Geç kaldık tradutor Francês
1,565 parallel translation
Müşteriyle sikişmeyi kes artık. Geç kaldık
Arrete de flirter avec les client, on est en retard.
Geç kaldık. Oraya geç gideceğiz.
J'ai peur que nous ayons du retard.
Hayır, John, zaten geç kaldık.
Non, John. On est déjà en retard.
Pekala, biraz geç kaldık.
Bon, on est un peu en retard.
Bu yüzden geç kaldık, Çalışmalarınızı beğendik, İşe alındınız.
On est donc en retard, on aime votre boulot, vous êtes embauchée.
- Kalplerini kazanmak için geç kaldık, canım.
- Je pense que c'est trop tard pour les vaincre, chérie!
Uçağımıza biraz geç kaldık. Biz de buradan buluşup gideriz diye düşündük.
On est en retard pour notre avion, donc on a pensé partir d'ici.
Üzgünüm, geç kaldık. Kanallar, vesaire.
Pardon de ce retard...
- Her tarafım ağrıyor. Geç kaldık mı?
On est en retard?
Çok geç kaldık.
- On arrive trop tard.
- Hadi, hadi, hadi, geç kaldık!
Viens, il est tard.
Geç kaldık, kusura bakmayın.
Pardon, on est en retard.
Geç kaldık ve işimiz acil.
Ecoutez, on est à la bourre et notre boulot est en jeu.
Geç kaldık.
Il y a eu des contretemps.
Zaten geç kaldık.
On est déjà en retard.
Boş ver şimdi, geç kaldık.
Oublie ça. On est en retard.
Sanırım geç kaldık.
Je crois qu'il est trop tard.
Tomazaki, Sydney'yi öldürmek istediyse, çok geç kaldık.
Si Tamazaki voulait tuer Sydney, il est déjà trop tard.
O şehir için çok geç kaldık.
Il est trop tard.
Çünkü çok çok geç kaldık.
Parce qu'on est très en retard.
Mangala geç kaldık.
On est en retard pour le barbecue.
Sanırım çok geç kaldık.
Merde! Qu'a-t-il dit?
Sanırım şimdiden geç kaldık.
On est déjà en retard.
Geç kaldık.
On était en retard.
Çok geç kaldık!
On arrive trop tard!
Geç kaldık. Gidelim.
Allons-y!
Onun yerine hepatit-E ihtimaliyle oyalandık ve şimdi geç kaldık.
Au lieu de quoi, on a perdu du temps avec l'hépatite E.
- Çok mu geç kaldık?
- C'est trop tard? - Oui.
Ama sanırım biraz geç kaldık.
Mais c'est trop tard.
- Üzgünüm.geç kaldık.
- Désolé d'arriver en retard.
Ve geç kaldık! Bu da diğer tarzım.
Nous sommes en retard, comme toujours.
- Sınırı kapattınız mı, efendim? - Bunun için geç kaldık, Yarbay.
Trop tard pour ça Colonel.
Üzgünüz geç kaldık.
Désolé d'être en retard.
- Çok mu geç kaldık? Bu telefonlardan hiçbiri partiden beri arama yapmamış.
Bien, jusqu'ici, aucun de ces téléphones n'a composé de numéros depuis la fête la nuit dernière.
Çok geç kaldık.
On arrive trop tard.
Geç kaldık, değil mi?
On arrive trop tard, hein?
Jerome başka bir partide birisiyle buluşmak zorunda ve şimdiden geç kaldık.
Jerome est attendu ailleurs et on est en retard.
Çok geç kaldık.
Trop tard.
Belki de çok geç kaldık.
Je crois qu'il est trop tard.
- Biraz geç kaldık. - Candy, ne yapıyorsun? Bu saçmalık!
On est un peu en retard.
Geç kaldığım için, Jenny ile biraz takıştık. Yani, başka bir şey yoksa, yarın görüşürüz.
Jenny en a assez que je rentre tard.
- Geç kaldık.
On est en retard.
Marc geri çevirmek istemezdim. Ama çok geç kaldık.
Écoute, Marc...
Kaldır kıçını ve dümenin başına geç.
Ramène-toi et prends la barre.
- Eğer başkanlık işi için ayaklarıma kapanmaya geldiysen, çok geç kaldın.
Tu viens ramper pour être président, c'est trop tard.
Çok geç kaldık.
C'est trop tard.
Kız, bütün benliğiyle bana ait. Çok geç kaldın.
Le lien est trop fort.
Zaten geç kaldık. - Kimin umurunda?
- On est déjà en retard.
- Çok geç kaldık.
C'est trop tard.
Korkarım donanma için birazcık geç kaldın.
C'est un peu tard pour la marine.
Can sıkıcı İngiliz kuzenim geç kaldı.
Très chic, le retard, mon ennuyeux cousin anglais.