğim için pişmanlık duymadığım bir günüm bile olmadı.
Deetta, pas un jour n'est passé sans que je regrette de ne pas avoir pu dire au revoir à papa.
Az önce söylediklerimi duymadınız mı?
Tu n'as pas entendu ce que je viens de dire?
Bu "Ne" sorduğum süpriz soru için mi, yoksa beni duymadığın için mi?
"Quoi" comme si vous étiez surpris de la question, ou "quoi" comme si vous ne m'aviez pas entendu?
Bu konu hakkında birşey duymadım ben.
Je n'ai pas d'information à ce propos.
Bilemiyorum, bugünkü yeni haber dalgası sabah 6 : 00'da başladı ve devam ediyor ve Reston'un boşanmasıyla ilgili kablolu yayınlarda herhangi bir dedikodu bile duymadım, internette bile.
Oh, je ne sais pas, aujourd'hui est un nouveau jour lève toi et cours, il est 6 : 00. et je n'ai absolument rien entendu à propos du divorce de Reston. sur aucune chaîne du cable, ni sur le net
Bir bok duymadım.
Je n'ai rien entendu.
Adamı duymadım bile.
À un moment, je la... regardais, puis... Je n'ai même pas entendu le type.
Kimliğin olmadan bir işe giremezsin. Ve hayatım boyunca burada yaşamama rağmen oranın adını duymadım.
Tu ne peux pas avoir de travail sans pièce d'identité, et j'ai vécu ici ma vie entière, je n'ai jamais entendu parler de Lismore Street.
- Doğum kontrol diye bir şey duymadınız mı?
Pourquoi n'as tu pas utilisé de pilule?
Hiçbir şey duymadım.
Je n'entends rien.
"Merhaba, Rembrandt." -... hiç duymadınız mı?
Salut, Rembrandt. "Un pour toi"?
Kafayı bulmak için bir oyuna ihtiyaç duymadım.
Je n'ai jamais eu besoin d'un jeu pour me défoncer.
♪ Ama çaldıklarını hiç duymadım ♪
♪ mais je ne les ai jamais entendu sonner ♪
Harika çalışıyorsun ve çalışanların hiçbirinden bana sebep verecek bir şikayeti asla duymadım.
Votre travail est excellent et je n'ai jamais viré de domestique sans une bonne raison.
Hiç duymadım.
Je n'ai jamais entendu parler d'elle.
Hiç duymadınız mı?
Vous connaissez?
- Rick, bütün bu süre boyunca o hep söylediğin "wubba lubba dub dub" lafını hiç duymadım senden.
Hey, Rick. Pendant tout ce temps, je t'ai pas entendu dire "wubba lubba dub dub" une seule fois, alors que tu le disais tout le temps avant.
İncelemek istersin. Görmedin duymadın tamam mı?
Tu regardes là dedans, et je nierais toute implication, d'accord?
Doğru. Tuhaf, onun hiç çığlık attığını duymadım.
C'est drôle, je l'ai jamais entendue crier.
Ben bir şey duymadım.
Je n'entends rien.
Hayatım, seni uzun süredir tanıyorum ve hiçbir zaman ihtiyaç duymadığın tek şey aşk.
Chérie, je te connais depuis longtemps, et la seule chose dont tu n'as pas manqué est d'amour.
Adını bile duymadım. Bilirsiniz, böyle olaylar hemen her gün olur.
Ce genre de dossier est courant.
- Bilmiyorum, orasını duymadım.
Je n'ai pas entendu cette information.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]