Haberci tradutor Francês
441 parallel translation
Haberci köpek yaralandı.
Le chien messager a été blessé. Il est allé le chercher.
Bir haberci az önce bu mesajı getirdi.
Un messager a apporté ceci.
Kötülüğün haberci kuşu.
Un oiseau de mauvais augure.
Konttan bir haberci bekliyor, efendim.
Il y a dans l'antichambre un envoyé de monsieur le Comte. Fais-le entrer.
Emir sana gizli mesajlar iletmek için şimdiye dek iki defa haberci göndermiş.
Amir vous a pourtant envoyé deux messagers.
Şimdilerde öyle olmuyor yani diyorsun. Oradan kutsal bir haberci gibi mi görünüyorum?
Tu ne trouves pas que je ressemble à un messager divin?
- Haberci çocuklar.
- Deux garçons livreurs.
O haberci çok içmemişti.
C'était un des garçons livreurs.
Çevik Hermes, haberci, böyle dururdu göklere yakın bir tepenin başında.
L'autorité de Mars, la prestance de Mercure.
Edo'dan haberci.
Que se passe-t-il?
Edo'dan gelen haberci cevabını bekliyor. Geri döneceğim ve razı olduğunu söyleyeceğim. Sizin için çok sevindim.
Je vais faire part du résultat de notre entretien au messager du seigneur.
Haberci, cariye olacak bir kızla Kyoto'dan döndü. Gerçekten mi? Ne çabuk!
Isobe, le messager est revenu avec une jeune fille pour le maître.
Ve haberci onun seninle aynı evde yaşamak istediğini söyledi.
Et la maison a décidé de recueillir celle qui a donné le jour au jeune maître.
Trampetçi, borazancı ve haberci... 15 yaşını geçenleri o işlere alıyorlar.
On les prend comme tambour, trompette, s'ils paraissent 15 ans.
Haberci kuşlarım var.
Par pigeon voyageur.
Paris'in son fotoğrafı, sürgündeki Fransız hükümetinin eline geçince, akıllarına, jetleri haberci olarak kullanma fikri geldi.
Lorsque la dernière photo de Paris parvint au gouvernement en exil, on eut l'idée d'utiliser des jets comme coursiers.
Bir haberci "Toko-Ri'deki köprüleri vurdular!" diyecek.
Un message dira : "Ils ont détruit les ponts de Toko-Ri!"
Bir haberci gönderirim. Tekne birkaç gün içinde gelir.
J'enverrai des émissaires et le bateau sera ici dans quelques semaines.
Kyoto'ya haberci gönderin. Bakanı derhal haberdar etmeliyiz.
Rapporte ce scandale au Ministre.
Benden haberci istedi ve ben de vereceğimi söyledim.
Mon travail, c'était de former des radios.
- Bu gerekliydi. - Hamar, Firavun'a bir haberci yolladı.
Hamar a envoyé un messager à Pharaon.
Nöbetçi onbaºisi, haberci atli yaklaºiyor.
Chef de garde, un cavalier approche!
Efendim. Hakandan bir haberci.
Seigneur, un émissaire de Wang Khan.
Duydun mu, kardes? - Duydum. Dur, haberci.
Achille serait utile, au cas où les choses se gâteraient.
Willie Amcan Casus Dergisi'nden düğününü çekmek için bir fotoğrafçı ve haberci ağırlamamızı istiyor.
Willie veut que nous recevions un photographe et un journaliste... envoyés par "On dit".
Birinci kaleden bir haberci geldi.
Un messager du Fort Un! Quoi!
Valiyi uyarmak için bir haberci gönderilmişti.
Un messager fut envoyé prévenir le Gouverneur.
Hey haberci!
Bienvenue!
Eski köyümden bir haberci geldi.
Un courrier du village d'en face vient de me l'annoncer.
Seni görmeye gelen haberci benim kardeşimdi.
Celui qu'est venu l'autre jour, c'est mon frère aîné.
Ben haberci olmaya gelmedim.
Je ne suis pas un messager.
Haberci!
Garde!
Edo'daki Lordumuza bir haberci gönderdi.
" Les Anciens ont dépêché un messager â sa Seigneurie en Edo,
Öteki taraftan gelen, gizemli, kanatlı bir haberci misin?
Êtes-vous un sombre messager ailé du monde sous-terrain?
Bir haberci. Canterbury'den. Çocuklarına dayılanmaktan vakit ayırabilirsen tabii.
Un messager de Cantorbéry si vous pouviez vous passer de bafouer vos propres enfants.
Haberci mi?
Messager?
Niye haberci gönderdin?
Pourquoi n'avez-vous pas envoyé un messager?
Niye haberci yolladın?
Pourquoi n'avez-vous pas envoyé un messager?
- Bir haberci size bıraktı.
- Un messager a apporté ceci pour vous.
Başkomutanlıktan haberci getirdi.
Un coursier a apporté ceci du QG.
Haberci şu mesajı derhal ilet.
Transmettez immédiatement ce message.
Haberci iyi birine benziyordu.
Le coursier avait l'air sympathique.
Kanatlı haberci geldi.
Voici Mercure au pied ailé.
Burada, bizim belamız, Haberci Nizaemon.
Ici, notre fléau, c'est le messager, Nizaemon.
Haberci mi?
Le messager?
Basit bir haberci için çok iyi giyinmişsin.
Tu es bien habillé pour un simple messager.
Büyük prense şikayet için bir haberci gönderdi.
Il a mandé un émissaire porter plainte devant le grand-prince.
Büyük prense haberci gönderdi.
Un émissaire, devant le grand-prince.
Görüyorsun, haberci şikayet için prense ulaşmıştır.
On en est là : l'archevêque porte plainte devant le grand-prince.
Trinity'yi dekore etme konusunda seninle konuşmayı denemek için Nikon'un sana üç haberci gönderdiğini biliyorum.
Je suis au courant. Nikone t'envoie encore un messager, le troisième.
Haberci!
Son sang ne sera pas versé.
haber 33
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haber yok 20
haberin yok mu 27
haberler 37
haberler iyi 80
haberim yok 19
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haber yok 20
haberin yok mu 27
haberler 37
haberler iyi 80
haberim yok 19