Gördügüm tradutor Francês
12,130 parallel translation
ve gördüğüm tüm yabancıların yüzleri mi?
Et tous les visages que je vois
Ve sen, arkadaşım, gördüğüm en iyi ayaklara sahiptin.
Toi, tu as des jambes exceptionnelles.
Şimdiye kadar gördüğüm en iğrenç insan olabilir. Ve emin ol, çok insan gördüm.
Il est l'humain le plus dégoûtant que j'ai jamais rencontré, et croyez-moi, j'en ai vus.
- Bir kez gördüğüm rüyaya benziyor.
C'est comme un rêve que j'ai fait.
Annemden sonra seni gördüğüm iyi oldu.
Un plaisir d'entendre ça, après ma mère.
Yani, benim gördüğüm 2 şey var.Birincisi :
D'après moi, c'est l'un des deux :
Bundan 5 yıl sonra gördüğüm tek şey sensin.
Tout ce que je vois dans cinq ans, c'est toi.
Ama tam da bu yüzden seninle tanışabildim. Gördüğüm en güzel, en eğlenceli ve en zeki kadınla tanıştım.
mais parce que nous l'avons fait, j'ai pu te rencontrer, la plus belle, drôle, et intimidemment brillante femme que j'ai jamais connue.
Bu işi yaptığı halde elleri yaralı olmayan gördüğüm ilk adamsın.
Vous êtes le premier tanneur que je rencontre qui n'est pas les mains tachées.
Onu her zaman benim seni gördüğüm gibi göreceksin :
Tu le verras toujours juste comme je te verrai toujours :
Geçitlerde gördüğüm yaratık
Cette créature je l'ai vu dans les passages secrets...
Heryer de gördüğüm tek şey, onun yüzü.
Tout ce que je vois c'est son visage, partout.
Benim gördüğüm kadarıyla.
Pas dans mon expérience.
Aramızda ki bağ ve gördüğüm geleceğimiz için.
Le lien que nous avons et l'avenir que j'ai vu pour nous.
Sen, gördüğüm en yaratıcı ve en zeki insanlardan birisin.
Tu es l'une des plus intelligentes et inventives personnes que je connaisse.
Belki kendimi kaybettim ve gördüğüm ilk insana saldırdım.
J'ai dû craquer et me déchainer sur la première personne que j'ai vue.
Gördüğüm tüm şeyler, tüm duyduklarım, dokunduklarım, kokladıklarım.
Tout ce que je vois, entends, touche, sens.
Yani Justin'e zarf verdiğini gördüğüm kadın Marta'ymış.
Donc c'est Marta que j'ai vue en train de remettre l'enveloppe à Justin.
Bakar bakmaz gördüğüm şey... birden çok görülen harf yazım şekilleri.
En fait, une chose m'intéresse par-dessus tout : les lettres qui apparaissent plus d'une fois.
Benim benzerlik olarak gördüğüm şey, Beverly'nin yanlış yazılması.
l'erreur d'orthographe dans "Beverly".
Ama Dedektif Bell o soruyu sorduğunda dün buradayken gördüğüm bir şeyi hatırladığımı fark ettim.
Quand l'inspecteur a posé sa question, je me suis souvenu d'un détail ici.
Bir psikiyatriste göründüğüne dair kanıt istiyorum çünkü benim gördüğüm şey Pernell'in gerçekten yardıma ihtiyacı var.
Et je veux la preuve qu'il voit un psychiatre, car d'après ce que j'ai vu, Pernell a vraiment besoin d'aide.
Ağaçlara asılmış olarak gördüğüm insan çocuklarından mı?
De la part des enfants humains que j'ai vu pendus aux arbres?
Şu bendin orada uyandım. Arabayım gördüğüm yer de orası.
Je suis remonté par là et j'ai vu la voiture.
Bir Sekiz Top'la gizli bir ilişkiyle boy gösteren ben değilim. Kaset bana isimsiz bir kaynaktan iletildi. Söylemem gerekir ki, onu gördüğüm ilk anda David, gözlerime inanamadım.
Cette cassette m'a été délivrée anonymement et je dois dire, la première fois que je l'ai vue, je ne pouvais en croire mes yeux.
Biliyorsun ki, benim tek bildiğim, Bob Offer ile gördüğüm son kişi sensin, ve şimdi o kayıp.
Tu sais quoi, tout ce que je sais, c'est que tu es la dernière personn à avoir vu Bob Offer, et maintenant il a disparu.
Ama etrafıma baktığımda gördüğüm ise istila'dan korkmuş bir şehir var.
Mais tout ce que je vois quand je regarde tout autour c'est une ville effrayée qui se prépare pour une siège.
Bu, şu ana kadar gördüğüm en kusursuz cesetlerden biri.
C'est l'un des corps les mieux préservés que j'ai jamais vus.
Gördüğüm şey kehanet gibiydi.
" Ce que j'ai vu avait été prophétisé.
Gördüğüm şey ilahîydi ve sanırım artık zamanı geçti.
"Ce que j'ai vu venait du Ciel. " Il était grand temps.
- Anatomi sınıfında seni gördüğüm ilk gün senin yanına düz giderdim.
Je reviendrais au premier jour où je t'ai vue - en classe d'anatomie.
Onu gördüğüm tek zaman komada olduğu zamandı.
La seule fois où j'étais avec elle, elle était dans le coma.
Seni son toplantıda gördüğüm zaman da o kokuyu almıştım.
Comme à votre dernière réunion.
Bütün gün gördüğüm her kıza yazıyorum.
Je peux me promener en flirtant avec des pétasses toute la journée.
Sen ve kardeşin gördüğüm en iyi ikilisiniz.
Toi et ton frère, vous êtes les meilleurs.
Bugün dışarı çıktığımda yaptıklarını gördüğüm zaman bunu kendime söyleyemeyeceğimi biliyordum.
Je savais que si j'allais dehors aujourd'hui et voyait ce que tu as fait, je ne pourrais plus jamais me dire ça.
Zeki düzgün, bilgisayar analizinden anlayan ve gördüğüm herkesten iyi kod çözen biriydi.
Intelligente, belle, et un don pour l'analyse des ordinateur et une crack du codage comme je n'en avais jamais vu.
Bu şimdiye kadar gördüğüm en entellektüel oda. Hepsi Michael'ın zevki.
Je n'ai jamais rien vu d'aussi sophistiqué.
Bu benim şimdiye dek gördüğüm en güzel şey.
C'est la meilleure chose que j'ai jamais vu.
Açıkçası seni gördüğüm anda...
Depuis que je vous ai vue, en fait... et...
Gördüğüm şey mantık değil.
Ce n'est pas ce que j'entends...
Acemi eğitimi gördüğüm yaz, küçücük bir bebek can vermişti...
L'été de ma formation, une fusillade au volant a tué un bébé...
Benim tek gördüğüm cinsiyeti olamayan bir şeyin üzerindeki kıyafetler.
Tout ce que je vois ce sont des fringues normales. Tu es bien.
Çünkü gördüğüm ve Tory'nin incelediği plakada Arapça harfler vardı.
Parce que la plaque que Tory est en train de tracer... celle que j'ai vue... contient des caractères arables.
Bu rüyamda gördüğüm adam.
C'est le gars dans mon rêve.
Onu bir anlığına gördüğüm an bütün bunlar başladı.
Le fait d'avoir aperçu son visage est ce qui a tout démarré.
Bu kafe anneni son gördüğüm yerdi.
Ce café... est le dernier endroit où j'ai vu ta mère.
İlmekteyken onunla tartıştığını gördüğüm adam işte şu.
C'est le gars que j'ai vu se disputer avec elle.
Gördüğüm derslerden biri "pratik mühimmat" idi.
Pendant ma scolarité, j'ai appris quelque chose qui s'appelle "munitions pratiques".
Bu şimdiye kadar gördüğüm en zavallı Noel ağacı Karev.
C'est l'arbre le plus triste que je n'ai jamais vu.
Ben bile bilmiyordum bir rüya gördüğüm ortaya çıktı ve o gerçekleşti.
Il s'avère que j'avais un rêve dont je n'avais pas conscience, et il s'est réalisé.
gördüğüme sevindim 20
gördüğüm kadarıyla 80
gördüm 831
gördün 90
gördünüz 57
gördük 25
gördü 16
gördüm seni 25
gördün mü 3514
gördün mü bak 45
gördüğüm kadarıyla 80
gördüm 831
gördün 90
gördünüz 57
gördük 25
gördü 16
gördüm seni 25
gördün mü 3514
gördün mü bak 45
gördünmü 25
gördünüz mü 803
gördüm onu 79
gördüğünüz üzere 29
gördüm onları 17
gördün mü onu 18
gördüğünüz gibi 306
gördüğün gibi 275
gördüğün üzere 21
gördün işte 29
gördünüz mü 803
gördüm onu 79
gördüğünüz üzere 29
gördüm onları 17
gördün mü onu 18
gördüğünüz gibi 306
gördüğün gibi 275
gördüğün üzere 21
gördün işte 29